Bilmece Metni Etkinlik Cevapları (6. Sınıf Türkçe)
Bilmece metni cevapları ve soruları, Meb Yayınları 6. Sınıf Türkçe Ders kitabı sayfa 181-182-183-184-185-186-187-188-189 (Çocuk Dünyası Teması)
Bilmece Metni Cevapları
6. Sınıf Türkçe Ders Kitabı MEB Yayınları Sayfa 181 Cevabı
HAZIRLIK
Soru: Aşağıdaki bilmeceleri cevaplamaya çalışınız.
Harfleri dizmişler, yanına resim çizmişler.
- Cevap: Kitap.
Karşıdan baktım hiç yok, yanına vardım pek çok.
- Cevap: Sis.
Soru: Bilmece sormayı ya da cevaplamayı sever misiniz? Açıklayınız. Bildiğiniz bilmece varsa bilmeceyi sınıfta arkadaşlarınıza yöneltiniz.
- Cevap: Bilmece sormayı ve cevaplamayı zihnimi geliştirdiği için seviyorum.
➢ Ağaç üstünde kilitli sandık. (Cevap: ceviz)
➢ Yer altında yağlı kayış. (Cevap: yılan)
➢ Çarşıda satılmaz elle tutulmaz Ondan daha tatlı bir şey bulunmaz. (Cevap: uyku)
Metni, okuma tiyatrosu yöntemiyle okuyunuz. Bunun için metni önce sessiz okuyunuz. Ardından gruplar oluşturarak canlandırınız.
BİLMECE
Hacivat: (Gelir.) Karagöz’üm, ben sana bir şey söyleyeceğim.
Karagöz: Söyle bakalım.
Hacivat: Bilmece bilir misin?
Karagöz: Maşallah!
Hacivat: Efendim?
Karagöz: Maşallah.
Hacivat: Demek bilirsin?
Karagöz: Hem de nasıl!
Hacivat: Yaa!
Karagöz: Yaa! Ne sandın. Bilmece demek ben demek, ben demek bilmece demek. Söyle bilmeceni al cevabını!
Hacivat: Peki Karagöz’üm, bir tane sorayım.
Karagöz: Sor bakalım.
Hacivat: Çarşıdan aldım bir tane, eve geldim bin tane. Nedir bu bil bakalım?
Karagöz: Bunu bilmeyecek ne var?
Hacivat: Ne peki?
Karagöz: Tahtakurusu.
Hacivat: (…) Karagöz’üm. Tahtakurusu olur mu?
6. Sınıf Türkçe Ders Kitabı MEB Yayınları Sayfa 182 Cevabı
Karagöz: Pekâlâ olur. Sokaktan bir tane kap da evde nasıl çoğalırlar gör.
Hacivat: Benim söylediğim bilmece “nar”.
Karagöz: Haaa nar (Güler.). He he heeee!
Hacivat: Bir tane daha sorayım mı?
Karagöz: Sor bakalım.
Hacivat: Efendim “Çınçınlı hamam, kubbesi tamam, bir gelin aldım babası imam.”
Karagöz: (Atılır.) Onu bilirim.
Hacivat: Kim?
Karagöz: Bizim mahallenin imamının kızı.
Hacivat: Değil Karagöz’üm. Bu benim söylediğim başka bir şey. Canlı değil fakat canlı gibi. Efendime söyleyeyim çalışır.
Karagöz: (Düşünür.) Canlı değil fakat canlı gibi, çalışır. Canlı gibi, canlı gibi… Bildim Hacivat! hamam kurnası.
Hacivat: Bilemedin, yahu “saat” derler buna saat… Hani sen bilmece biliyordun?
Karagöz: Biliyordum ama unutmuşum…
Hacivat: Bir tane daha sorayım mı?
Karagöz: Sor bakalım.
Hacivat: Yer altında kırmızı minare.
Karagöz: Kim bilmez onu yahu?
Hacivat: Neymiş bakalım?
Karagöz: Kırmızı minare işte!
Hacivat: Değil! Bu yenir.
