Suratı Sirke Satmak Deyiminin Çıkış Hikayesi
Atalarımız, en çok kazancın ticarette olduğunu Söylemişler. Gerçekten de ticaretle uğraşan insanlar, daha çabuk zengin olabiliyorlar. Elbette ki işini doğru yaparlarsa…
Bazı esnaflar vardır; müşteriler, bu tür insanların yüzünü bile görmek istemezler. Bazı esnaflar ise tatlı dilleriyle müşteriyi çekerler.
Suratı Sirke Satmak Deyiminin Anlamı
Sirkeyi bilirsiniz. Üzüm sirkesi, elma sirkesi… Salatalara katılır, turşu yapmak için kullanılır. Marketlerde bulabilirsiniz yani. Buraya kadar her şey güzel. Benim anlamadığım taraf, suratıyla sirke satmak.
Suratın eş anlamlısının ‘yüz’ olduğunu biliyorsunuz. İnsan ağzıyla sirke satar, eliyle sirke satar. Yüzümüzle sirke satamayız ki. Celin de çıkın işin içinden.
Biraz geyik yapalım, sirke satmak deyiminin anlamı ne olabilir? :)
(a) Yakın bir yerlere sirke fabrikası kurulacak. Vasıfsız elemanlar aranıyor.
(b) Havalar soğuyor. Kış için hazırlık yapın.
(c) Turşu yapmak için, limon yerine sirke kullanılmalıdır.
(d) “Keskin sirke küpüne zarar.” atasözüyle aynıydı sanırım.
(e) Sirke de nereden çıktı? Pasta, böreklerden bahsedin biraz.
(f) Sirke iyidir.
(g) Sirke almak isteyenler Sirkeci Garı’na gelsin.
(h) Sirke deyip geçmeyin. Bir sürü derde devadır. Ama hangi derde deva bilmiyorum.
(ı) Ya bu konuyu çok büyütmeyin. Bildiğimiz sirke işte.
(i) Bu kitabın yazarı çok tembel. Kendisi anlatsa ya.
Gerçek Anlamı: Asık suratlı, mutsuz, üzgün ve bezgin olma hâlidir. Bir şeylerden memnun olmadığımız ve sinirli olduğumuz zamanlar, yüzümüzün aldığı şekildir.
Örnek Cümleler:
- Patrondan zam isteyecektim vazgeçtim. Adamın suratı sirke satıyor.
- Onunla barışacaktım ama suratı hep sirke satıyor.
- Suratı her zaman sirke satıyor. Bir defa güldüğünü görmedim.
Suratı Sirke Satmak Deyiminin Hikayesi
Esnaflık çok farklı bir alandır. Esnaflar, müşterileriyle bire bir iletişim kurarlar. Esnaf müşteriyi memnun eder, memnun olan müşteri de esnafa para kazandırır. Eğer esnaf müşteri memnuniyetine önem vermiyorsa başarılı olamaz.
Konumuz bununla ilgili.
Çarşının birinde, bal satan bir esnaf varmış. Balları da balmış hani… Balların kaliteli olduğunu duyan insanlar, bal almak için başka şehirlerden çıkar gelirlermiş.
Hâl böyle olunca, bizim balcı kibirlenmeye başlamış. İlk zamanlardaki hâlinden her gün biraz daha uzaklaşır olmuş. Güler yüzlü o adam gitmiş, asık Suratlı bir adam gelmiş. Öyle ki müşterilerini azarladığı bile oluyormuş. Aklınca insanları kendisine muhtaç sanıyormuş. Bu durumdan müşteriler de rahatsız olmaya başlamış. Ama yapacak pek bir şey yokmuş. 0 civarda ondan başka bal satan kimse de yokmuş.
Aradan uzun zaman geçmiş. Adamın biri çıkagelmiş ve çarşıya bir dükkân açmış.
Bu adam da bal satıyormuş. Üstelik güler yüzlü ve saygılıymış. İnsanlar bu durumdan pek memnun olmuşlar. Yavaş yavaş asık Suratlı adamın dükkânına uğramaz olmuşlar. Bizim asık Suratlı balcı durumu fark etmiş ama bildiğinden de şaşmamış. Gelen müşterileriyle yine ilgilenmiyor ve güler yüz göstermiyormuş.
Gel zaman git zaman para kazanamaz olmuş. 0 civarda yaşayan saygın bir hocanın yanına gidip anlatmış derdini. “Benim balım daha kaliteli olduğu hâlde, müşteriler neden yeni açılan yere gidiyorlar”?” demiş.
Hoca efendi gülümsemiş ve Şöyle cevap vermiş:
– Sen bal satıyorsun ama yüzün de Sirke Satıyor. Öyle ticaret olmaz. 0 yüzden müşteriler Sana gelmiyor.
Adam hatasını geç de olsa anlamış ve pişman olmuş. 0 günden Sonra müşterilerine daha saygılı davranmış.
Yeni Yorum