Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA
7. Sınıf Türkçe Meb Yayınları

Dişçiden Korkan Picasso Metni Etkinlik Cevapları (7. Sınıf Türkçe)

Dişçiden Korkan Picasso metni cevapları ve soruları, Meb Yayınları 7. Sınıf Türkçe Ders kitabı sayfa 248-249-250-251-252-253 (Sanat Teması)

Dişçiden Korkan Picasso Metni Cevapları


7. Sınıf Türkçe Ders Kitabı Meb Yayınları Sayfa 248 Cevapları

HAZIRLIK ÇALIŞMALARI

Soru: Fotoğraf sanatı ve bu sanatın tarihsel gelişimi ile ilgili edindiğiniz bilgileri arkadaşlarınızla paylaşınız.

  • Cevap: Fotoğraf sanatı, 19. yüzyılın başlarında ortaya çıkmıştır. İlk kalıcı fotoğraf, 1826 yılında Fransız mucit Joseph Nicéphore Niépce tarafından çekilmiştir. Bu fotoğraf, sekiz saatlik bir pozlama süresi gerektirmiştir. 1839 yılında Louis Daguerre, “Daguerreotype” adını verdiği yöntemi tanıtmış ve bu, fotoğrafçılığın yaygınlaşmasında önemli bir adım olmuştur. Aynı dönemde İngiliz William Fox Talbot, kağıt üzerinde negatif görüntüler elde eden “Calotype” yöntemini geliştirmiştir. 20. yüzyılın başlarında, fotoğrafın sanat olup olmadığı tartışmaları yaşanmıştır. Ancak, ışık, gölge ve kompozisyon gibi unsurların kullanımıyla fotoğrafın bir sanat dalı olduğu kabul edilmiştir. Günümüzde dijital teknolojinin gelişimiyle birlikte, fotoğraf sanatı daha da çeşitlenmiş ve erişilebilir hale gelmiştir. Fotoğrafçılar, yaratıcılıklarını ve teknik bilgilerini kullanarak çeşitli eserler üretmeye devam etmektedir.

Soru: Metnin başlığından hareketle konusunu tahmin ederek arkadaşlarınızla paylaşınız.

  • Cevap:

DİŞÇİDEN KORKAN PICASSO

(…) Martinez’in (Martinez) söylediği yüzyılın fotoğraf karesine ne yazık ki Einstein’dan (Ayn- ştayn) sonra Chaplin (Çaplin) de giremeyecektir. Geriye bir tek Picasso (Pikasso) kalmıştır. Ara Güler’in Cannes (Kan) Film Festivali’nde gördüğü çelimsiz, küçük boylu, sıradan adam… Ama bu adamın yanına girmek o kadar da kolay değildi. Neredeyse imkânsız bir umut… Ama Picasso ne kadar ünlüyse Ara Güler de o kadar inatçı ve kararlı. Ara Bey; Picasso’yu tanıyor da Picasso Ara Güler’i henüz tanımıyor, tanıyacak.
Önce yakın dostu ressam Abidin Dino’dan yardım ister. Abidin Dino’nun yakın arkadaşı ressam Pignon (Pinyon), Picasso’nun yakın arkadaşıdır. Ama hem Abidin Dino hem de Ara Güler bütün ısrarlarına rağmen Pignon’u ikna edemezler. İlk girişim boşa çıkar.
A planı tutmayınca B planına başvurur. Yakın dostu Kont Mario (Maryo) Ruspoli’yi arar, derdini anlatır. O da Picasso’nun oğlunu ve Ara Bey’i yemeğe davet eder. Oğlunun, babası Picasso’yu ikna edeceğini düşünürler. Ama o, bu işe karışmak istemez. (…) Ne yazık ki B planı da boşa çıkar.
Biraz keyfi kaçar Ara Bey’in ama tabii ki vazgeçmez Picasso’dan. Ne yapsam ne yapsam diye düşünürken İsviçre’nin Cenevre şehrine gider. Orada yayıncı bir arkadaşı vardır, ona uğrar. Arkadaşı Albert Skira (Albırt Sıkira) çok neşelidir. Yüzü güler, Ara’yı görmekten de çok mutlu olur. (…) Yıllardır Picasso için bir kitap hazırlamayı planlıyorlarmış. Picasso da nihayet “Tamam, yapın kitabı.” demiş. Çok yakında da Picasso’nun evine gidip tablolarının fotoğraflarını çekeceklermiş. (…) Picasso’ya ulaşmak için bundan daha güzel bir C planı olabilir mi? Asla olamaz! (…)
Bir gün sonra sabah erkenden Picasso’nun yaşadığı şatonun yakınlarındaki küçük bir otelde buluştular. Hazırlıklarını gözden geçiriyorlardı. Ama o sırada otelde kendilerine çay kahve servisi yapan garsonun alaycı alaycı gülümsemesi dikkatini çekti Ara Bey’in. Nedenini sordu. Garson da anlattı: “Pek belli olmaz. Picasso gayet garip bir adamdır. Bir şey söyler sonra da unutur.” Hadi bakalım! İster misin şimdi kendilerini de burada unutsun? Ama neyse ki korktuğu başına gelmez. Bir otomobile doluşup şatonun bahçe kapısına dayanırlar. Picasso’nun adamı açar kapıyı ve bahçeye girerler. Tam da o sırada evden çıkmakta olan Picasso ile karşılaşırlar. “Siz geçin içeri, keyfinize bakın. Ben bir saat sonra gelirim. Şimdi en korktuğum adama gidiyorum.”
“Kim o adam?”
“Dişçim.”
Dünyanın en ünlü ressamı korka korka gittiği dişçiden dönünce Ara Güler’le buluşur. Dişçi olayını atlattığı için Picasso’nun keyfi yerindedir. (…)

