Evvel Cevap
9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Meb Sayfa 262
9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Meb Yayınları
9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Meb Sayfa 262

“9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Sayfa 262 Meb Yayınları” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 262

PARASIZ YATILI

‘‘Parasız Yatılı”hikâyesinde vak’a basittir. Kocası ölen bir kadın sekiz yaşında kız çocuğu ile hayatta yalnız kalır. Fakirdir. Geçinebilmek için hastabakıcı olur. Kız çocuğu ilkokulu pekiyi ile bitirir. Ailenin maddi durumu hâlâ kötüdür. Bundan dolayı, anne kızını, parasız yatılı okula verir. Bu onlar için bir kurtuluş olacaktır. Kız, öğretmen çıktıktan sonra, Anadolu’da bir köye gidecekler, mesut olacaklardır. Hikâyede, anne ile kızı, parasız yatılı okulun giriş imtihanına giderken görürüz.
Yazar, hikâyesinde, anne ve kızın fakir hayatlarını, çektiği sıkıntıları, hayal ve ümitlerini tasvir etmek suretiyle, okuyucuda acıma duygusu uyandırmaya çalışır, bu arada bazı sosyal meseleler üzerinde de düşündürür.
Hikâyede vak’a basit, konu basmakalıp olmakla beraber, anlatış tarzı yenidir. Yazar, bu anlatış tarzı ile, bu basit vak’a ve basmakalıp konuyu tesirli hâle getirir. Hikâye sanatında önemli olan vak’a veya konudan çok anlatış tarzıdır. Çocuklar, aşk, aile hayatı, fakirlik, keder, sevinç, açlık, hayal, ümit gibi hadise ve konular, insanlığın yaşadığı, tanıdığı, bildiği şeylerdir. Bununla beraber onlara karşı kayıtsız kalamayız. Fakat onlara eğer basmakalıp bir gözle bakarsak, duygularımız katılaşır. Bundan dolayı sanatçılar, yeni bakış, yeni anlatış tarzları ile, bizi onlara karşı duyarlı kılar ve onlar üzerinde yeniden düşündürür.
Hikâyede küçük günlük hayatları tasvir edilen anne ve kız, sadece fakir değil, iyi, masum ve gayretlidirler. Bizde acıma duygusu uyandıran sebep, onların hayat karşısında kimsesiz ve yalnız kalmaları, ezilmeleridir. Toplum, böyle insanlara kayıtsız kalmamalı, anlayışsız davranmamalıdır. Hikâyeci, küçük hadiselerle, toplumun kayıtsızlık ve anlayışsızlığını da duyurmaya çalışır.
Şimdi hikâyede bunların nasıl ortaya konulduğunu incelemeye çalışalım:
Yazar, anne ile kızın hayatında, esas olarak, hâdiselerin yeni ve taze olarak idrak olunduğu iki ânı seçiyor: a)
Annenin hastabakıcı olması, b) Kızın parasız yatılı okula girmesi. Bu iki an, yoksulluktan kurtuluş, hayal ve ümit anlarıdır. Bu geçiş veya bekleyiş anları, hikâyeciye, içinde yaşanılan durumu daha canlı bir şekilde tasvir imkânını verir. Anne bu geçiş anlarında geleceğe ümit ve heyecanla bakıyor:
“Düşün, bir iş bulduk artık. İlk parayla bir çeki kömür alacağım. Sana da lâstik çizme” v.b.
“Sen okulu bitirip, öğretmen olunca, ben de çalışmam hastahanede. Beraber çıkıp gideriz. Koltuklar alırız.” v.b.
Bu geçiş anları hikâyeye hem bir hareketlilik sağlıyor, hem de üç zamanı, bu

  • Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır. 

9. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 262 ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

Ders ve Çalışma Kitabı Cevapları
Benzer İçerikler

Yeni Yorum