9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Kavram Öğretimi Kitabı Cevapları Sayfa 116

“9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Kavram Öğretimi Kitabı Cevapları Sayfa 116” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Kavram Öğretimi Kitabı Cevapları Sayfa 116

HİKÂYE İNCELEME

Yönerge: Aşağıdaki metni okuyunuz. Metinden hareketle soruları cevaplandırınız.

ANT

(…)
Okulun bahçesindeki aptes fıçısının musluğu koparılmıştı. Büyük Hoca suçu yapanı arıyordu. Bu, mavi cepkenli, kırmızı kuşaklı, hasta, zayıf bir çocuktu. Haber verdim. (…) İnkâr etti. Sonra diğer bir çocuk çıktı. Kendi kopardığını, onun suçu olmadığını söyledi. Bağıra bağıra sopaları yedi. O zaman Büyük Hoca, “Niçin yalan söylüyor, bu zavallıya iftira ediyorsun?” diye kulağıma yapıştı. Ağladım. Ağladım. Çünkü yalan söylemiyordum. Akşamüstü, okul dağılırken dayağı yiyen çocuğu tuttum:
— Niçin beni yalancı çıkardın? Musluğu sen koparmamıştın.
— Ben koparmıştım.
— Hayır, sen koparmamıştın. Öbür çocuğun kopardığını ben gözümle gördüm.
Direnmedi. Yüzüme baktı. (…) Eğer hocaya söylemeyeceğime yemin edersem saklamayacaktı. Anlatacaktı. Ben hemen meraklanıyordum:
— Musluğu Ali koparmıştı, dedi, ben de biliyordum. Ama o hem çok zayıf hem de hastadır. (…) Belki ölür, daha yataktan yeni kalktı.
— Ama sen niçin onun yerine dayak yedin?
— Niçin olacak. Biz onunla ant içmişiz. O bugün hasta, ben iyi, kuvvetliyim. Onu kurtardım işte. Pek güzel anlamadım. Tekrar sordum: (…)
Sonra dikkat ettim, okulda birçok çocuk, birbirleriyle ant içmişlerdi. Ant içerek kan kardeşi olmak. Bu beni düşündürmeye başladı. (…)
Aklıma ant içmeyi koymuştum. Fakat kiminle? Bir rastlantı, beklenmeyen bir kaza bana kan kardeşimi kazandırdı. (…) Arkamızdaki evlerin sahibi Hacı Budakların benim kadar bir çocuğu vardı ki en çok da adı hoşuma giderdi: Mıstık. Mıstık, yazın her cuma sabahı büyük bir deste söğüt dalı getirirdi. Bu dallardan kendimize atlar yapar, cirit oynar, yarışa çıkardık. (…) Nasıl oldu, farkına varmadım, söğüdün kabuğu birden yarıldı. Arasından kayan çakı sol elimin işaret parmağını kesti. Sulu, kırmızı bir kan akmaya başladı. O anda aklıma bir şey geldi: Ant içmek. Parmağımın acısını unuttum, Mıstık’a:
— Haydi, dedim, bak, elim kesildi. Kan kardeşi olalım. Sen de kes.
Razı oldu. Elimden aldığı çakıyla kolunu, biraz kesti. (.) Parmağımın kanıyla karıştırdık. Mıstık’la kan kardeşi olmuştuk artık. (.) Yine birlikte oynuyor, okuldan eve birlikte dönüyorduk. Bir gün hava çok sıcaktı. Büyük Hoca, bize yarım günlük tatil verdi. (.) Mıstık’la sokağın tozları içinde yavaş yavaş yürüyorduk. (.) Büyük, geniş bir yoldan geçiyorduk. (.) Birdenbire karşıdan iri, kara bir köpek çıktı. Koşarak geliyordu. Arkasından birkaç adam köpeği kovalıyorlardı. Bize, “Kaçınız, kaçınız, ısıracak!..” diye bağırdılar. Korktuk, şaşırdık. Öyle kaldık. (.) Gözleri ateş gibi parlayan köpek bize yetişmişti. O zaman Mıstık, “Sen arkama saklan!..” diye haykırdı, önüme geçti. Köpek ona saldırdı. (.) Mıstık’ın küçük fesi, mavi yemenisi düştü. Titriyordum. Amcalar yetiştiler. Köpeği uzaklaştırdılar. (.) Mıstık, “Bir şey yok. Acımıyor. Biraz çizildi.” diyordu. (.) Ertesi günü Mıstık, okula gelmemişti. Daha ertesi günü yine gelmedi. Anneme, Hacı Budaklara gidip Mıstık’ı görmemizi söyledim.

• Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır.

9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Meb Yayınları Kavram Öğretimi Kitabı Cevapları Sayfa 116 ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.