12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 170
“12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Sayfa 170 Meb Yayınları” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.
12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 170
Ama nasıl başlarsın… Yalnız bir bebek başlayabilir. Sana bana gelince… Biz geçmişte kaldık. Bir öfke, binlerce düş; bütün bunlar biziz… Bu toprak, bu kızıl toprak biziz; sel yılları, toz yılları, kuraklık yılları, hepsi de bizleriz. Biz yeniden başlayamayız. Eskiciye dertlerimizi, ahlarımızı sattık. Hepsini satın aldı, ama daha içimizde duruyor; toprak sahipleri bizi kovdukları zaman, bu kovulan insanlar bizdik. Traktör evi yıkmadı, bizi yıktı… Yaşadığımız süre yıkık kalacağız. Ne Kaliforniya’ya ne de başka bir yere. Her birimiz acılarımızla birlikte yürüyen, acılardan oluşmuş bir geçit töreninin başında giden davuluz…
Bir de su şişesi. Bu kadar yeter. Römork tepeleme doldu; çocuklar da römorkta oturabilir, Büyükana da şiltenin üzerine çıkar. Avadanlıklar, bir kürek, bir testere, mengene ve kıskaç. Bir de balta. Bu balta kırk yıllıktır. Bak ne kadar eskimiş. Ya ipler, elbette. Ötekiler? Bırak kalsın; ya da yak gitsin.
Ve çocuklar geldiler.
Eğer Mary, oyuncak bebeğini, o pis eski püskü bebeğini alırsa ben de Kızılderili okumu alırım! Alırım ya! Ve şu yuvarlak sopa-benim kadar boyu var- belki lazım olur bana. Bu sopayı ta ne zamandan beri saklıyorum. Bir ay mı, bir yıl mı oluyor. Yok, ben sopamı alırım. Şu Kaliforniya ne biçim yer acaba?
Kadınlar talihsiz eşyaların arasında oturuyorlar; eşyayı evirip çeviriyorlar, gözleri geçmişe dalıyor, yerlerine bırakıyor yeniden. Bu kitap babamındı. Çok severdi: Hac Yolunda. Boyuna okuyup dururdu. Üzerinde adı yazılı.
Hayatlarımız bizden ayrılınca nasıl yaşayabiliriz? Geçmişimiz olmadan kendimizi nasıl tanıyacağız? Hayır, hayır. Bırak kalsın. Yak gitsin.
Oturdular, baktılar ve eşyaları anıların içinde gömdüler. Kapımızın dışındaki toprakları bilmezsek ne yaparız? Geceleyin yatağından kalkıp da anlasan ki, anlasan ki, söğüt ağacı yerinde değil… Söğüt ağacı olmadan yaşayabilir misin? Ya, hayır, yaşayamazsın! Söğüt demek, sen demeksin. Şu döşeğin üzerindeki acılar, o korkunç acılar, işte o acılar sensin.
Ve çocuklar. Eğer Sam, Kızılderili oku ile uzun, yuvarlak sopasını alırsa ben de iki şey alırım: şu yumuşak yastığı bir. O yastık benimdir.
Birdenbire sinirlendiler. Oturduğun yerden hemen kalk. Beklenemez. Bekleyemeyiz. Ve eşyaları bahçede yığdılar, ateşe verdiler. Onlar yanarken durup baktılar, sonra çılgın gibi arabaları yüklediler, çekip gittiler; tozun içinde kayboldular. Yüklü kamyonlar gittikten sonra toz, havada uzun bir süre asılı kaldı.
Yapacakları yolculukta yanlarına alacakları eşyaları belirleyip kalanları da yaktıktan sonra eşyaları otomobilden dönüştürdükleri kamyona yüklemek için genel bir hazırlık yapmak amacıyla birkaç gün beklerler. Kaliforniya’da başlarına geleceklerden habersiz bir şekilde Kaliforniya ile ilgili güzel hayaller kurarlar.
Aşağıda Joad ailesinden Tom ve annesinin Kaliforniya’ya dair beklentilerini, umutlarını ve şüphelerini içeren konuşmalarının yer aldığı bir bölüm okuyacaksınız.
Tarım araçları, ağır takımlar, yataklar, somyalar ile satılabilecek ve taşınabilir her türlü eşya dolu kamyon gittikten sonra Tom, çevrede dolaşmaya başladı. Dalgın dalgın samanlığa, boş ahıra gitti; tarım araçlarının bulunduğu çardağa girdi, kalan süprüntüleri tekmeledi, kırık bir biçme makinesinin dişini ayağıyla çevirdi. Aklında kalan yerleri gezdi: Kırlangıçların yuva yaptıkları kırmızı saçak, domuz kümesinin oradaki söğüt ağacı. Kümeste iki genç domuz böğürdü, kafesin arkasından Tom’a doğru oynayarak yaklaştı. Güneşleyen, hayatlarından memnun iki siyah domuzdu bunlar. Tom dolaşması bittikten sonra geri döndü. Biraz önce üzerine gölge düşen eşiğe oturdu. Anası, arkasında mutfakta gidip geliyor, leğende çocukların çamaşırlarını yıkıyordu. Kuvvetli çilli kollarının dirseklerinden sabun köpükleri damlıyordu. Bir ara oturdu ve dinlendi. Uzun süre Tom’a baktı; sonra Tom, dışarıdaki kızgın güneşe döndüğü zaman, onun sırtına gözü daldı. Sonra yeniden çamaşırları çitilemeye devam etti.
- Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır.
12. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 170 Cevapları ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.