Karagöz: Yenir mi? (Düşünür.) Bilemedim.
Hacivat: Efendim, “havuç”
Karagöz: (Hacivat’ı dövmeye başlar.) Sen de tokatları ye avuç avuç!
Hacivat: Dur Karagöz’üm, bir tane daha soracağım. Bilmezsen karışmam.
Karagöz: Hadi sor bakalım.
Hacivat: Bir ufacık fıçıcık, içi dolu turşucuk.
Karagöz: Turşu fıçısı.
Hacivat: Değil efendim.
6. Sınıf Türkçe Ders Kitabı MEB Yayınları Sayfa 183 Cevabı
Karagöz: Fıçı turşusu.
Hacivat: Değil canım.
Karagöz: Lahana turşusu.
Hacivat: Değil gözüm.
Karagöz: Pırasa turşusu.
Hacivat: Değil ciğerim.
Karagöz: Turşuların turşusu.
Hacivat: Değil Karagöz’üm değil. “Bir ufacık fıçıcık, içi dolu turşucuk.”
Karagöz: Adam turşusu.
Hacivat: Bak Karagöz’üm. Benim sorduğum bilmece hastalara şifa, dertlilere deva…
Karagöz: Verin şu fakire beş on para sadaka…
Hacivat: Ne oluyor Karagöz’üm?
Karagöz: Ne olacak? Dilenci duası yapıyorsun.
Hacivat: Bir ipucu daha vereyim. Sana sorduğum bilmece sarıca, suluca.
Karagöz: Haaa, bildim!
(…)
Hacivat: Ne o?
Karagöz: Aksaray hamamı.
Hacivat: Öyle değil efendim… Şimdi, Karagöz’üm, seninle buradan kalksak…
Karagöz: Evet.
Hacivat: Bir misafirliğe gitsek.
Karagöz: Gitsek.
Hacivat: Efendim kapıyı çalarız.
Karagöz: Niye çalıyoruz kapıyı?
6. Sınıf Türkçe Ders Kitabı MEB Yayınları Sayfa 184 Cevabı
Hacivat: Efendim yani kapıyı açsınlar diye.
Karagöz: Haa… Ben de kapıyı şöyle gizlice aşıracaksın sandım.
Hacivat: Efendim, bize kapıyı açarlar mı?
Karagöz: Açarlar.
Hacivat: Buyurun derler, değil mi?
Karagöz: Ya demezlerse?
Hacivat: Canım, derler… Efendim, gider misafir odasında otururuz. Bize birer kahve, birer de çay getiriler.
Karagöz: Ya getirmezlerse?
Hacivat: Canım, getirirler.
Karagöz: Getirirler, getirirler.
Hacivat: Efendim, hatta yemek vakti gelince tabii bize bir yemek yedirecekler.
Karagöz: Kim yedirecek yahu?
Hacivat: Kim yedirecek, ev sahibi.
Karagöz: Haa, ev sahibi.
Hacivat: Efendim, yemek vakti gelip de yemek yedirecekleri zaman, ilk önce yemek odasının ortasına bir şey sererler. Ne sererler Karagöz’üm?
Karagöz: Yemek odasının ortasına mı?
Hacivat: Evet.
Karagöz: Çamaşır sererler.
Hacivat: Canım, ne münasebeti var!
Karagöz: Sokakta yağmur, yağış olur, kurusun diye.
Hacivat: Hayır efendim, sofra kurarlar.
Karagöz: Haa, sofra kurarlar.
Hacivat: Sofranın üstüne dört ayaklı ne korlar?
6. Sınıf Türkçe Ders Kitabı MEB Yayınları Sayfa 185 Cevabı
Karagöz: Dört ayaklı… (Düşünür.) Kedi korlar.
Hacivat: Değil Karagöz’üm masayı korlar.
Karagöz: Peki canım koysunlar.
Hacivat: Sonra birer tas çorba getirirler.
Karagöz: Benimki işkembe olsun!
Hacivat: Peki canım! Sonra bu çorbalara bir şey sıkarlar. Nedir bu?
