12. Sınıf İnkılap Tarihi Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 122
“12. Sınıf İnkılap Tarihi Ders Kitabı Cevapları Sayfa 122 Meb Yayınları” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.
12. Sınıf İnkılap Tarihi Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 122
Bir millet ki resim yapmaz, heykel yapmaz, bilimin gerektirdiği şeyleri yapmaz; itiraf etmeli ki o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur. Oysaki bizim ulusumuz, gerçek nitelikleriyle uygarlığa erişmeye layıktır, uygarlığa erişecektir ve ilerleyecektir.
Atatürk, Türk inkılabının tamamlayıcı unsurunun güzel sanatlar olduğu fikrindeydi. Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin estetik değerler üzerinde yükselebileceğine inanıyor, güzel sanatlarda başarılı olamayan milletlerin ileri medeniyetler arasında kendilerine yer bulabilmelerini mümkün görmüyordu. İhmal edilen birçok sanat dalına bu bilinçle özel ilgi gösteriyor ve güzel sanatlar eğitimine önem veriyordu.
Atatürk’ün sanat alanındaki yaklaşımları doğrultusunda 1924’te Riyaset-i Cumhur Filarmoni Orkestrası (Cumhurbaşkanlığı Flarmoni Orkestrası) kuruldu. Aynı yıl Musiki Muallim Mektebi açıldı, kurumda hem Türk musikisi hem de Batı musikisi eğitimi verildi. 1934’te millî musiki ve sahne sanatları alanında öğretmen ve sanatçı yetiştirmek amacıyla “Millî Musiki ve Temsil Akademisi” kuruldu. Bale Bölümü de açılan Akademide 1940’tan itibaren “Devlet Konservatuarı” adıyla eğitim hayatına devam edildi (Görsel 3.14).
Türkiye’de opera çalışmaları Atatürk’ün istek ve desteğiyle Cumhuriyet Dönemi’nde hız kazandı. 1934’te Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası şefliğine getirilen Ahmet Adnan Saygun ilk Türk operasını besteledi.
Temelleri 1914’te atılan Darülbedayi (Şehir Tiyatroları), Atatürk Dönemi’nde tiyatro sanatının merkezi oldu. Müdürlüğünü Muhsin Ertuğrul’un yaptığı Darülbedayi’deki sanatçılar modern Alman ve Fransız piyeslerinden örnekler sergiledi. Mustafa Kemal beğenisini “Siz benim ta ataşemi- literlik çağımdan beri memleketimizde görmeyi candan özlediğim bir hayali gerçekleştirdiniz. Böylesine birbirine bağlı bir sanat topluluğunu kendi imkânlarınızla hazırlayıp bize getirdiniz, gösterdiniz. Efendiler, hepiniz mebus olabilirsiniz, vekil olabilirsiniz, hatta reisicumhur olabilirsiniz. Fakat sanatkâr olamazsınız. Hayatlarını büyük bir sanata vakfeden bu çocukları sevelim.” sözleriyle dile getirdi.
Sanatın her dalına ilgi gösteren Mustafa Kemal, “Sinema öyle bir keşiftir ki bir gün gelecek, barutun, elektriğin ve kıtaların keşfinden çok dünya medeniyetlerinin veçhesini değiştireceği görülecektir. Sinema, dünyanın en uzak köşelerinde oturan insanların birbirlerini sevmelerini, tanımalarını temin edecektir. Sinema insanlar arasındaki görüş, düşünüş farklarını silecek, insanlık idealinin tahakkukuna en büyük yardımı yapacaktır. Sinemaya layık olduğu ehemmiyeti vermeliyiz.” diyerek sinema sanatının gücüne dikkat çekti.
AHMET ADNAN SAYGUN (1907-1991)
İzmir İttihat ve Terakki İdadisinde İsmail Zühtü Bey’den müzik, Rossati’den (Rossati) piyano dersleri aldı. 1928’de Maarif Vekâletinin açtığı sınavı kazanarak müzik öğrenimi görmek üzere Paris’e gitti. Bach (Bah), Beethoven (Bethofin) ve Wagner (Vagnar) gibi dünyaca ünlü bestecilerin eserleriyle yakından ilgilendi. 1934’te kısa bir süre Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasını yönetti. Atatürk’ün isteğiyle Taşbebek operasını besteledi. 1943’te bir Türk tarafından bestelenmiş ilk oratoryo kabul edilen Yunus Emre Oratoryosunu tamamladı. Kendisine 1971’de “ilk devlet sanatçısı” unvanı verildi. Öğretmenlik ve şefliğin yanı sıra Türk halk müziği üzerine de araştırmalar yapan Adnan Saygun, çok sayıda besteye imza atti.
- Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır.
12. Sınıf Meb Yayınları İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük Ders Kitabı Sayfa 122 ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.