Evvel Cevap
9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Meb Sayfa 113
9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Meb Yayınları
9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Meb Sayfa 113

“9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Sayfa 113 Meb Yayınları” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 113

— Eski gazeteleri bana verir misiniz, teyze? Yeğenimi acîp bir tecessüsle süzdüm. Kitaplarıyla pek dost olmayan bu vahşi ruhlu küçük kızın eski gazete merakı bana bir muamma gibi göründü.
— Ne yapacaksın kızım?
Karşıda uzun minderde o da akşam gölgelerinin içinde bir kedi gibi toplanmış oturuyordu. Simsiyah gözlerinin ateşinden sualimden hoşlanmadığını anladım.
— İsmail Hakkı Beye vereceğim.
Kendisi için bir şey ister görünmekten ürken kibirli, müstakil bir ruhu vardı. Ve onun için hemen cevap vermişti.
— İsmail Hakkı Bey kim?
— Kabak çekirdekçi!
Gayriihtiyarî o bir adam mı? diyecektim. Fakat yeğenimin gözündeki endişe ve vicdan okuyan gazaplı intizar karşısında sustum. Demek o sesin bir vücudu vardı ve küçük yeğenimin hayatında mühim bir rolü olan bir insandı.
— O senin ahbabın mı?
Başını gururla salladı. Anladım ki bu bir şahsiyet, küçük yeğenimin ruhuna ahbaplığı gurur veren bir sima. Fazlı Paşa yokuşu çocuklar dünyasındaki meşâhirden biri. Onu, ürkütmeden karanlıkta tatlı tatlı konuşmak zeminini hazırlıyordum.
— Gazeteleri ne yapacak? Kabak çekirdeği mi saracak?
Yanaklarından alev çıkarak başladı. Siyah gözleri eğlenip eğlenmediğimi anlamak için yüzüme batıp çıkıyordu. Ben tabiî bir tebessüm gölgesi bile bulundurmayacak kadar ciddî olmuştum.
— Gazeteleri okumak için ister. O vaktiyle kâtipmiş, kadro harici olmuş, burada evi varmış, satmış, Kara- gümrük’e taşınmış. Kimseden bir şey istemez, ama gazeteye dayanamıyor. Hele mektebe giden küçük bir kızı var, o olmasa kendi gazetesini de alır. Bu kadar uzaklara da kabak çekirdeği satmağa gelmez. Hep sıkıntıyı onu mektebe göndermek için çekiyor.
Boğazında bir yumru ile durdu.
— Bir gün ona vermek için gündeliklerimden biriktirdim, sakladım.
— Aldı mı?
— Yüzüme bir tuhaf baktı. Galiba gözlerinde yaş vardı. “Kızım bu parayı niçin veriyorsun, kabak çekirdeği parasını verdin.” dedi. Sonra parayı avucuma tekrar koydu. “Sakın bir daha bir şey almadan kimseye para verme, vermek de almak da çok ayıptır.” dedi.
Yeğenim çok müteessirdi.
— Darıldı diye o kadar korktum ki… Ama ertesi akşam yine bizim kapının önünde durdu, benimle konuştu. Eski gazeteler varsa okuyacağını söyledi. Kapının önünde gazın altmda gazeteyi okuyup gidiyor. Şimdi beni çok seviyor ve her akşam kızım anlatıyor. Bu sene mektepte nakış…
Artık yeğenimi dinlemiyordum, içimde garip bir didiklenme olmuştu. O garip sesin sahibini görmek istiyordum.
Soğuk bir sonbahar ve sonraları boralı bir kış başladı. Akşamlan gölgeler, karanlıklar, denizin uğultusu, Fazlı Paşa yokuşundan boğuk bir çığlık ile geçen büyük rüzgârlar saltanatı başlamıştı. Karanlık çökünce heyecanla kabak çekirdekçiyi bekliyordum. Onun hayatım o kadar biliyordum ki gündelik adamlar arasında cesaret ve uluviyyetin bir kahramanı olan bu basit insanın yüzünü görmek bana mutlak lâzımdı. Fakat bir gün, iki gün, hatta haftalar geçiyor, kabak çekirdekçi geçmiyordu. Küçük yeğenim de pek meraklı idi. İkimizin müşterek bir heyecan ve alâkamız vardı. Akşam Fazlı Paşa yokuşunun üzerinden geçerken…

  • Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır. 

9. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 113 ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

Ders ve Çalışma Kitabı Cevapları
Benzer İçerikler

Yeni Yorum