Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA
İklim, Çevre ve Yenilikçi Çözümler Meb Yayınları

İklim, Çevre ve Yenilikçi Çözümler Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 164

“İklim, Çevre ve Yenilikçi Çözümler Ders Kitabı Cevapları Sayfa 164 Meb Yayınları” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

İklim, Çevre ve Yenilikçi Çözümler Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 164

Gelişmiş Ülkelerin Bir Kısmı Çevre Anlaşmalarına Neden Katılmadı?
Çevre sorunları Sanayi Devrimi sonrası başlamış, II. Dünya Savaşı sonrası dönemde hızlı nüfus artışı ve sanayileşmeye bağlı olarak daha da artmıştır. Doğal çevrenin kirlenmesi ve bozulması şeklinde başlayan çevre sorunlarına küresel ısınma, kuraklık, iklim değişikliği, içme suyu kaynaklarının azalması gibi büyük çevre sorunları eklenmiştir. Bu sorunlar, insan ve çevre sağlığı ile ekosistemlerin işleyişini ciddi oranda tehdit etmeye başlamıştır. Çevre sorunlarının bir kısmı yerel ve ulusal boyutları aşarak uluslararası hatta küresel boyutlara ulaşmıştır. Bu durum, çevre için ülkeler arasında iş birliği ihtiyacını ortaya çıkarmıştır.
Son iki yüzyıllık süreçte madencilik ve sanayi faaliyetlerini kontrolsüz bir şekilde yapan, hızlı kentleşmeyi artıran, ABD ve Batı Avrupa ülkelerinin başı çektiği gelişmiş ülkeler bugünkü çevre sorunlarının başlıca sorumlularıdır. Uluslararası çevre konferansları ve zirvelerinde bu durum vurgulanmış, bugünkü çevre sorunlarının oluşma sürecinde az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin sorumluluğunun çok daha az olduğu kabul edilmiştir. Bu bağlamda uluslararası çevre anlaşmalarının birçoğunda çevre hukukunun temel ilkelerinden biri olan “kirleten öder’ ilkesi doğrultusunda çevre sorunlarıyla mücadele için gerekli olan finansmanın büyük oranda gelişmiş ülkeler tarafından karşılanması gerekliliği ortaya konulmuştur. Uluslararası çevre anlaşmaları, gelişmiş ülkelere bir taraftan sanayi faaliyetlerini ve tüketimlerini azaltmalarını, diğer taraftan az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki çevre koruma projelerine büyük miktarlarda finans aktarmaları yükümlülüğünü getirmiştir.

Uluslararası çevre anlaşmalarının gelişmiş ülkelere getirdiği kısıtlamalar ve yükümlülükler, bu ülkelerden bazılarının bu anlaşmalara katılmaktan imtina etmesine neden olmuştur. Örneğin dünya genelindeki sera gazının %36’sını üreten ABD ile %21’ini üreten Avustralya kendilerine çeşitli kısıtlamalar ve büyük bir finansal yükümlülük getirecek olan İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Kyoto Protokolü’ne taraf olmamışlardır. Türkiye bu sözleşmede gelişmiş ülkeler kategorisine alınmış ve ciddi bir yükümlülük altına sokulmak istenmiştir. Türkiye gelişmekte olan, yeni sanayileşen bir ülke olduğu ve geçmiş dönemin neden olduğu kirlilikte sorumluluğu olmadığı için bu kararı kabul etmemiş ve sözleşmeye taraf olmamıştır. Türkiye, daha sonraki toplantılarda itirazı kabul edilip Ek-1 listesindeki gelişmekte olan ülkeler kategorisine alındıktan sonra anlaşmaya taraf olmuştur. ABD ve Avustralya, Kyoto Protokolü’nün 2020’de sona ermesiyle devreye giren, sorumluluk ve yükümlülükte esneklikler getiren Paris İklim Anlaşması’na katılmışlardır. Bu duruma bir başka örnek de Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’dir. Bu sözleşme katılan ülkelere biyolojik çeşitlilik kaynaklarının kullanımı, üretimi ve ticaretinde çeşitli kısıtlamalar koymuş; ayrıca gelişmiş ülkelere finans sağlama konusunda da ciddi yükümlülükler getirmiştir. ABD, getirilen kısıtlamalar ve üstüne düşen ciddi finansal yükümlülükler nedeniyle Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’ne de taraf olmamıştır.

Kirlilik Sığınağı Hipotezi
Küresel ısınma ve iklim değişikliklerinin en önemli nedenlerinden biri, ekonomik faaliyetlerle ortaya çıkan zararlı atıklardır. Uluslararası anlaşmalarla ciddi yükümlülük altına giren gelişmiş ülkeler, bir taraftan üretimde daha temiz enerji ve teknolojileri kullanmayı teşvik ederken, diğer taraftan kirliliği artıran mevcut endüstrinin neden olduğu çevresel zararları azaltmak için ciddi vergiler koymakta ve çok sıkı çevresel düzenlemeler getirmektedir. Gelişmekte olan ülkelerin birçoğu ise ekonomik gelişmeyi sağlamak ve sanayileşmek için çevresel standartları düşük tutmakta, kirliliğe yol açan faaliyetlere yönelik yaptırımlarda esnek davranmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde aynı zamanda yabancı yatırımcılara çeşitli teşvikler sağlanmaktadır ve işçi ücretleri de oldukça düşüktür. Bu durum gelişmiş ülkelerdeki birçok firmanın üretim tesislerini Hindistan, Çin, Meksika, Brezilya, Güney Kore gibi gelişmekte olan ülkelere taşımasına neden olmaktadır. Böylece bu firmalar, kendi ülkelerindeki yüksek vergiler ve sıkı çevre düzenlemelerinden kurtulmakta; diğer taraftan üretim maliyetlerini düşürerek kâr oranlarını daha da artırmaktadır. Gelişmiş ülkeler bu sayede kirli endüstriden kurtularak hem çevre standartlarını yükseltmekte hem de uluslararası çevre sözleşmelerinin getirdiği finans yükümlülüklerini azaltmaktadır. Bu ülkeler adeta bir taşla iki kuş vurmaktadır. Gelişmekte olan ülkeler ise bir taraftan ekonomik büyümeyi sağlarken, diğer taraftan ise adeta bir kirlilik sığınağı hâline gelmektedirler.

  • CevapBu sayfada soru bulunmamaktadır.

Meb Yayınları İklim, Çevre ve Yenilikçi Çözümler Ders Kitabı Sayfa 164 ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

2025 Ders Kitabı Cevapları
🙂 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER, PAYLAŞ!
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike
0
angry

Bir yanıt yazın

**Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!