

12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 149

“12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Sayfa 149 Meb Yayınları” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.
12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 149
Meryemce kurt sözünden de tınmadı.
Muhtar Sefer, köylüyü verimsiz bir pamuk tarlasına götürmüştür. Bu nedenle para kazanamayan köylüler, kasabada bakkallık yapan Adil Efendi’ye olan borçlarını ödeyemez. Çocuğundan yaşlısına herkes bu borç meselesinin nasıl çözümleneceği konusunda tedirgindir. Zalaca’nın, Adil Efendi’nin geleceğine dair gördüğü rüyaları gerçekmiş gibi her yerde anlatması insanların tedirginliğini artırır. Köylüler, Adil Efendi’nin her an gelip, ellerindeki bütün erzakı alıp onları açlığa terk edeceğini düşünmektedir.
Aşağıda köylünün Muhtar Sefer’den bu duruma bir çözüm bulmasını bekledikleri bölümü okuyacaksınız.
Adil Efendi geliyordu. Ha geldi, ha gelecek. Başı aşağıdaki kayalığın ardından gözüktü gözükecek. Hakkı değil miydi? Mal vermişti. Üstelik, para da vermişti. Bu kadar iyiliğe karşı, sen de pamuk dönüşü onun hakkını vermezsen…
Adil Efendiye yalvarma yakarma da para etmez.
Ne olacak?
Kadınlarda bir kıpırdanma oldu. Yönlerini bozkırdan yana döndüler. Uzaktan, bozkırın oradan, köyün ucundan değneğine çöke çöke Meryemce geliyordu. İçlerinde bir umut ışığı açıldı. Meryemceyi görünce umutlanmalarının sebebi neydi? Meryemcenin elinden ne gelirdi ki? Hiçbir işin gelmeyeceğini, Adil Efendiye güç yetirilemeyeceğini herkes biliyordu. Biliyordu ama Meryemcenin gelişine gene de sevinmişler, ona umut bağlamışlardı.
Meryemce yanlarına gelinceye kadar öyle durdular baktılar. Ne kımıldadılar, ne bir ses çıkardılar. Gözlerini ondan ayırmadılar.
Meryemce geldi karşılarında durdu. Yüzü donmuş gibiydi. Gözleri yumuk gibiydi.
Meryemce gelince kalabalık ikiye ayrıldı. Meryemce ortalarında durdu, gözlerini yere dikti. Herkes Meryemcenin konuşmayacağını biliyordu. Öldürseler ağzını açmayacağını, öylece ölü gibi duracağını biliyorlardı. Öyleyse, o gelince içlerine doğan bu umut, bu sevinç nedendi?
Hiç kimsenin yüzüne bakmadı. Soğuktu. Yalın ayakları donmuş karın üstündeydi. Kar çatırdıyordu. Öyle bir sessizlik çökmüştü ki köyün üstüne, ayaklarının altındaki karın çıtırtısından başka ses yoktu.
Meryemcenin dört bir yanına sıkıştılar. Ondan bir çare bekler gibiydiler. İstiyorlardı ki bir kere daha, “Geldik ya, indik ya,” desin. Meryemce gözlerinde bir güçtü.
Dört bir yanına kümelendiler. Ona değmek, ondan bir soluk almak, tüm dertlerine derman olacaktı.
Meryemce bir iki adım attı Muhtarın evinden yöne doğru. Kadınlar da öyle yaptılar. Meryemce çenesini değneğine dayadı, gözlerini Muhtarın evine giren erkeklere dikti. Son erkek de Muhtarın evine girince karın üstünde oturup değneğini yanına koydu. Kadınlar da onun gibi yaptılar. Bir şey, Muhtarın evinden bir umut ışığı bekliyorlardı.
Bir süre böyle sessiz beklediler. Meryemce ayağa kalkınca, hep birden ötekiler de ayağa kalktılar. Meryemce Muhtarın evine doğru yürüdü. Kadınlar da arkasınca yürüdüler.
Sonra Muhtar dışarı çıktı. Yüzü soluktu. Gözlerini kaldırıp da kimsenin yüzüne bakamıyordu. “Bundan kurtulursak, bu yaz arayıp tarayıp iyi bir tarla bulacağız. Ve de size söz veriyorum. Bu iş inada bindi. Biz kötülüğü elimizle yaptık. Biz kendi kendimize yaptık. Birlik olmadık. Her birimiz ayrı baş çektik. Biribirimize düştük.”
“Biribirimize düştük,” diye sesler yükseldi.
- Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır.
12. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 149 Cevapları ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.
Yeni Yorum