Karagöz: Sıkarlar, sıkarlar… Tuz sıkarlar.
Hacivat: Birader, tuz ekilir.
Karagöz: Sıkarlar, sıkarlar… Kaşık sıkarlar.
Hacivat: Hayır canım, kaşık dizilir.
Karagöz: Sıkarlar, sıkarlar… Ekmek sıkarlar.
Hacivat: Canım, ekmek doğranır.
Karagöz: Sıkarlar, sıkarlar… Biber sıkarlar.
Hacivat: Hayır, biber serpilir.
Karagöz: Sıkarlar, sıkarlar, sıkarlar… Eee, artık misafirler dişlerini sıkarlar.
Hacivat: Canım, neden?
Karagöz: Birisi başlasın da sonra biz başlayalım, diye.
Hacivat: Efendim, değil. Çorbanın içine ne sıkarlar? Onu soruyorum.
Karagöz: Hoppalaa! Sıkarlar, sıkarlar…
Hacivat: Ne sıkarlar?
Karagöz: Tabanca sıkarlar.
6. Sınıf Türkçe Ders Kitabı MEB Yayınları Sayfa 186 Cevabı
Hacivat: Tabancanın ne işi var?
Karagöz: Şehriyelerle pirinçler kavga ediyorlarsa ayrılsınlar diye.
Hacivat: Karagöz’üm, limon sıkarlar. Benim de sana söylemiş olduğum “Bir ufacık fıçıcık, içi dolu tur- şucuk,” “limon” değil mi?
Karagöz: Bunu kim bilmez be! Şurada oturan mini mini yavrular bile bilir. Sen şimdi bilmeceyi benden dinle.
Hacivat: Benim bilmecelere karnım tok.
Karagöz: Dinle bakalım.
Hacivat: Söyle Karagöz’üm!
Karagöz: Çabuk bilme haa!
Hacivat: Canım, söyle bakalım nedir?
Karagöz: El üstünde kaydırmaca?
Hacivat: Gayet basit “sabun”
Karagöz: Peki “Dil üstünde kaydırmaca?”
Hacivat: Efendim “dondurma.”
Karagöz: (Hacivat’ı dövmeye başlar.) Ben sana çabuk bilme demedim mi?
Hacivat: (Hacivat kaçar.)
6. Sınıf Türkçe Ders Kitabı MEB Yayınları Sayfa 187 Cevabı
1. ETKİNLİK
Soru: Metindeki anlamını bilmediğiniz sözcüklerin anlamlarını tahmin ediniz. Tahminlerinizi TDK Güncel Türkçe Sözlük’ten kontrol ettikten sonra öğrendiğiniz sözcükleri ve anlamlarını “Benim Sözlüğüm” defterine ekleyiniz.
- Cevap:
Kubbe
- Tahminim: Yapıların üstündeki oval çatı.
- Sözlük anlamı: Yarım küre biçiminde olan ve yapıyı örten dam; kümbet.
Kurna
- Tahminim: Hamamlarda yıkanılan yer.
- Sözlük anlamı: Hamam ve banyolarda musluk altında bulunan, içinde su biriktirilen, yuvarlak, mermer, taş veya plastik tekne.
Aşırmak
- Tahminim: Gizlice almak.
- Sözlük anlamı: Başkasına ait bir şeyi izinsiz olarak almak.
Münasebet
- Tahminim: Alaka.
- Sözlük anlamı: İki şey arasındaki uygunluk.
2. ETKİNLİK
Soru: Metinle ilgili aşağıdaki soruları cevaplayınız.
Soru: Hacivat, Karagöz’e ne sormuştur?
- Cevap: Bir bilmece soruyor.
Soru: Karagöz ilk bilmeceye hangi cevabı vermiştir? Karagöz niçin bu cevabı vermiştir?
- Cevap: Tahtakurusu cevabını vermiştir. Eve bir tanesi gelirse evde hızla çoğaldığı için bu cevabı vermiştir.
Soru: Karagöz sorulara cevap vermekte başarılı mıdır? Açıklayınız.
