
Yiğit Alim Türküsünün Hikayesi Sözleri Notaları


Yiğit Alim Türküsünün Hikayesi Sözleri Notaları
Yiğit Alim Türküsünün Hikayesi
Nurgana Gaziantep Kalesine 7 Km. uzaklıktadır, (şimdi şehirle birleşmiştir) Bu köy çok önceleri güzel bir kale imiş ismide Nurkale diye söylenirmiş. Etrafı bağlar ve bahçelerle dolu cennet gibi bir yermiş.(Halende öyledir) Nurkale’nin çok adaletli bir hükümdarı ve bu hükümdarında dünya güzeli bir kızı varmış. Heryıl ilk bahar ve yaz aylarında kalenin kuzey etrafında bulunan ve buzgibi suyu olan pınarların çevresinde bulunan bağlara ve bahçelere sahreye (piknik) çıkılırmış, herkes yer içer gönlünce eğlenirmiş.
işte yine böyle bir sahre sırasında dünya güzeli hükümdar kızı kalenin Yiğit Ali’sini görür ve ona aşık olur. Ancak Yiğit Ali bir çiftçi; engel olmak için bir çok bahaneler ileri sürselerde sonunda iki gencin aşkına mani olamazlar ve evlenmelerine razı olurlar. Komşu köylere ve kalelere okuntu (davatiye) gönderilir. Köy mezarlığının hemen altında bulunan geniş, yeşil ve düzlük alana çadırlar kurulup düğüne başlanır (Bu alan şimdi futbol sahasıdır) Yiğitler iki taraf olarak güreşlere başlanır ve ongün ongece eğlenceler devam eder. Düğünün son günü bir güreşçi bütün rakiplerini yener ve güveği (Damat) ile güreşmek ister. Düğünde bulunan herkes bu isteğe engel olmak ister ama törelere göre böyle bir talep geri çevrilemez. Bunu gören Yiğit Ali derhal soyunup çukura (Güreş Alanı) çıkar ve yapılan müsabaka sonunda öteki pehlivanı yener ve düğün sona erer. Akşama doğru herkes vedalaşarak düğünden ayrılır.
Adet üzere karanlık basınca Yiğit Ali’ye manilerle damat elbiseleri giydirilir, zuma ile övüldükten sonra gerdek odasına gönderilir. Gelin binbir engeli aşarak yıllarca hasretini çektiği Yiğit Ali’sini içeri alır ve hemen sarmaş dolaş olarak uzun süre birbirlerini koklayıp hasret gidermeye çalışırlar. Ayrıldıktan sonra iki rek’at namaz kılarlar. Namazdan sonra Yiğit Ali sevgilisine hitaben “Benim başım dönüyor, şuraya biraz uzanayım” der ve yatağa uzanır, uzanır uzanmazda derin bir uykuya dalar. Dünya güzeli gelin kocasını uyarmaya utanır ve üzerine duvağından çıkardığı yeşil tülbentini örter, başucunda oturarak onun uyanmasını bekler. Ama damat bir türlü uyanmaz, gelinde utancından birşey diyemez. Birde bakarki horozlar ötmeye başlar ve bir süre sonrada şafak söker ve sabah olur.
Gelin bakarki damatın kalkası yok, utana sıkıla sevgilisini şöyle bir yoklar ve yüzünü açar. Gördüğü manzara korkunçtur, dili tutulur. Çünkü Yiğit Ali’si ölmüştür. Sevgilisinin ölümünü ailesine duyurmak için kapılan arkasına kadar açar ve cenazenin başucuna oturur ve yukandaki destanı söyler.
Yiğit Alim Türküsünün Sözleri
Yük dibine yerin ettim
Yeşil perde yüzüne örtüm
Uyarmaya hacap ettim
Uyansana Yiğit Ali’m, Gonca gülüm
Taman diyada sabah oldu
*******
Ali’m giydiği atlas
Atlasa iğneler batmaz
Güveği (damat) olan böyle yatmaz
Uyansana yiğit Ali’m nazlı yarim
Taman diyada sabah oldu
*******
Ne yatarsın öyle yerde
Annen baban bekler evde
Gözüme indirdin perde
Uyansana yiğit Ali’m Gonca gülüm
Taman diyada sabah oldu
*******
Ali’min bindiği atlar
Yüreğime koyun dertler
Anan duyar baban çatlar
Uyanmazki Yiğit Ali’m, gonca gülün
Taman diyada sabah olsa
*******
Kadir derledi destanı
Kaybolmasın adı, sanı
Mevlam almış tatlı cam
Uyanmazki Yiğit Ali’m, gonca gülün
Taman diyada sabah olsa