Edebiyatta Kanon Konusu Hakkında Bilgi
Edebiyatta Kanon Konusu Hakkında Bilgi
Edebiyatta Kanon Nedir
Edebiyatta Kanon Ne Demek
Edebiyatta Kanon Örnekleri
Hıristiyan dinine özgü metinler veya kilise kuralları için kullanılan kanon kelimesi daha sonra edebiyat metinleri için de kullanılmıştır. Kanonu halk, edebiyat çevreleri ve akademisyenler oluşturabileceği gibi herhangi bir ideoloji, devlet vb. hegomonik bir güç de oluşturabilir. Edebiyatta kanon kavramım belli bir zihniyet çerçevesinde yazılan eserler, bu eserlerin belli bir zihniyete göre onaylanması veya reddedilmesi olarak tanımlayabiliriz. Bir eser veya sanatçı o dönem geçerli olan kanonun ilkelerine/beğeni kriterlerine uymuyorsa o eser/sanatçı dışlanır. Kanonun oluşmasında din, ideoloji, devlet, toplumsal/siyasal başka etkenler etkili olabilir. Türk edebiyatında Cumhuriyet’in ilk yıllarında “Kemalist kanon”dan söz edilebilir. Cumhuriyet’in yeni değerlerinin halka aşılanması görevini üstlenen yazarlar, resmi ideolojinin istediği tarzda eserler ortaya koymuşlardır. Yakup Kadri, Halide Edip, Reşat Nuri bu tarzda eser veren sanatçılar arasında sayılabilir. Divan edebiyatı kendi döneminde bir kanon oluşturmuştur. 1960- 1980 yılları arasında Marksist ideoloji çerçevesinde toplumcu gerçekçilik kanonu oluşmuştur. Bu dönemde toplumu konu almayan köy ya da şehirdeki toplumsal sorunları ele almayan eserlere itibar edilmemiştir.
Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar gibi bir kült eseri bile kendi zamanında eleştirilmiş ve ancak yazıldıktan belli bir süre sonra kabul görmüştür. Türkiye’de en etkili kanonlar arasında “inkılâp Kanonu” (Kemalist kanon), “Marksist edebiyat kanonu”, “İslamcı edebiyat kanonu”, ve “Milliyetçi edebiyat kanonu”nun adlarını sayabiliriz. Bu kanonlar etkili olan ideolojik yapılarla doğrudan bağlantılıdır. Bir edebiyat kanonunun başka bir kanona tahammülü yoktur, çoğu zaman ötekini yok sayma eğilimindedir. Sol kanonun Sağ’ı, Sağ ya da İslamcı kanonun Sol kanonu yok sayması veya birinin öbür kanona ait sanatçı ve eserlerini görmeme, okumama eğilimi vardır. Buna rağmen büyük sanatçılar kanonlara rağmen varlığım kabul ettirmişlerdir. Nazım Hikmet’in şairliği Milliyetçi veya İslamcı kanonda inkâr edilmediği gibi, Yahya Kemal, Necip Fazıl ya da Sezai Karakoç’un şairliği de Sol kanon tarafından inkâr edilemez. 1980 sonrası ideolojik yapıların önceki döneme göre etkisini yitirmesi sonucunda kanonlar da eskisi kadar etkin değildir. Bugün reklamlar, kapitalizmin değişik sunumları ile farklı bir kanon oluşturulmaya çalışılmaktadır.