
12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Cevapları Sayfa 349


12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 349 Cevapları Meb Yayınları‘na ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.
12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Cevapları Sayfa 349
Aşağıdaki metni okuyup soruları metne göre cevaplandırınız. (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
Adasız Deniz
Açıkça söylemem gerek; denizle bağım yok benim. Çocukluğumda, yani gördüklerimin ve işittiklerimin beni altın bir küre gibi biçimlendirdiği dönemlerde, denize ilişkin hiçbir bilgi edinmedim. Yaşadığım şehirler de uzaktı kıyılara; hayatımın yirmi yılını bozkırda geçirdim. Belki bu yüzden, deniz imgesi ile gitme arzusu birleşti zihnimde; ne zaman bir kıyı fotoğrafı görsem, denizin esintisini alnımda hissettim. Ama bu deniz görmek, oralarda bulunmak arzusu değildi. Bu, gitmek arzusuydu. Gittiğim yerde ne görecektim, bunun pek önemi yoktu.
Uzakta nelerle karşılaşacağımızı bilemeyiz, bu yüzden arzu eder insan bir deniz yolculuğunu, ya da bana öyle gelir. İnsan, hedefsiz bir yolculukta, kendisiyle sonsuzca konuşabilir. Görüp geçirdiklerini düşünür. Gözlerinin önünden buğday tarlaları geçer, rüzgar vurdukça eğilip bükülen başakları izler. Bu artık duygularımızın eğilip bükülmesine benzer. Kişi yalnızlığının, çaresizliğinin içinde kendi adasını arar. Belki bu bir denizde gerçek bir ada gibi bulunur, ya da, bir kara parçası da aynı işi görebilir.
Solgun bir kasabada iner, tren istasyona bir buhar bulutu bırakır, ortalığı sis kaplar. Vagonlar bir bir, homurtuyla geçip gider, sis dağılır, ses kesilir, geride yapayalnız bir horoz öter.
Bugün artık denize kıyısı olan bir kentte yaşıyorum; ama artık benim için çok geç, bundan sonra denize çokça bakacağım; gerçi bir yenilik olmayacak bu. Bozkırda uzanmış tarlalara bakar gibi bakacağım denize. Tarlalar, bozkır insanları için, deniz işlevi görür hem: Göz, boşluk arar. Kent yaşamının her yeri dolduran sıkışıklığı, gürültüsü, canından bezdirir insanı. Bu yüzden, aradığımız şey saf doğadır aslında; gözün gördüğü engin boşluk ve gürültüden uzaklaşmış kulak. Gidilecek yer oradadır işte.
Bu ruh hali benim okurluğuma da etki etmiştir kuşkusuz. Romanlarda, öykülerde yer almış denizleri hep bir ferahlık duygusuyla okudum. Gitmenin tek yolunun bu olduğuna karar verdim böylece: Okumak. İnsan, bir kitabın yerine geçmek isteyebilir. Bu onu sonsuzca mutlu edecektir hem; okurda kendi yüzünü görecektir. Kişi ne yapsa kendi yüzünü böyle yüzlerce yıl göremez. Bunun tek yoludur bu; bir kitabın yerine geçmek. Onun, kitabın mührünü taşıyacaktır artık. Gerçekten insan kendini derin bir suda bulsa da sayfalar kendiliğinden açılsa bir bir…
Böylece, çocukluğumdan beri, okuduğum kitaplardan hangisinin yerine geçmek isterdim acaba, diye düşündüm. Sonunda hangi kahramanların yerine. Ama doğrusu bu sorunun yanıtını hiçbir zaman bulamadım. Yazılar yazıyordum çünkü. Kahramanlar yaratmıyordum, hayır; gidilecek bir yer vardı, konuşulacak bir dil. Haz varsa, bu hazzı seslerle, oranın sesleriyle yazmalıydım. Ama o sesi duymuş muydum? Çevremde kentin o korkunç gürültüsü vardı. Sonra bu seslerin içinde mutlaka başka sesler, görüntüler… İnsan hep başkanın peşindedir. Niçin böyledir, niçin başka olmasın? Doğrusu bir sakıncası yoktur bunun. Dilin başkası, sesin başkası, toprağın başkası… Ama bu ses de, bu yazı da, bu toprak da kendi başkasını kendi içinde taşır. Yoksa, siste kaybolmuş bir arzuya nasıl katlanılır? Sonunda Kaptan Nemo da bir hayal değil midir? Bir sis.
(…)
Faruk Duman, Adasız Deniz
- Cevap: Bu sayfada herhangi bir soru bulunmamaktadır.
12. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 349 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.