Teşhis Kişileştirme Sanatı Nedir, Özellikleri ve Örnekler
TEŞHİS / KİŞİLEŞTİRME
Teşhis Kişileştirme Sanatı Nedir, Özellikleri ve Örnekler
Tabiattaki varlıkları/imgesel yaratıkları insanlar gibi davrandırma ve canlandırma sanatı. İnsan dışındaki varlıklara insanın konuşma yetisinin yüklendiği sanattır. Hem eski şiirde hem de modern şiirde de çokça kullanılan bir sanattır.
********************
Teşhis Kişileştirme Sanatına Örnekler
Gül hasretinle yollara tutsun kulağını
Nergis gibi kıyamete dek çeksin intizâr
Bakî
Gülün hasret çekmesi ve kulağını yollara tutması/ayak seslerini dinlemesi, nergisin intizar çekmesi / yolları gözlemesi tamamen kişileştirmeyle ilgili özelliklerdir. İnsanların sevdiklerini bekleyerek hasret çekmeleri beşeri özelliklerinden dolayı ve piskolojik birer varlık olmalarından kaynaklanmaktadır.
********************
Nerdübânlar bûsiş-i nermîn-i dumanıyla mest
İndi bin işveyle bir kâşâne-i fağurdan
Yahya Kemal Beyatlı, Eski Şiirin Rüzganyla
Yahya Kemal, merdivenleri sevgilinin yumuşak eteklerini öpmesinden dolayı sarhoş olan bir kişi olarak takdim ediyor. Gerçekte merdivenler sarhoş olmaz, insanlar sarhoş olur. Fakat, merdivenlere sarhoşluk özelliği verilerek kişileştirme yapılmıştır.
********************
Dinmiş denizin şarkısı, rüzgar uyumakta
Dinmiş denizin şarkısı, nizgâr uyumakta
Körfez düşünür , Kanlıca mahzundur uzakta.
Faruk Nafiz Çamlıbel, Han Duvarları
Faruk Nafiz, denizi şarkı söyleyen bir sanatçı, rüzgârı uyuyan, körfezi düşünen ve Kanlıca’yı da mahzun birisi olarak tasavvur eder. Burada dört ayrı öğenin kişileştirildiğini görüyoruz ki, her biri ayrı ayrı insani özellikleriyle önplana çıkarlar.
********************
“Zafer” azgnı bir küheylan; koşar şahlanır;
Sırtındaki şehsuvan pek çabuk tanır
Behiç Koryûrek, Miras ve Güneşin Ölümü
Enis Behiç, “zafer”i koşup şahlanan azgın bir küheylan / at olarak kişileştirirken, onun üzerine binen süvariyi/şehsuva- rı/benzetileni söyleyip, benzeyeni / Türk askerini söylemeyerek açık istiarenin de çok güzel bir örneğini verir. At, burada daha çok şehsuvan tanıma özelliğiyle kişileştirilir.
********************
Traktör
Yaralı bir dinazor
Kazıyor toprağı
pençeleriyle
Hasan izzettin Dinamo, Türk Şiir Sanatı
Traktör, pençeleriyle toprağı kazan dinazora benzetilerek teşbih sanatı yapılmıştır. Bu şiirde teşbih ve teşhis sanatının içi içe geçtiğini görüyoruz. Traktör, dinazora benzemesinin yanında tırnaklanyla toprağı kazan dinazor olarak canlandınlrruştır.
********************
Ejderha bakışlı he’nin
İki gözü iki çeşme
Ve ayaklar altında yamyassı
Asaf Hâlet Çelebi, Om Mani Padme Hum
Asaf Halet, Arap harflerinden he’yi iki gözü iki çeşme halinde ağlayan canlı bir varlık olarak tecessüm ettirir. He harfi bir insan olarak kişileştirilmiş ve ona ağlama özelliği verilmiştir.
********************
Evvela gökyüzü alıp başını çekip gitti
O gökyüzü ki, gözünün bebeğinde mihenk taşı
Kırk yıllık dost, çocukluk arkadaşı
Derisi derisine bitişikti
Bedri Rahmi Eyuboglu, Dol Karabakır Dol
Bedri Rahmi, başını alıp giden, gözünün bebeği olan, çocukluk arkadaşı ve kırk yıllık dost gibi insana ait unsurlarla gökyüzünü kişileştirir. Gökyüzü, bütün bu özellikleriyle sanatçının en yakın arkadaşıdır. Arkadaşlık insanoğlunun en önemli beşeri ihtiyaçlarından biridir.
