

9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Meb Sayfa 276

“9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Sayfa 276 Meb Yayınları” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.
9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 276
Ders İçi Çalışma
Soru: Aşağıdaki Beyaz Lisan adlı metni okuyarak sorulan cevaplayınız.
BEYAZ LİSAN
“Türk edebiyâtmda hakîkî Türkçe, Servet-i Fünûn lisânından uyanışla başlamıştır. Ömer Seyfeddin’in, böyle uyanmış bir dile “Yeni Lisan” diye ad koymasını, yegâne edebiyat târihçimiz Fuad Köprülü, mübâlağalı bulmuştu. Köprülü, edebiyat târihi bakımından bu hükmünde haklıydı. Çünkü Türk edebiyâtmda sâde lisan hareketlerinin çok eski, hattâ övünülecek bir mâzîsi vardı. Buna rağmen, Türkçenin bugün içine düşürüldüğü rezîlâne lâubâlîlik dikkate alınırsa Ömer Seyfeddin’in diline, bu dili takdir hattâ takdis edici bir isim bulmak yerinde olur.
Nesirde Ömer Seyfeddin, Türkçeyi böyle uyandırırken, şiirde Türkçenin dehâsına uygun bir “şiir lisânı”nı da daha 1906’da Fransa’da Yahyâ Kemal kurmaya başlamıştı. Yahyâ Kemal, kurduğu bu Türkçeye, eski Yunan edebiyâtının dil anlayışına da dikkat ederek, “beyaz lisan” diyordu. Böylelikle, Mehmed Emin Be/in bir türlü “şiir dili” olamayan nazım lisânı bir yana bırakılırsa, sâde, tabiî ve gerçek şiir dilinin ilk mısrâlannı Paris’de Yahya Kemal söylemiş oluyordu. Yahyâ Kemal, o yıllarda Fransız târihçilerinin metotlarıyla çalışarak, târihte ve coğrafyada Türklüğü aramak gayretindeydi. Bu “Türklük” içinde, tabiî, “Türkçe” de vardı.
Millî edebiyat cereyânı yıllarında mühim bir kısım şâirler, önce Servet-i Fünûn ve Fecr-i Âtî lisâniyle şiir söyledikleri halde kısa zamanda bu yanlış yoldan uyanarak, sâde ve temiz Türkçe ile yazmaya başlamışlardır. Biz burada onlardan üç tânesinin karakteristik Servet-i Fünûn dilinden temiz Türkçeye nasıl ve ne sür’atle geçtiklerini birer »misalle göstereceğiz: :
Bunlardan biri söylediğimiz gibi, Yahyâ Kemal’dir. Bu şairin Servet-i Fünûn diliyle şiir söylemiş olduğunu çokları bilmez. Fakat söylemiştir. Onun böyle şiirlerinde lisan şu örnekte görüldüğü gibidir:
Ooo/ı… Gel gel bu gece mest-i mahabbet güzelim
Şu beyaz hilkatin âguşunda,
Kamerin neş’e-i bi-hûşunda,
Kırların sahn-ı semen pûşunda
Bir derin aşk ile imı âr-ı hayât eyleyelim.
1900-1901 yıllarında, İstanbul’da Temaşa Mecmuası’nda neşrolunan bu şiirlerdeki dilden tam beş sene sonra, 1906’ da, Fransa’da, Avrupâî şiirin dil anlayışına da dikkat etmek suretiyle hâlis Türkçeye geçmek; gurbette bir şâir için; çok dikkate değer ve çok şuurlu bir doğru yol buluştur:
Canavarlar kaçıyoı muş gibi, gür bir doludan
Bir salîb ordusu, bozgun, kaçıyor Niğbolu’dan
Elli bin atlı, kılıç koymamak azmiyle kına,
Dolu dizgin koşuyorlardı akından akma
Bin atlı, akınlarda çocuklar gibi şendik,
Bin atlı, o gün dev gibi bir orduyu yendik.
- Cevap: Bu etkinliğin cevabı diğer sayfadadır. (Bkz. sayfa 277)
9. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 276 ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.
Yeni Yorum