7. Sınıf Türkçe Ders Kitabı Meb Yayınları Sayfa 249 Cevapları

Ara Güler, Picasso’nun resimlerini görmek ister. Birlikte kocaman ama karanlık bir odaya girerler. Resimler odanın her tarafına dağılmış, kimisi koltuğun üzerinde kıvrılmış, kimisi duvara dayanmış, bazıları yerde… Sanki son derece sıradan, önemsiz şeylermiş gibi sağa sola dağılmış. Sanki dünyanın en büyük ressamının yaptıkları değil de akademiden yeni mezun olmuş genç bir ressamın sıradan çalışmaları gibi… Sonra resimlerini yaptığı stüdyosunu merak eder. “Arkamdan gel.” der Picasso. Bir kapının önüne gelirler. Kemerine takılı anahtar demetinden birini seçer ve kapıyı açar. İçeri girerler. Loş hatta karanlık bir oda… Gözü karanlığa alışınca Ara Güler yerdeki halıları görür. Picasso’nun yıllar önce desenlerini çizdiği halılar… Adımlarını korka korka atmaya başlar. Şaka değil, Picasso desenlerinin üzerine basarak yürüyorlar. Sonra bir başka kapının önüne gelirler. O kapıyı da anahtarla açar. Bu oda arkalarında bıraktıkları odadan daha da karanlıktır. Resimlerini yaptığı bir şövale, bir sandık, üzerinde gazete kâğıtları ve bir sürü boya… Şövalenin üstünde de bir lamba… Duvarlarda hiçbir şey yok. Karanlık bir boşluk… Ara Güler burayı bir doktorun ameliyat masasına benzetir.
“Anladım ki Picasso dışarıda etkilendiklerini kendi süzgecinden geçirdikten sonra resimlerini karanlıkta yapıyor. Çünkü o dışarıyı değil içindekileri çiziyor. Ben de onu hep karanlık odada çektim. Her yer siyah, boşluk ve boşluktaki adam…”
Pek çok fotoğrafını çeker. Çekimler de çok güzel geçer. Picasso’nun neşesi yerindedir. Ara Güler de çok mutludur. Ama biraz sonra Picasso’nun ona yapacağı sürprizden haberi yoktur. Belki de hayatının en büyük sürprizi olacaktır bu.
Fotoğraf çekimlerini bitirirler. Odadan çıkarlar. Picasso birden dönüp dikkatlice Ara Güler’e bakar. “Sen Cezanne’a (Cezan) benziyorsun. Dur, senin bir resmini çizeyim.”
Ne demek bu? Picasso, Ara Güler’in resmini çizecek. Şaka mı bu acaba? Donar kalır öylece. Kim kalmaz ki? Ama sonra Picasso’nun boş bir kâğıt aradığını görünce kendine gelir. O da kâğıt aramaya başlar.
“Ben şaşırıp kaldım. Elim ayağım titredi. İnanılır gibi değil. Çağın en büyük ressamı Picasso beni çizecekti! Bu, hayalimden bile geçmezdi. Ama o harıl harıl kâğıt arıyor, çizilmemiş tek kâğıt bulamıyordu odada. Resim yapacağı bir kâğıt bulamayınca aklına başka şeyler gelir, unutur, belki birden resim yapmaktan vazgeçerse diye korkmaya bile başladım. Aslında olay basitti, çok basitti. Yapılacak tek şey boş bir kâğıt bulmaktı. Picasso kâğıt aramayı bırakınca ben başladım aramaya. Arıyorum, arıyorum kâğıt yok! Kâğıt dolu bir odada üzerine resim çizilmemiş tek bir kâğıt parçası yok. Kıvranıyorum. Birden bir köşede üst üste yığılmış kitaplar ilişti gözüme. Kitapların ön sayfaları boş olur diye düşündüm. Oradan bir kitap alıp ön sayfalarını çevirdim, hemen kitabı Picasso’ya
Sonunda Picasso Ara Güler’i çizer, imzasını da atar. Picasso’nun resmini çizdiği dünyada kaç kişi vardır acaba?


