

9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Meb Sayfa 164

“9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Sayfa 164 Meb Yayınları” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.
9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 164
Öğrenelim
Türk edebiyatında modern hikâye alanında ilk denemeler, Osmanlı Devleti’nin Batı’ya yönelmesinin sonucu 19. yüzyılın ikinci yarısında başlar. İlk telif hikâyeler, Ahmet Mithat Efendi tarafından kaleme alınır. Ahmet Mithat Efendi hikâyelerini Letaif-i Rivayatve Kıssadan Hisse adlı eserlerinde toplar. Samipaşazade Sezai, Batılı tarzdaki ilk küçük hikâyeleri kaleme alır ve bunları Küçük Şeyler adlı eserinde bir araya getirir.
Millî Edebiyat Dönemi hikâyelerinde Anadolu, Türk tarihi, yanlış Batılılaşma gibi konular işlenir. Ömer Seyfettin, Refik Halit Karay, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Halide Edip Adıvar Millî Edebiyat Dönemi hikâye yazarlarındandır.
Cumhuriyetin ilanıyla toplum ve kültür hayatında hızlı bir değişim süreci başlar. Bu değişim hikâye türünü de etkiler.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında hikâyelerde Kurtuluş Savaşı, cumhuriyetle başlayan siyasi ve sosyal değişim, Anadolu coğrafyası ve insanı gibi konular işlenir. 1930’lardan sonra hikâyelerde konu çeşitliliği artar. Birey merkezli hikâyeler kaleme alınmaya başlar. Sabahattin Ali, Kenan Hulusi
Koray, Memduh Şevket Esendal, Sait Faik Abasıyanık bu dönemin ünlü hikâye yazarlarıdır.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Türkiye’de hızlı sosyoekonomik gelişmeler yaşanır. Hikâyelerde köy ve köylü sorunları, köyden kente göç, sanayileşme ve bunun getirdiği sorunlar, sanayileşme ile birlikte ortaya çıkan işçi sınıfı gibi konular işlenmeye başlar. Bu dönemde Talip Apaydın,
Tarık Buğra, Bahaeddin Özkişi, Peyami Safa, Orhan Kemal öne çıkan hikâyecilerdendir.
Ders İçi Çalışma
Soru: Aşağıdaki hikâyeleri okuyunuz ve istenen çalışmaları yapınız.
I. METİN: HARİKA ÇOCUK
Bisküvi, çikolata, kâğıtlı şeker, zeytinyağı, sabun yapımevleriyle küçük tamir atelyelerinin yan yana odalarda bulunduğu, sefertasına benzeyen hanlardan birinini genzi tıkayan pis havası içinde ekmeğini küçücük pedalıyla kazanmaya çalışan bir arkadaşı görmeye gitmiştim. Bulamadım. Dönecektim ki, kapı yanında duran büyükçe bir tahta sandığın içinde onu gördüm. Peynir ekmekle domates yiyordu. Kirli, kıvır kıvır sarı saçları vardı. Makine yağıyla kararmış yüzü, içlerinden aydınlanan harikulâde yeşil gözleri…
— Matbaacı âbiyi mi aradınız?
— Evet.
— Az evvel kâat kestirmiye gitti. Gelecek.
Yanındaki boş bir tahta sandığı ters çevirip ikram etti:
— Buyurun, oturun!
Öyle tadı bakıyordu ki. Oturdum. Ekmeğini bölerek uzam. Aç olmadığımı söyledim.
— Yoksa ellerim kirli diye mi?
- Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır.
9. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 164 ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.
Yeni Yorum