Sarı Çizmeli Mehmet Ağa Deyiminin Açıklaması Anlamı Hikayesi Kısa
Sarı Çizmeli Mehmet Ağa Deyiminin Açıklaması
Sarı Çizmeli Mehmet Ağa Deyiminin Anlamı
Sarı Çizmeli Mehmet Ağa Deyiminin Hikayesi Kısa
Sarı Çizmeli Mehmet Ağa Deyiminin Öyküsü
SARI ÇİZMELİ MEHMET AĞA DEYİMİNİN ANLAMI
- Kim olduğu, ne olduğu, nerede oturduğu belli olmayan.
SARI ÇİZMELİ MEHMET AĞA DEYİMİNİN HİKAYESİ
İzmir’in beylerinden biri, sabah erken kâhyasını çağırttı.
“Aydınlı Mehmet Ağa gelecek bugün bizi ziyarete. Treni öğleye doğru gelmiş olur. Onu istasyonda karşılayıp buraya getir,” dedi.
Kâhya, “Emrin olur beyim,” dedikten sonra tam kapıdan çıkıyordu ki dönüp sordu: “Kusura kalma ama beyim, Aydınlı Mehmet Ağa’yı ben daha önce gördüm mü?” “Yok, nereden göreceksin?”
“Nasıl tanıyacağım o zaman?”
“Onu tanımayacak ne var canım? Uzun boylu, orta yaşlı, efe bıyıklı, sarı çizmeli Mehmet Ağa, görür görmez tanırsın.”
Faytona atladı kâhya, istasyona koştu.
Tren gelince inen yolculara dikkatle bakmaya başladı. İnenlerin çoğu uzun boylu, efe bıyıklı ve sarı çizmeliydi. Sarı çizme o günlerde çok modaydı çünkü.
O muydu, bu muydu derken, istasyon yavaş yavaş boşalmaya başlayınca telaşa kapıldı kâhya.
Madem tarife göre tanımak mümkün değil, gelen misafiri, adıyla çağırayım o zaman, diye düşündü. Başladı bağırmaya:
“Sarı Çizmeli Mehmet Ağa! Aydın’dan gelen Sarı Çizmeli Mehmet Ağa!”
Yolcuların tuhafına gitmişti bu sesleniş. Bıyık altından gülerek birbirlerine fısıltıyla bir şeyler söylüyorlardı.
Bu fısıldayanlardan biri ötekine:
“Bu adam kimi arıyor acaba?” diye soruyordu.
Öteki de gülerek:
“Kimi olacak?” diyordu, “Sarı Çizmeli Mehmet Ağa’yı arıyor!”
Kâhya, aradığı kişiyi buldu mu bilinmez ama “Sarı Çizmeli Mehmet Ağa” deyim olup bugünlere kadar geldi.