12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 165
“12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Sayfa 165 Meb Yayınları” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.
12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 165
Az yatışınca kanepenin ucuna iliştim.
“Yok, gece değildi. Olamazdı. Tramvaya bindiğim andan bu yana kaç saat geçmişti ki gece olsundu? Tramvayda biletçiyle kısa bir konuşma ve kısa bir yolculuk. Sonra Almira’yla Avrupa konukevi gerisindeki dehlizden Fontannaya dek bir yürüyüş… Fontannaya’dan geçen cenaze alayı. Ve onüç numaralı evin avlu kapısı; taşlık; apartman merdiveni. Bu kadar. Gerçekten bu kadar! Gündüz henüz. Güneş gökyüzünde ışıl ışıl belki. Gidip pencere camlarını örten kara battaniyeyi indirirsem gün ışığıyle aydınlanıverir oda. Pencereden eğilip aşağıya bakarsam Almira’yı görürüm belki. Arkasından, ‘dön!.. geri dön!’ diye bağırırsam. Ama niçin? Neyine gerek Almira?
Yatışıyorum yavaş yavaş.
Burası sandığım kadar tecrid edilmiş bir yer değil. Almira beni bırakıp gitti diye yakınmıyorum. Biraz memnunum bile. Kendimi özgür hissediyorum. Canım istediği anda bu odadan çıkıp gidebilirim. Kimse önleyemez bunu. Şimdi, şu anda ayağa kalkar.
Bakışlarımı kapıya yöneltiyorum: Anahtar kapı deliğinde. Gülüyorum. Anahtara bakarken özgürlük irademin öncesinden çok daha sağlam olduğunu hissediyorum. Pencereye gidip sokağa bakasım geliyor gene. Sokakta Almira’yı görürüm belki. Arkasından seslenirim. Ama Almira beni bu odada bırakıp gitmedi ki! Almira kapı arasında. Almira mı o kadın? Almira elbet. Kuşkulanmam neden? Kuşkulan- mamalıyım. Almira’dan başka kimse girmez bu odaya. Galina Şubert bu apartmanı Almira’ya emanet etti. Kimse gelip uzun saçlarımı okşamaz bu odada; ama Almira.
Sağ elinde ak fanila, sol eliyle mantosunun yakasını çenesi altına sımsıkı kavramış, gözleri hüzünlü, kapı arasında Almira duruyor. Çıt çıkmıyor. Odaya barış çökmüş. Sükûn ve barış kapsıyor evi. Sokakları, şehri, yurdu, dünyayı kapsıyor barış. Yitiriyor savaş anlamını. Barış içinde insanlar şaşkın, birbirlerine bakıyorlar. Sonra yavaş yavaş insan olduklarını hatırlıyorlar. Ve barış! diye bağırıyorlar. Barış! Barış! Barış! Kumaşlardan üniforma değil, kızlar için çeyizlik dikilecek; meşe ağacı gövdelerinden dipçik değil, oklava ve hamur teknesi, çapa ve kürek sapı yontulacak; tunçtan ve demirden savaşçılar onuruna heykeller değil, tırpan ve tırmık döğülecek. Biliyorum – dünya güzel, yaşamak hoş. Almira da biliyor bunu. Ama gözleri içindeki gülümsemesi hâlâ hüzünlü; yavaş yavaş kanepeye yaklaşıyor. Yanıma oturacağını sanıyorum – oturmuyor. Ama Almira benden ayrı bir varlık değil. Olamaz. Ben Almira’nın tözüyüm. Almira bensiz yaşıyamaz.
Üzerime eğiliyor; elini şakağıma değdiriyor. Benim mi ona, onun mu bana daha çok ihtiyacı var? Bilmiyorum. Ama biz bir bütünüz galiba. Bütünüz. Kuşkulanmam iyi değil.
Eli hâlâ şakağım üstünde:
– Hava hayli soğudu, diyor Almira.
Başımı kaldırıp yüzüne bakıyorum. Yüzünde hüzün ve umut.
Fısıltılı seslerle konuşuyoruz:
– Geceyi burada mı geçireceksin?
– Yok.
– Ya?
– Gitmem gerek. Ama sen burada kal. Sokağa çıkıyordum, taşlıkta sen geldin aklıma.
– Ne düşündün?
– Üşüyeceksin diye düşündüm.
– Üşümüyorum.
– Ama hava soğudu; geceleyin daha da soğuyacak.
– Burada kal öyleyse.
– Kalamam. Gitmem gerek.
- Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır.
12. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 165 Cevapları ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.