- Cevap: Başarılı değildir çünkü Karagöz söylenenleri hep yanlış anlamaktadır.
Soru: Hacivat’ın “Hastalara şifa, dertlilere deva.” olarak anlattığı şey nedir? Siz Hacivat’ın bu düşüncesine katılıyor musunuz? Açıklayınız.
- Cevap: Limondur. Hacivat’a katılıyorum çünkü limon gerçekten şifalıdır. Hasta olunca nane limon kaynatılır. Şifa olsun diye çorbalara limon sıkılır.
Soru: Hacivat, Karagöz’ü limon cevabına ulaştırmak için hangi ipucunu vermiştir? Siz olsaydınız nasıl bir ipucu verirdiniz?
- Cevap: Sarıca, suluca diyor ve çorbalara sıkılır diyor.
Soru: Karagöz’ün söylenenleri yanlış anlayan, alaycı bir insan olduğu söylenebilir mi? Metinden hareketle açıklayınız.
- Cevap: Karagöz bazen yanlış anlayan bazen de yanlış anlıyor gibi gözüküp karşısındakiyle alay eden biri olduğu söylenebilir.
3. ETKİNLİK
Soru: Metinden alınmış bazı cümlelerin sözcükleri aşağıda karışık olarak verilmiştir. Bu sözcükleri anlamlı ve kurallı cümleler biçiminde sıralayınız.
- Cevap:
Soru: a maddesinde kurallı ve anlamlı cümle hâline getirdiğiniz cümlelerden 1. cümleyi kullanarak kısa bir metin yazınız.
- Cevap: Sen şimdi bilmeceyi benden dinle, sonra bakalım cevabı bulabilecek misin? “Dört ayakla başlar, iki ayakla devam eder, sonra bir daha dört ayağa döner, kimdir bu?” diye sorarım. Biraz düşün, hemen cevabını bulman zor olabilir, ama dikkatle dinlersen, çözmesi eğlenceli olacaktır. İşte cevabı: İnsan! Çünkü bebekken emeklerken dört ayakla başlar, büyüdükçe iki ayakla yürür, yaşlandığında ise tekrar yardımla dört ayak gibi hareket edebilir.
6. Sınıf Türkçe Ders Kitabı MEB Yayınları Sayfa 188 Cevabı
4. ETKİNLİK
Soru: Aşağıdaki özelliklerden hangilerinin “Bilmece” metniyle ilgili olduğunu belirleyerek ilgili özelliğin sonundaki kutuya “✓” işareti koyunuz.
- Cevap:
Metinde karşılıklı diyaloglar kullanılmıştır. (✓)
Metinde anlatılanlar bir düşünceyi dile getirmiştir. ()
Metinde anlatılanlar hayal ürünüdür. (✓)
Metin, sahnede canlandırmaya uygundur. (✓)
Oyuncuların yapması gereken davranışlar yay ayraçla gösterilmiştir. (✓)
Soru: “a” maddesinde yaptığınız işaretlemelerden hareketle “Bilmece” adlı metnin türünün aşağıdakilerden hangisi olduğunu işaretleyiniz.
A) Anı
B) Fabl
C) Hikâye
D) Tiyatro
- Cevap: D
Sahnede canlandırılmak amacıyla karşılıklı konuşmalar şeklinde yazılmış metinlere tiyatro denir. Tiyatro metinlerinde, metindeki oyuncuların yapması gereken davranışlar, yay ayraçlar içinde verilen cümlelerle, ifadelerle gösterilebilir.
5. ETKİNLİK
Aşağıdaki Nasrettin Hoca fıkrasını okuyunuz.
BURANIN GÜNLERİ
Nasrettin Hoca daha önce hiç uğramadığı bir köyden geçiyormuş. Bir köylü yanına
yaklaşmış ve sormuş:
— Hocam, bugün günlerden ne?
Hoca, yorgunluğun etkisiyle hangi gün olduğunu bir türlü hatırlamayınca:
— Bu köyün yabancısıyım. Buranın günlerini bilmem, demiş.
