

12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Melis Yayınları Sayfa 57

“12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Sayfa 57 Melis Yayınları” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.
12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Melis Yayınları Sayfa 57
Bebeler tartışadursun bebece, geçiyorum pencerenin önüne. Dışarda bizim fakir Hüsambey sokağı…
Ne bey sokağı ya! (…) neyse…
Akşam buraya karanlık karanlık iner. Bir sövgü gibi. Çirkef sularıyla, farelerle, elleri ayakları kirli, (…) sağlıksız çocuklarıyla. Durma yanmış yağda soğan kavurur kadınlar. (…) Erkeklerin çoğu renksiz, uzun dişleri bozuk, kirli… Ben bu çirkinleri sokmam evime. Çekerim Sümer’in çiçekli perdesini her bir fakirliğin üzerine. Karımın makinesi olmadığı için, elinde ince ince dikmiştir tüm büzgülerimizi. Perdede, minder kenarlarında, kızların entarilerinde. Hep iğnenin ucuyla, düzgün, güzel büzgüler büzer o. Gözleri, öyle çekingenlikle dolu bir mavidir ki; su damlaları gibidir. Bu pis mahallede yazık oluyor onun sarı saçlarına biliyorum. Kurtaracağım onu buradan.
Yok abi, düş değil. Düş kuran bizim pederdi. Kendisi yüksek memur ya, benden de ille ya kaymakam ya vali çıkaracak. (…) Ben çocukluğumdan beri tahta kestim, tahta çaktım. Vurgunum ben tahtaya abi. Adamın biri, benim gibi biri, ‘Ağaçların öyküsü’ koymuş dükkânının adını. Bayıldım. Git bak abi, Moda’da. Kime sorsan gösterir. Anlaşana bu çocuk zanaatkâr olacak.
(…)
Düş mü dediydik? Ha! “Baba bayram ne vakit?”, “Baba elma şekeri alacan mı bayramda?”, “Baba, pazar günü, gidip deniz kenarında oturacaz mı?”, “Baba bez bebeklerimizin de gözü mavi boncuktan olsun mu?”, “Baba bize helva alacan mı?”, “Baba bugün bize kadınlar geldi. Biz çay kaynattık.”, “Baba bize gökyüzünün padişahını anlatsana.”, “Baba bize papatyaları anlatsan.” Ben konuşurum, onlar konuşur; ben konuşurum onlar konuşur… Benim garip dolanır ortada. Hem sofrayı kurar, hem güler durur. Sevinir, şükreder. Kimseye bir zararımız yok. Ben şen adamım. Çekerim Sümer’in çiçekli perdesini dünyanın üzerine, oturur, namusumla kazandığım ekmeğimi yerim çocuklarımla, İyi yemek pişirir benim göçmen kızı. Her akşam pişen yemeğin mis kokusunu doldurur evimize. (…)
Haa, Allah ne verdiyse. Bin şükür…
(…) Geçenlerde Çamlıca’ya bir akrabaya gitmiş (…), kızları alıp. Mırnak evde… Akşam eve geldim ki…
Güneş açmıştı o çekingen mavi gözlerinin göğünde. Hem kaç güneş. Dünya güneşinin lafı mı olur, insanın sevinci, umudu, düşleri vurduğunda gözlerinin içine… “Aman be Amet’im” dedi bana, daha atmadım adımımı kapıdan. Şaşırdı fileyi nereye koysun, kızları, Mırnak’ı nereye kışalasın. Pencerenin önünde beni beklermiş meğer. “Bir tepenin üzerinde otururlar ki nasıl tepe. Ben saydım tam dört fıstık çamı na şöyle çadır gibi, sen de on tane. Aman be Amet’im, şaştım kaldım be Amet’im. Arkası silme defne çam ne istersen. Denize nasıl bakarlar bilir misin? Yukarlardan. Hey Rabbimin kudreti! Gecekondu değil saray; çayırı çimeni de sayarsan. Ah be Ahmet’im!”
Ah be abi! Bi kurtarsam (…) şu sokaktan…
Alıp şenliğimi, kızlarımı, garip kadınımı, çıksam dağlar başına. Mırnak? O da! Eyvallah! Beslerim. Ciğerini eksik etmedim daha… Bulsam bir gecekondu. Helası dışarıda olurmuş. Olsun. Tavanı yıldızlarla dolu ya!
(…)
Bataklık bu Hüssam Bey Sokağı. Ben bataklıkta bir Ahmet ustayım. Grev nedir bilmem Allahıma
- Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır.
12. Sınıf Melis Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 57 ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.
Yeni Yorum