12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Cevapları Sayfa 199
12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 199 Cevapları Meb Yayınları‘na ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.
12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Cevapları Sayfa 199
Metni okuyunuz. Aşağıdaki soruları okuduğunuz metin çerçevesinde cevaplayınız. (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
Medarı Maişet Motoru
(…)
Ali Rıza Kaşık Adasına yanaştırdığı sandalını çakıllara çekti. Sonra hemen, sandalın burnu hizasına bağdaş kurup oturdu. O zaman mühim bir şeyler düşündü -“Mühim” diyoruz ama, bu kendi kendimize verdiğimiz bir peşin hükümden başka bir şey değildir. Doğru olması bir şey ifade etmez. Bir insanın mühim veya saçma şeyler düşündüğünü nasıl bilebiliriz-. Kendi kendine:
– Ulan! dedi. Ne duruyorum be? Alırım çoluk çocuğu bekçi gibi gelir yerleşirim. Kim ne diyebilir?
Bu mülahazayı kafasından değil, bağıra bağıra yaptı. Yerinden kalkmazdan evvel biraz daha düşündü:
– Kim ne diyebilir, ha?
Sandalı var kuvvetiyle iterek içine bir lastik top çevikliğiyle atıldı.
Sandalın içine hızla atıldıktan sonra, kürekleri var kuvvetiyle çekerek meskûn adanın kömür iskelesine yanaştı. Demiri attı. Sandalın koltuğunu demir halkaya düğümledi. Evin yolunu tuttu. Gündüz gözüyle bodrum bambaşka bir hal almıştı. Bodrum ekşi bir yemek, bir sefil insan kokusu içindeydi. Duvarlar öldürülmüş sivrisinek, ezilmiş tahtakuruların uzamış hayaletleriyle doluydu. Gece bütün bunlar hemen hemen yarı yarıya kayboluyordu. Sonra her tarafta parça parça, lif lif rutubet. Şimdi eşya da birer birer gözüküyor. Neler yok yarabbim!
(…)
Bunları derhal çabuk hareketlerle topladı. Sonra bir köşeden, üstüne sarı bir kadın etekliği artığı örtülmüş yepyeni bir hasır çıkardı. Topladığı eşyayı, masa müstesna, bu hasırın içine doldurdu. Hasırı dürdü. Bir üstüvane şekline koydu. îki ucunu kalın bir urganla sardı. Yükü sırtına almışken birdenbire durakladı. Sırtındaki eşyayı yere doğru silkerek:
– Tuuu Allah müstahakını versin! dedi. Lambayı unuttuk. Hakikaten bu bodrumla hiç münasebeti olmayan büyük, güzel bir lamba, kırık masanın üstünde -şimdi karışıklığı kaybolmuş bodrumun içinde- tek başına, göze batar gibi duruyordu.
Rıza:
– Ulan, insan körmüş! dedi. Görmeyince görmüyor işte.
Lambayı bir eline, hasırı öteki eliyle sırtına almışken tekrar durdu. Eşyaları elinden bırakmadan kırık masaya bir tekme indirdi.
(…)
Rıza nihayet Kaşık Adasına mahut eşyalarıyla birlikte vardı.
(…)
Aşağıdaki iki odalı taş binanın bir odasını mantarlardan, çivilerden, balıkçı edevatından bir döşeme bürümüştü. Ali bütün bunları birer birer, işe yarar bir şey bulurum ümidiyle gözden geçirdi. Hepsi küflenmiş, çürümüş, işe yaramaz bir hale gelmişti. Hepsini denize döktü. Odanın döşemesini, yakın denizden su çekerek saatlerce sildi. Eşyaları yerli yerlerine yerleştirdi. Levhayı tam pencerenin karşısına astı. Sonra oda kapısından dışarı çıkarak bir yağlıboya resim seyreder gibi odayı seyretti. Keyifli keyifli güldü.
(…)
Buranın kralı artık benim!
Rıza sandalına top gibi atladı. Oğlunu ve kızını alıp krallığına getirdi.
(…)
Sait Faik Abasıyanık
Kelime Dağarcığı
edevat: Bir iş için gerekli olan malzemelerin, parçaların tümü. levha: Tablo, resim. mahut: Bilinen, adı geçen, sözü geçen. medarımaişet motoru: Günlük geçim için kazanılan para. meskûn: Yurt edinilmiş (yer). mülahaza: Düşünce. müstesna: Dışında, ayrı, hariç tutularak. üstüvane: Silindir.
- Cevap: Bu sayfada herhangi bir soru bulunmamaktadır.
12. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 199 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.