Denize Düşen Yılana Sarılır Deyiminin Çıkış Hikayesi
Denize Düşen Yılana Sarılır Deyiminin Çıkış Hikayesi
Gelin de çatlamayın. Siz denize düşüyorsunuz ve yılana sarılıyorsunuz. Bula bula yılan buluyorsunuz. Milyarlarca balık, ahtapot denizyıldızı, karetta karetta dururken siz gidin yılana sarılın! İş mi yani şimdi bu? Bence bu deyimleri sil baştan yazmalılar. Kardeşim haksızsam haksızsın deyin. Ben denizi severim, yılandan korkarım. İnsan korktuğu şeye sarılır mı? Yılana sarılacağıma denizanasına sarılırım. Şey o da olmaz, can simidine sarılırım. Benim bildiğim denizde pek yılan olmaz. Yılanlar tatlı suları severler. Neyse konu derin.
Denize Düşen Yılana Sarılır Deyiminin Anlamı
İnsanlar bazen zor ya da tehlikeli durumlara düşerler. Can havliyle bir an önce çözüme varmak, tehlikeden kurtulmak isterler. Bu durumda yardım edenin kim olduğu önemli değildir. Zor durumdaki insanlar, gerektiğinde tehlikeli kişilerden bile yardım isteyebilmektedir. Çaresizlik bazen her yolu denetir gibi anlamları içerir. Allah bizleri yılana sarılacak kadar kötü durumda bırakmasın.
Denize Düşen Yılana Sarılır Deyiminin Hikayesi
OsmanlI’nın maddi ve siyasi anlamda zor yıllarıdır. Başta II. Mahmut vardır. Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa çılgınlıklar yapmaktadır. OsmanlI’ya itaat etmemekte, kafa tutmakta ve Suriye’yi ele geçirmek istemektedir. Oğlu İbrahim Paşa, babasının emriyle Suriye’yi alır ve OsmanlI’nın yolladığı askerî gücü yener. Bununla da yetinmeyip İstanbul’a doğru harekete geçer.
II. Mahmut, Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla baş edemeyeceğini düşünmektedir. Bunun için Rus çarı Nikola’dan yardım talep eder. Bu durum halk arasında ve sarayda hoş karşılanmaz.
Bazı vezirler padişaha durumu bildirince, II. Mahmut şöyle cevap verir: “Ne yapalım? Denize düşen yılana sarılır.” der. İşte böyle…