********************
kapılarda bıraktılar her şeyleri her şeyleri
ey ûzünç yalnız bir seni mi aldılar içeri
Turgut Uyar, Büyük Saat
Turgut Uyar, ‘üzülmek eyleminden üretilen “üzünç” kavramını kişileştirip onu içeri alınan bir insan olarak algılarken teşhis sanatı yapar. Üzünç, metnin yapısında fakirlği ve yoksulluğu simgeleyen bir imge olarak belirir.
********************
Bir dere tutturmuş bir türkü
Yüreğimin ortasında
Necati Cumalı, Güneş Çizgisi
Necati Cumalı, yüreğinin ortasında bir dere tasavvur edip ona türkü söyleterek canlı bir insan imajı vermiştir. Çünkü gerçekte derenin türkü söylemek gibi bir özelliği yoktur, bu özellik sadece insana aittir.
********************
Haliç’te bir vapuru vurdular dört kişi
Demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu
Attila Ilhan, Sisler Bulvarı
Attila İlhan, Haliç’te bir vapur tasvir eder ki, bu vapur ki- şileştirilmiş bir vapurdur. Zira bu vapur dört kişi tarafından vurulmuştur ve aynı zamanda da ağlamaktadır. Vurulmak ve ağlamak eylemleri insan merkezli eylemlerdir. Bütün bunların yanında vupurun bağlanmış olan eli kolu da vardır ki insana ait unsurların büyük çoğunluğu tamamlanmıştır.
********************
Şiirimiz her işi yapar abiler
Valde Atik’de Eski Şair Çıkmazı’nda oturur
Saçları bir sözle örülür bir sözle çözülür
Ece Ayhan, Bütün Yort Savullar
Ece Ayhan, şiiri bir insana benzeterek / kişileştirerek teşhis sanatı yapar. Şair her işi yapan, Valde Atik’de Eski Şair Çıkmazı’nda oturan, saçları bir sözle örülen ve çözülen bir insandır. Bu şiir her türlü uygunsuz işleri yapan kötü bir bayandır.
********************
Zaman, dilsiz çocuk, Zaman…
sözcüklerin ardında duran
melektin, kendini okuyan
Hilmi Yavuz, Erguvan Sözler
Hilmi Yavuz, “Zaman’ı , sözcüklerin ardında duran dilsiz bir çocuk olarak kişileştirirken, aynı zamanda, teşbih sanatının imkanlarından da yararlanır. Zaman, aynı zamanda kendini okuyan bir melektir. Zamanın dilsiz bir çocuğa ve meleğe benzetilmenin yanında birlikte kişileştirildiklerini görüyoruz.
********************
Tozlu satırların arasında bir topal karınca
aksak yürüyor kâfir harfleri koklayarak
Özdemir İnce, Mani Hayy
Özdemir İnce, tozlu kitap satırlarının arasında yürüyen bir topal karıncayı kişileştirerek, ona kâfir olarak nitelendirdiği harfleri okutur. Topallık, hayvanlarda da olmasına rağmen genellikle insanlara ait bir araz olarak karşımıza çıktığından ve ayrıca koklamak özelliği de genelde insanların bir özelliği olduğundan iki ayrı kişileştirmeden söz etmek mümkündür.
********************
Kara gözleriyle bakıyor uzaktan başörtülü cuma
Cumartesiye, yalvarıyor: “Gitme, kal, uzan ayak ucuma”
Sedat Ümran, Seçmeler
Sedat Ümran, cuma gününü başörtülü bir kız şeklinde kişileştirmekle kalmaz, aynı zamanda onu “gitme, kal, uzan ayakucuma” şeklinde konuşturarak intak sanatı da yapar. Cuma’nın başörtülü olması, cumartesiye yalvarması, ayrıca cumartesinin kendisine yalvarılan bir kişi olması çok güçlü bir teşhis sanatı olarak karşımıza çıkar.
********************
Nöbet tutuyordu herkes gibi
yaşamı kurma ve yüceltme savaşında
mûlltiyetsiz gül öbekleri
Kemal Özer, Çağdaş ve Boyun Eğmeyen
Kemal Özer, gül öbeklerini, yaşamı kurma ve yüceltme savaşında nöbet tutan askerlere benzeterek teşbih sanatı yapmakla birlikte onları, asker olarak kişileştirir ve şiirin muhtevasını siyasal bir yöne kaydırır.
********************
Güneş ve aydede
ikisi de öğretmenim olur
Güneş gündüzleri verir dersi
Aydede geceleri
Abdulkadir Bulut, Ûlltemin Şiir Atlası
Abdülkadir Bulut, güneşi gündüz, aydedeyi de gece ders veren öğretmeni olarak kişileştirirken, aynı zamanda onları ders veren öğretmene benzeterek teşbih sanatı da yapar.