

12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Melis Yayınları Sayfa 37

“12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Sayfa 37 Melis Yayınları” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.
12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Melis Yayınları Sayfa 37
— Neyse ki yağmur var ama henüz soğuklar bastırmadı. Reis beye bir diyeceğiniz var mı?
— Makamında olacağını zannetmem, malûm seçimler…
— Tabiî seçimler… Evet, hoşçakalın öyleyse…
— İyi günler Recai Bey, yarın veli toplantısı var, unutmayın da…
— Biliyorum efendim…
Yağmur sıkıştırıyor, sokaklar çamur. Bir şemsiye bile alamadık. Ayakkabılar da su çekiyor. Yahu sahi be bir şemsiye bile alamadık. Bu yağmurun sonu ayaza çeker, Sümer’den bir postal uyduraydık.
— Oooo, Recai Bey, hangi rüzgâr attı, şükür görüştürene!..
— Aleykümselâm Şükrü Bey, Reis’e baktımdı.
— Bırakın şimdi canım, çay mı, kahve mi?
— Vallahi oturmayacağım, işim acele, şu evrakları bırakıp çı…
— (…) Kırk yılın bir başı. Ganiii… (…) Ganiii…
(…)
— Sen bırak (…) şimdi, kömür karnesi var mı?
— Aaaa, sahi yahu, dur sen şimdi. Ganiii…
Gani geliyor, beraber dördüncü kata çıkıyoruz, bir kuyruk, bir kalabalık. İten, kakan, bağıran. Dağıtımın yapıldığı kapıyı iri kıyım iki zabıta memuru tutmuş. Gani zor-belâ kalabalığı yarıp geçiyor. Hadi Gani, torpilim benim. Biraz sonra kan-ter içinde geliyor, kulağıma eğilerek: “Rıza Bey, biraz beklesin diyor, hani ya kalabalık arasında.” “Peki” diyorum ve biraz beklemeye başlıyorum. (…) Kafamda ikindiyi kılmak. Duvar saatine bakıyorum, kafamda ikindiyi kılmak. Evdeki soba, karım, çocuklar, odun-kömür komisyoncularının canayakın suratları. Kömür karnesi diye bir şey? Bugün almasam, yarın dersim var. Ertesi gün dersim var, daha ertesi cumartesi, pazar… Evet, kömür karnesi… Çıkıyorum…
Necati ile Çınaraltı’ndaki kahvede buluşacağız. Yaz geldi geçti, oturup bir çay içemedik. Beyazıt Camii’nde ikindiyi… Kömür karnesi, yahut, neyse… Salkımsaçak bir minibüs geliyor…
— Fatih’den, boş araba Beyazzzzıt…
Arabaya sıkışıyoruz. Bir yerde trafik sıkışıyor, yahut lastik patlıyor iniyoruz. Başka bir kuyruğa geçiyoruz. Yağmur bastırıyor. Otobüs geliyor. Kuyruk muyruk dağılıyor, herkes kapıya saldırıyor. Otobüse sıkışıyoruz. Yeniden trafik sıkışıyor. Dakikada bir metre ilerliyoruz. Yolculardan bazıları iniyor, ben de iniyorum. Bu sefer yağmur sıkıştırıyor. Gelen geçen arabalar, derken yağmura rağmen takılıp kaldığım bir levha: Dana 50, koyun 60… Tanzim satış kuyruğu. Bizim mahallede et 90 lira. Arada var 30 lira. (…) Kendimi kuyrukta buluyorum. Kafamda ikindiyi kılmak. Omzuma bir el dokunuyor, dönüyorum. Aaaa Kâmil. Bizim Kâmil… Sarılıp öpüşüyoruz, seviniyorum.
— Zaman nasıl geçiyor yahu, ne kadar oluyor görüşmeyeli, eee, ne var ne yok?
— Hiç n’olsun, arayıp sormazsın ki!..
— Ne oldu, bir şey mi var?
— İhsan Amca vefat etti!..
— DemeeeL
- Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır.
12. Sınıf Melis Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 37 ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.
Yeni Yorum