Bir Cinayet Romanı Kitap Özeti
Bir Cinayet Romanı Kitap Özeti
Pınar Kür’ün romanı (1989) • Bir polisiye roman olan Bir Cinayet Romanı, eleştirmen Berna Moran’ın deyişiyle, “polisiye üzerine yazılmış bir üst kurmaca” niteliği de taşımaktadır. Aynı zamanda roman kişisi de olan “anlatıcı yazar”ın (“Y”),
“insanoğlunda gizli öldürme güdüsü-eylemi” hakkında felsefi boyutta sürdürdüğü bir tartışmayla başlayan roman, bir matematik profesörü (“E”) ve büyük holdinglerden birindeki bir genel müdür’ün (L”) katılımıyla “üç koldan yazılan” bir metin kurgusuyla ilerler. Babadan kalma mirasla zengin bir hayat sürmekte olan matematik profesörü “E”, kendini bir “tembellik âbidesi” olarak tanımlamaktadır ve anlatıcı-yazar “Y”nin, yazacağı bir romana katılması teklifini ikiletmeden kabul eder. Aynı şekilde, holding genel müdürü “L”den istenen de, romanın kahramanı olmasıdır; bunun için yapacağı tek şey de “günlük tutmak” olacaktır. Gabriel Garcia Marquez’in Önceden Planlanmış Bir Cinayetin Anatomisi ve Agatha Christie’nin Roger Ackroyd’un Ölümü adlı romanlarına da göndermede bulunan yazar, “bildiğimiz cinayet romanlarına hiç benzemeyecek bir roman” yazmak niyetindedir; ve daha önce “aşkı çözümleyen ama klasik aşk romanlarına hiç benzemeyen bir roman” (Bitmeyen Aşk-1986) yazmış olduğunu söyleyerek de yazar’ı Pınar Kür’le özdeşleştirir. Roman, giderek, söz konusu süreçlere okurun da katıldığı çok bilinmeyenli bir denkleme dönüşecek; başta anlatıcı-yazar “Y” olmak üzere, matematik profesörü “E” ve karısıyla mutlu bir evliliği sürdürmekte olan holding genel müdürü “L”nin yaşamında, romanın akışı doğrultusunda yaşanan gelişmeler baş döndürücü bir kimlik kazanacaktır. Matematik profesörü “E”nin anlatıcı-yazara’a beslediği “eskide kalmış aşk”ın hâlâ sönmemiş ateşi ise, karakterleri olduğu kadar romanı da belirleyen bir başka unsur olacaktır.