7. Sınıf Türkçe Ders Kitabı Meb Yayınları Sayfa 250 Cevapları

1. ETKİNLİK

Soru: Okuduğunuz metinde geçen anlamını bilmediğiniz kelime veya kelime gruplarını belirleyerek bunların anlamlarını tahmin ediniz. Tahminlerinizin doğruluğunu TDK Türkçe Sözlük’ten kontrol ediniz.

  • Cevap:

Kelime veya Kelime Grubu – Tahminim

  • Şato: Orta Çağ’da soyluların veya kralların yaşadığı büyük ve gösterişli kale veya saray.
  • Şövale: Ressamların resim yaparken tuvali üzerine yerleştirdikleri üç ayaklı sehpa.
  • Kemerine takılı anahtar demeti: Kemerine bağlı birden fazla anahtarın bulunduğu halka veya zincir.
  • Loş: Az ışık alan, yarı karanlık ortam.
  • Kıvranmak: Acı, sıkıntı veya endişe nedeniyle huzursuz bir şekilde hareket etmek.
  • Donar kalmak: Şaşkınlık veya korku nedeniyle hareketsiz kalmak.
  • Harıl harıl: Büyük bir gayretle, hızlı ve yoğun bir şekilde çalışmak.

2. ETKİNLİK 

Soru: Aşağıdaki soruları okuduğunuz metinden hareketle cevaplayınız.

Soru: Ara Güler, Picasso’ya ulaşmak için kimlerle görüşmüştür? Görüşmeleri nasıl sonuçlanmıştır? Anlatınız.

  • Cevap: Ara Güler, önce Abidin Dino ve onun arkadaşı ressam Pignon ile görüşmüş, ancak Pignon ikna olmamıştır. Daha sonra Kont Mario Ruspoli ve Picasso’nun oğluyla iletişim kurmaya çalışmış ama başarılı olamamıştır; en sonunda yayıncı arkadaşı Albert Skira aracılığıyla Picasso’ya ulaşmıştır.

Soru: Picasso nasıl bir evde oturmakta ve resimlerini nasıl bir stüdyoda çizmektedir? Anlatınız.

  • Cevap: Picasso, bir şatoda yaşamaktadır ve resimlerini karanlık, loş bir odada yapmaktadır. Stüdyosu düzensizdir; resimler yere, koltuklara ve duvarlara dağılmış, eski halılar ve bir şövale ile doludur.

Soru: Ara Güler, Picasso’nun resimlerini karanlıkta çizmesini nasıl yorumlamıştır? Açıklayınız.

  • Cevap: Ara Güler, Picasso’nun dış dünyadan aldığı etkileri kendi süzgecinden geçirerek resmettiğini düşünmüştür. Bu yüzden Picasso’nun dış dünyayı değil, kendi iç dünyasını çizdiğini söylemiştir.