Soru: Nasrettin Hoca ile Karagöz’ü karşılaştırdığınızda hangi benzerlik ve farklılıklara ulaşırsınız? Aşağıya yazınız.
- Cevap:
Benzerlikleri: İkisinde de güldürü unsuru vardır. İkisinde de diyaloglar vardır.
Farklılıkları: Karagöz tiyatrodur, Nasrettin Hoca fıkradır. Karagöz’de hareketler parantez içinde gösterilmiştir, fıkrada böyle bir durum yoktur.
6. Sınıf Türkçe Ders Kitabı MEB Yayınları Sayfa 189 Cevabı
6. ETKİNLİK
Soru: Karşınızdaki insanın söylediklerinizi sürekli yanlış anlaması size neler hissettirirdi? Siz Hacivat’ın yerinde olsaydınız Karagöz’ün sürekli yanlış anlamalarına nasıl tepki verirdiniz?
- Cevap: Bu duruma sinir olurdum. Acaba bilerek mi böyle yapıyor diye düşünürdüm. Karagöz’ e bilerek mi böyle yapıyorsun, derdim.
7. ETKİNLİK
Soru: Gruplara ayrılınız. Grup arkadaşlarınızla birlikte, “Çocuk Dünyası” temasına uygun bir yazma konusu ve konuya uygun bir ana fikir belirleyerek öyküleyici bir metin yazınız.
- Cevap:
HASTA ARKADAŞIN ZİYARETİ
Bir gün, okuldan sonra Duru, Efe ve Ali birlikte okul bahçesinde oyun oynuyorlardı. Tam topu Efe’ye atacakken, Efe birden durdu ve “Benim başım çok ağrıyor.” dedi. Duru hemen endişeyle ona yaklaştı: “Ne oldu, Efe? Başın mı ağrıyor?”
Efe biraz sıkıntılı bir şekilde başını sallayarak, “Evet, sabah biraz halsiz hissediyordum, ama şimdi daha kötü. Bugün okulda da biraz zorlandım.” dedi. Ali hemen cep telefonundan bir şeyler bakarak “Belki grip olmuştur. Ama en iyisi doktora gitmek.” dedi.
Ertesi gün, Efe okula gelmedi. Öğretmenleri, “Efe hasta olduğu için bugün okula gelmeyecek.” dediğinde, Duru ve Ali birbirlerine bakarak hemen bir şeyler düşünmeye başladılar. Efe’nin çok sevdiği bir oyuncağı vardı: Bir tane peluş tavşan, adı “Şanslı Tavşan”dı. Duru ve Ali, Efe’yi neşelendirmek için bu tavşanı ona götürmeye karar verdiler.
Okuldan sonra hemen Efe’nin evine gittiler. Duru, “Ben tavşanı getirdim!” diyerek, büyükçe bir kutu ile içeri girdi. Kutunun içinde, Efe’nin en sevdiği peluş tavşanı ve birkaç rengârenk balon vardı. Ali de elinde el yapımı bir kartla geldi. Kartın üzerinde “Geçmiş olsun Efe! En kısa zamanda iyileşmeni diliyoruz!” yazıyordu.
Efe, onları kapıda görünce çok şaşırdı ve hemen mutlu bir şekilde gülümsedi. “Ne güzel sürpriz! Siz burada ne yapıyorsunuz?” diye sordu.
“Senin için geldik Efe, seni biraz neşelendirelim dedik!” dedi Duru. Ali de kartı Efe’ye uzatırken, “Seninle oyun oynayamadık ama en kısa zamanda birlikte oynayacağımızı düşünüp buraya geldik.” dedi. Bir süre sohbet etiler, gülüştüler.
Arkadaşları hasta ziyaretinin kısa sürmesi gerektiğini bildikleri için izin isteyip evlerine gittiler.
6. Sınıf Türkçe Ders Kitabı MEB Yayınları Çocuk Dünyası Teması Sayfa 181-182-183-184-185-186-187-188-189 Bilmece Metni Etkinlik Soruları ve Cevapları ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.