10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Beşgen Yayınları Sayfa 234
“10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Sayfa 234 Beşgen Yayınları” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.
10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Beşgen Yayınları Sayfa 234
KAVUKLU — Biz, görmeden aldık da.
PİŞEKÂR — Lâtifeyi bırakın. Ne yemeği yapacaksınız? Karnıyarık mı?
KAVUKLU — Karnıyarığı sevmem. Hasta gibi yatar.
PİŞEKÂR — Mutlak kızartma olacak.
KAVUKLU — Ona da çok yağ lâzım.
PİŞEKÂR — İmambayıldı da hoş olur.
KAVUKLU — Iskatta bayılırsa helvayla turşuya çok dalar.
PİŞEKÂR — Aman efendim, meraklıyım. Şu patlıcanları mutlak oturtma yapacaksınız.
KAVUKLU — Oturtmayı pek severim, pişirmesi müşkül.
PİŞEKÂR — Efendim kolay. Ben size tarif edeyim.
KAVUKLU — Sandalye filân tedarik edecek miyiz?
PİŞEKÂR — Ne lüzumu var. Tepsiye oturacak.
KAVUKLU — Bağdaş filân kuracak mı?
PİŞEKÂR — Müsaade buyurun da tarif edeyim.
KAVUKLU — Anlat bakalım.
PİŞEKÂR — Evvelâ patlıcanları pâre pare doğrarsınız.
KAVUKLU — Doğradık.
PİŞEKÂR — Kemerse olmaz haa!
KAVUKLU — Kemer değil, sarnıç… Ne biçim lâflar bunlar?
PİŞEKÂR — Her ne hâl ise… Yağla kıymayı tavaya atar, kavurursunuz. Ba’dehû sovanı alır, evvelâ bıyığını kesersiniz.
KAVUKLU — Sakalını da tıraş ederiz, dımdızlak kalır.
(…)
PİŞEKÂR — Yok efendim… Sovanı kıymaya karıştırır, kardeş edersiniz.
KAVUKLU — Süt-kardeş mi olacaklar?
PİŞEKÂR — Yok efendim… Patlıcanları da kızartır, tepsiye dizer, üstüne harcını korsunuz. Bir taşım kaynar, olur oturtma.
KAVUKLU — Benim bildiğim, bu kadar teferruatlı oturtmayı gizli yapmalı.
PİŞEKÂR — Neden gizli olsun?
KAVUKLU — Her görenin gözü kalır, isâbet-i ayna uğrar.
(…)
PİŞEKÂR — Onlar kapının topu. Hem de billûr.
KAVUKLU — Orada ne çocuk vardı, ne de top oynayan. Beni götüren uşak o toplardan birini çevirdi. Görme, İsmail, ne süslü oda. Bey bir sedire oturmuş, önüne bir ihram örtmüş, eline bir çıngırak almış, sallayıp duruyor. Bey ya kızamıktan yeni kalkmış veya yeni sünnet olmuş olacak.
PİŞEKÂR — Beyin sünnetle ne münasebeti var?
KAVUKLU — Eline oyuncak vermişler ya.
PİŞEKÂR — O çıngırakla etbâsını çağırır.
KAVUKLU — Bizde, Eyüp’te kurban payına çağırmazlar; kim erken içeri girebilirse o payını alır… Selâm verdim, Bey yer gösterdi. On bir buçuk mangalı gibi erkân minderine çöktüm… Dur, dur, İsmail, Bey bana kibarca bir şey sordu.
PİŞEKÂR — Ne sordu bakayım?
KAVUKLU — Mevlûdumu sordu. “— Bu sene okutmadık.” dedim, güldü.
PİŞEKÂR — Çok hatâ etmişsin, Hamdi.
KAVUKLU — Aman! Pencere perdelerine bayıldım. (…) bir kız çocuğu toplu iğne ile çiçek işlemiş, perde diye pencereye asmışlar.
PİŞEKÂR — Ona “tül perde” derler.
KAVUKLU — Her ne hâl ise! (…) Biraz oturduk. . Beni getiren uşak geldi, “— Hazır, Beyim!” dedi, gitti. Bey hemen yerinden kalktı, sedirin altından iki çiçekli , pabuç çıkarıp ayaklarıma giydi.
PİŞEKÂR — Pantufla.
KAVUKLU — Pantufla mantufla, ben eşek mi- ‘ yim?, gelirken yemenileri kimse çalmasın diye koy- numa koymuştum, ben de ayaklarıma çektim.
PİŞEKÂR — Çok ayıp etmişsin.
KAVUKLU — Beyin hoşuna gitmiş, katılıyorgül- meden. Bey önden, ben arkadan, gene o sofada bir . kapı açtılar, içeri girdik. Tam dediğim çıktı.
PİŞEKÂR — Ne oldu?
- Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır.
10. Sınıf Beşgen Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 234 ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.