11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Kazanım Kavrama Etkinlikleri Cevapları Sayfa 54
“11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Kazanım Kavrama Etkinlikleri Cevapları Sayfa 54” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.
11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Kazanım Kavrama Etkinlikleri Cevapları Sayfa 54
Dram şiirinin öbür şiir türlerinden farkı da buradadır. Diyelim ki lirik şiirde şair hep kendisi olarak konuşur. Galip “İsterim hüsnün gibi çevrine pâyân olmasın/Tek seni sevmek cihân halkına âsân olmasın” derken, Galip olarak söyler bu mısraları. Oysa Shakespeare, örneğin Hamlet oyununda başka kişilerin ağzından konuşur. Hamlet olarak konuşur. Ophelia olarak konuşur, vs. Gerçi destan şairi de birtakım kişileri konuşturur, ama onun kişileri şairden bir türlü kopamazlar; romanda olduğu gibi sürekli olarak yazarın güdümündedirler. Dram şiirinde ise, kişiler kendi başlarına vardırlar, yazarı hiç görmeyiz ve dram yazarı kendini ne denli hissettirmezse o denli başarılıdır.
(…)
— Eserlerinizde halk hikâyeleri, şiiri, folklor malzemesi ve Divan edebiyatı var. Siz kültürümüzden bütünüyle yararlanma taraflısı olduğunuza göre, yeni yetişecek sanatçıların nasıl beslenmelerini tavsiye edersiniz?
— Kalıcı tiyatro her şeyden önce dil olduğuna göre, oyun yazarı olmak isteyen genç, Göktürk Yazıtlarından günümüze dek bütün Türk edebiyatından sorumlu tutmalı kendini, Divan şiiri ile Halk şiirinin ustalarını tanımalı; mutlaka yabancı bir dil öğrenip dünya tiyatro tarihini incelemeli, tiyatro sanatının şaheserlerini okumalı doğu batı demeyip bütün insanlığın tiyatro mirasına sahip çıkmalı. Sonra, dünya felsefe tarihinin doruklarını da tanımalı; özellikle Batı felsefesinin tarihi, tiyatro yazarını son derece ilgilendirir, çünkü Sokrates öncesi filozoflardan çağımızın düşünürlerine dek Batı felsefesi, filozofların birbiriyle söyleşmesi, hesaplaşmasıdır; bu bakımdan tiyatroyu andırır.
— Eserlerinizin bir kısmı henüz oynanmadı. Eserlerinizi sahnede görmemenizin sizdeki tesiri nedir?
— Evet Dörtbaşı Mamur Şahin Çakırpençe ile Cem Sultan henüz oynanmadı; ikisi de Devlet Ti- yatrosu’nun edebî kurulunca kabul edildi, ama sahneye çıkamadılar. Buna üzülüyorum, ama elden bir şey gelmediği için, kitap hâlinde çıkmış olmalarıyla avutuyorum kendimi. Cem Sultanın ikinci baskısı bile yapıldı; ama iki kez, birtakım tatsız olaylar yüzünden bu oyun sahnelenemedi. Oysa bir yazar için oyununu sahnede görmek son derece önemlidir, yeni aşamalar yapması için gereklidir bu.
— Eserleriniz kötü oynandığında neler hissediyorsunuz?
— Oyunlarım kötü oynandığında, düş kırıklığına uğruyorum elbette. Oynanan bütün oyunlarım kitap hâlinde çıktığı için, “Belki” diyorum, “bu işten anlayan, insaf sahibi biri oyunun metnini okumak zahmetine katlanır da, benim ne yapmak istediğimi anlar.”
— “Topkapı” ile bir de senaryo yazdınız. Bu çalışmaya devam edecek misiniz? Osmanlı tarihini mekânla bağladığınıza göre, bunu bir de Dolmabahçe ve Yıldız takip edebilir mi?
— Topkapı senaryosu bana ısmarlanmıştı. Konularını tarihten alan oyunlarımın çoğu Topka- pı’yla ilgili olduğu, hatta büyük ölçüde orda geçtiği için, Topkapı’nın bende özel bir yeri vardır; önemli bir simgedir o. Dolmabahçe ile Yıldız saraylarına gelince ısmarlanırsa, düşünebilirim. Gerçi bu sarayların tarihimizdeki ve dünya tarihindeki yerleri Topkapı’nınkiyle karşılaştırılamaz, ama o saraylarda da ilginç şeyler olmuştur.
— Size komedi ve tragedya yazarlarından en çok tesir edenler kimler oldu? Başlangıçta kendinize model aldığınız, taklit etmek istediğiniz kimse var mıydı?
— Tragedya alanında beni en çok etkileyenler Aiskhylos, Sofokles ve Euripides ile Marlowe ve Shakespeare olmuştur. Lorca’yı da sevdim, ama o, sözünü ettiğim tragedya şairleri çapında değil galiba. Heinrich von Kleist de sevdiğim oyun yazarlarındandır, güzel tragedyalar yazmıştır; Kırık Testi adlı komedyası ise, bu türün birkaç şaheserinden biridir. Tabiî, Aristofanes ile Moliere de var. Ancak, ben bu yazarları okudum, inceledim, sevdim, bazılarından çeviriler de yaptım; onlarda bana ait ne varsa, almaya çalıştım, aldığım her şeyi de kendi mülküme kattım, benim oldu. Fuzûlî Hafızdan, Baudelaire Edgar Allan Poedan nasıl yararlandıysa, ben de kendi sanatımın ustalarından öyle yararlandım…
- Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır.
11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Meb Yayınları Kazanım Kavrama Etkinlikleri Cevapları Sayfa 54 ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.