Soru: Picasso’nun Ara Güler’e yaptığı sürpriz nedir? Anlatınız.

  • Cevap: Picasso, Ara Güler’in Cezanne’a benzediğini söyleyerek onun resmini çizmeye karar vermiştir. Ancak, odada boş bir kağıt bulmakta zorlanmışlar ve sonunda bir kitabın boş sayfasına çizim yapmıştır.

Soru: Metindeki anlatıcı kimdir? Düz ve eğik yazılan bölümleri karşılaştırarak açıklayınız.

  • Cevap: Metinde üçüncü kişi anlatıcı kullanılmıştır. Düz yazılan bölümler anlatıcının genel olayları aktardığı, eğik yazılan bölümler ise Ara Güler’in kendi düşüncelerini ve iç sesini yansıttığı kısımlardır.

Soru: Ara Güler’in “İyi makineyle iyi fotoğrafçı olunmuyor.” sözünden ne anlıyorsunuz? Siz bu söze katılıyor musunuz? Nedenleriyle açıklayınız.

  • Cevap: Bu söz, fotoğrafçılıkta asıl önemli olanın teknik ekipmandan çok yetenek, bakış açısı ve sanatsal vizyon olduğunu ifade eder. Ben de bu söze katılıyorum, çünkü iyi bir fotoğraf çekmek için sadece iyi bir makine yeterli değildir; doğru açı, ışık ve kompozisyon bilgisi gereklidir.

7. Sınıf Türkçe Ders Kitabı Meb Yayınları Sayfa 251 Cevapları

3. ETKİNLİK 

A) Aşağıdaki metni metinle ilgili düşüncelerinizi arkadaşlarınızla tartışarak okuyunuz.

IŞIKLA BOYAMA TEKNİĞİ VE KAVRAMSAL BİR DİL OLARAK FOTOĞRAF

Işıkla boyama, yapay ışık kaynaklarından yararlanarak ışığı anlatım aracı olarak kullanan bir tekniktir. Işıkla boyama tekniği ile gerçekleştirilen fotoğraf sanatı yapıtlarında, ışık bir dışavurum ögesi olarak tanımlanabilir hâle gelir. Işıkla boyama hem analog fotoğraf döneminde hem de dijital çağda, amatör ve profesyoneller tarafından rağbet gören bir tekniktir. Bu ilginin gitgide arttığı gözlenmektedir. Dünyada ve Türkiye’de bu tekniği kullanarak yapıt veren birçok fotoğraf sanatçısı vardır. Dolayısıyla ışıkla boyamanın başlı başına bir kategori olduğu ifade edilebilir. (…)

Soru: Aşağıda ışıkla boyama tekniği ile çekilmiş bir fotoğraf yer almaktadır. Bu fotoğraftan hareketle “sanatın yaşamımızdaki yeri ve önemi” ile ilgili bir konuşma yapınız.

  • Cevap:

SANATIN YAŞAMIMIZDAKİ YERİ VE ÖNEMİ

Sanat, insanlığın duygularını, düşüncelerini ve kültürel değerlerini aktarmanın en güçlü yollarından biridir. Bu fotoğraf, ışıkla boyama tekniği kullanılarak çekilmiş ve geleneksel el sanatlarımızdan biri olan halı dokumayı sanatsal bir bakış açısıyla yansıtmıştır.

Sanat, sadece estetik bir zevk değil, aynı zamanda toplumun kimliğini ve tarihini koruyan önemli bir unsurdur. Fotoğrafta yer alan dokuma ustaları, yıllardır süregelen bir geleneği yaşatırken sanatçılar da bu kültürel mirası modern tekniklerle gözler önüne seriyor. Bu da gösteriyor ki sanat, geçmişle geleceği birbirine bağlayan güçlü bir köprüdür.


7. Sınıf Türkçe Ders Kitabı Meb Yayınları Sayfa 252 Cevapları

4. ETKİNLİK 

Aşağıdaki şiiri, türün özelliklerine uygun biçimde okuyunuz.

KEMAN

Piyanoyu sever babam,
O da nineciğim gibi.
Piyanodan pek anlamam;
Bana, ağabeyim gibi,
Tesir eden keman sesi…
Do re mi fa fa sol la si.
Onun o latif nağmesi…
Do re mi fa fa sol la si.

