12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Melis Yayınları Sayfa 164
“12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Sayfa 164 Melis Yayınları” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.
12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Melis Yayınları Sayfa 164
Romanlarda kronolojik akış, genellikle ileriye doğrudur. “Geriye dönüş” tekniğinin kullanıldığı bölümlerde ise kronolojik akış, geriye doğrudur. Geriye dönüş tekniği, geçmişin anlatılacağı ya da hatır- latılacağı zaman kullanılan bir anlatım yöntemidir.
Bilinç akışı tekniği, hikâye, roman gibi türlerde insanı, düşüncelerinin dümdüz, zamansal ve mantıksal akışı içinde değil, iç dünyasının, bilinçaltının gerçekliği ile yansıtma amacını güden, iç konuşmalarla, serbest çağrışım metoduna dayalı anlatma yoludur.
“Saatleri Ayarlama Enstitüsü” adlı romandan alınan bu metinde çağrışımlardan yararlanılarak “bilinç akışı” yöntemi kullanılmıştır. Birbiriyle ilişkisi olmayan uzun cümleler, belirli bir düzen gözetilmeden sıralanmış, böylece kahraman anlatıcının içinde bulunduğu ruh hâli yansıtılmaya çalışılmıştır.
İç çözümleme tekniğinde anlatıcı araya girer ve kahramanın duygu ve düşüncelerini okura anlatır. “Saatleri Ayarlama Enstitüsü” adlı romanda “iç çözümleme” yöntemi kullanılmıştır. Anlatıcı, kahramanın içinde bulunduğu durumu, hissettiklerini anlatarak kahramanı daha yakından tanıtmayı amaçlamıştır. Bu metinde saatler, insan gibi düşündürülmüş, anlatıcı araya girerek, saatlerin hissettiklerini anlatmış, böylece alegorik (simgesel) anlatımdan da yararlanılmıştır.
Ahmet Hamdi, “Saatleri Ayarlama Enstitüsü”nde geleneksel olanı reddetme tavrı olarak tanımlayabileceğimiz modernizmden en iyi şekilde yararlanmış, hayatın ve toplumun evrensel değişimine ayak uyduramayan bireyin yabancılaşma merkezli yaşamını anlatmıştır.
Cumhuriyet Sonrası Türk Romanında Görülen Yönelimler
1950-1960 yılları arasında değişik konularda roman yazan gerçekçi yazarlar arasında, Necati Cumalı, Sunullah Arısoy, İlhan Tarus, Tarık Dursun K, Oktay Akbal, Tarık Buğra, Attilâ İlhan sayılabilir.
Türk edebiyatında 1950’lerden sonra gelenekçi yaklaşımla verilen eser sayısı da artmaya başlar. Bu tür romanlarda toplumun kültür değerlerine ilişkin farkındalık oluşturulmaya çalışılır. Romantik tavrın takipçisi olan bu tür romanlarda klasik olay örgüsü içinde aile ve aile içi değerler yüceltilir. “Gelenekçi roman” denilen bu tür romanlarda geleneksel yaşam tarzı ile dinî, millî değerler kurmaca dünyasına aktarılır. Sâmiha Ayverdi, Mustafa Necati Sepetçioğlu, Bahaeddin Özkişi, Münevver Ayaş- lı, Emine Işınsu, Sevinç Çokum bu tür romanlar yazmışlardır.
Bu dönemde genelde sanatın toplumsal işlevi üzerinde durulurken Tağrık Buğra “Sanat için sanat” görüşünü savunarak dikkatleri çekmiştir. Oktay Akbal, sanatı toplumun hizmetinde düşünen yazarlara karşı, bireyden yana hareket eden bir yazar olarak kendinden sonra gelenlere öncülük etmiştir. Yine bu dönemde Attilâ İlhan da bireyden hareketle toplumsal sorunlara değinmiştir.
Türkiye dışında yaşayan Türklerin durumları bu dönemde yeni bir konu olarak işlenmeye başlanmıştır.
Türk dünyası yazarlarından Cengiz Dağcı bu dönemde dikkat çeken isimdir.
1960’tan sonra romanımızda ele alınan konular çeşitlenmiş, roman tekniğinde de büyük bir gelişme, değişme olmuştur. Bu dönemde dikkat çeken isimler arasında Yusuf Atılgan, Nezihe Meriç, Adalet Ağaoğlu, Peride Celal, Rıfat Ilgaz, Mehmet Seyda sayılabilir.
1960’tan sonra genellikle birkaç konuyu bir arada işleyen yazarlar görülür. Bunların üzerinde durdukları konular, kentlerde yaşayan ve geçim sıkıntısı çeken dar gelirliler, aydınlar, gecekondularda ve kenar mahallelerde yaşayan insanlarla bunların yaşayışları ve sorunlarıdır.
1960’tan sonra yaşanan Almanya’ya işçi göçü, romanlar için de yeni bir konu olmuştur.
1970’ten sonra toplumsal konularla birlikte insan psikolojisine önem verilmeye başlandığı görülür. Kimi yazarlar doğrudan bu konuya eğilirler. Bu dönemde daha çok bireyin çevresiyle ve toplumla olan uyuşmazlığı, bunun nedenleri, bu uyuşmazlık sonucu ortaya çıkan yalnızlık duygusu ve bu nedenle yaşanan bunalımlar üzerinde durulmaya başlanır. Değişik toplumsal ve kültürel kesimleri temsil eden kişiler üzerinde durularak başarılı psikolojik romanlar yazılır. Genellikle anılar, çağrışımlar ve…
- Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır.
12. Sınıf Melis Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 164 ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.
Yeni Yorum