Soru: Okuduğunuz şiirden hareketle sanatın yaşamımızdaki yerini anlatan bilgilendirici bir metin yazınız.

  • Cevap:

SANATIN YAŞAMIMIZDAKİ YERİ

Sanat, insan ruhuna dokunan, duygularımızı ifade etmemizi sağlayan önemli bir araçtır. Müzik, resim, tiyatro ve edebiyat gibi sanat dalları insanlara estetik bir bakış açısı kazandırırken, aynı zamanda kültürel mirasın korunmasına da katkıda bulunur.

Şiirde keman sesinin insan üzerindeki etkisinden bahsedilmektedir. Sanatın bu yönü, insanları duygusal olarak etkileyerek hayatlarına anlam katar. Sanat, sadece bir eğlence aracı değil, aynı zamanda bireylerin kendilerini ifade etmelerini sağlayan güçlü bir iletişim biçimidir.


7. Sınıf Türkçe Ders Kitabı Meb Yayınları Sayfa 253 Cevapları

5. ETKİNLİK 

Soru: Tiyatro gösterisi izleyen bir grup arkadaş gösteriyi izlemeyen arkadaşlarıyla gösteri hakkında sohbet etmektedir. Bu arkadaşların soru ve cevapları aşağıdaki kutularda karışık şekilde verilmiştir.

  • Cevap:

Soru: Aşağıdaki soruları, karışık şekilde verilen bu konuşma cümlelerinden hareketle cevaplayınız.

  • Cevap:

GELECEK DERSE HAZIRLIK

Soru: Türk ve dünya edebiyatındaki klasik eserler ile ilgili araştırma yapınız.

  • Cevap:

Türk ve dünya edebiyatında, zamanın ötesine geçerek günümüzde de değerini koruyan birçok klasik eser bulunmaktadır. Bu eserler, insanlık deneyimlerini, kültürel zenginlikleri ve evrensel temaları derinlemesine işler.

Türk Edebiyatı Klasikleri:

  • İnce Memed – Yaşar Kemal: Çukurova’nın zorlu yaşam koşullarını ve eşkıya İnce Memed’in adalet arayışını anlatan bu eser, Anadolu insanının direnişini gözler önüne serer.
  • Tutunamayanlar – Oğuz Atay: Modern Türk edebiyatının önemli eserlerinden biri olan bu roman, bireyin toplumla olan uyumsuzluğunu ve içsel çatışmalarını derinlemesine işler.
  • Kürk Mantolu Madonna – Sabahattin Ali: Raif Efendi’nin Maria Puder’e olan derin ve hüzünlü aşkını anlatan bu eser, insan ruhunun derinliklerine inerek aşk ve yalnızlık temalarını işler.

Dünya Edebiyatı Klasikleri:

  • Suç ve Ceza – Fyodor Dostoyevski: Genç bir öğrenci olan Raskolnikov’un işlediği suç sonrası yaşadığı vicdani sorgulamaları ve psikolojik bunalımları anlatan bu eser, insan doğasının karmaşıklığını gözler önüne serer.
  • Savaş ve Barış – Lev Tolstoy: Napolyon Savaşları döneminde Rusya’da yaşayan farklı sınıflardan insanların hayatlarını ve savaşın toplum üzerindeki etkilerini epik bir dille anlatan bu roman, insanlık tarihinin önemli kesitlerini sunar.
  • Notre Dame’ın Kamburu – Victor Hugo: Paris’in ünlü Notre Dame Katedrali’nde geçen bu eser, Quasimodo’nun trajik hikâyesi üzerinden aşk, toplum ve kader temalarını işler.

Bu klasik eserler, edebiyat dünyasında derin izler bırakmış ve nesiller boyu okuyuculara ilham kaynağı olmuştur. Her biri, insan deneyiminin farklı yönlerini keşfetmek için eşsiz bir fırsat sunar.


7. Sınıf Türkçe Ders Kitabı Meb Yayınları Sanat Teması Sayfa 248-249-250-251-252-253 Dişçiden Korkan Picasso Metni Etkinlik Soruları ve Cevapları ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

2025 Ders Kitabı Cevapları
🙂 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER, PAYLAŞ!
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike
0
angry

Bir yanıt yazın

**Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!