

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Gizem Yayınları Sayfa 287

“11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Sayfa 287 Gizem Yayınları” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.
11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Gizem Yayınları Sayfa 287
(…)
İnsanlarla olan münasebetlerinde daima ihtiyatlı, herkese karşı terbiyeli; fakat onlardan mümkün olduğu kadar uzakta yaşayan, aşırılığa kaçmayan bir bedbinliğin hoşa giden havası içinde ömür geçiren bir kont… Kırlar ve güzel bahçeler meraklısı bir adam ki, köşkünde bile tercih ettiği oda belli; o odada oturduğu koltuk belli…
(…)
İşte, büyük sanatkârın benim üzerimde bıraktığı etki… Yeşil kadife koltuğa oturarak hafif tebessümü ve elinin küçük küçük işaretleri arasında diyor ki:
“— Neler oluyor efendim?.. Bu sizin makaleleriniz bir hayli bahislere, bir hayli münakaşalara yol açmış. Fakat ben, tesir altında kalabilirim düşüncesiyle, kendi düşündüklerimi söyleyinceye kadar onların hiç birisini okumamaya karar verdim.” (…)
İşte o zaman ilk sualimi sordum. Halit Ziya konuşmaya başladı:
“— Zannediyorum ki bizde edebiyat, bizden başka milletlerdeki edebî gelişmelerin takip ettiği normal yolları takip edememiştir. Osmanlılığın fikir, ilim ve kültür hayatında, edebiyatın ilk devrelerinde tabiî olmayan bir hal vardır; o da bu edebiyatın kendini besleyip büyüten imkânlarını, kendi tabiî kaynağının dışarısından araması ve bulmasıdır… Öyle ki, kendini meydana getiren aslı ile ilgisini keserek, aslında tamamen yabancı olan bir çevreye gelmiş ve orada yeni bir hayat, bu yeni çevreden edinilmiş bambaşka bir hayat yaşamaya başlamıştır. (…) Arap’dan fazla Acem’in tesirinde kalarak tabiattan, hatta sanattan ziyade birtakım süslere, edebî sanatlara, sun’iliğe, nükte yapmaya, cinaslara ve teşbihlere; hülâsa fikir ve ifadenin çeşitli oyunlarına kapılmış ve tabiatiyle, bence edebiyatımızda yeniliği ilk getiren Şeyh Galib’e kadar hiç bir sarsıntı hissetmeksizin hep bu suretle devam etmiştir.”
Niçin yeniliği ilk getiren kimse olarak Şeyh Galib’i gösterdiniz efendim?”
“— Daha evvel başkasını tanımadığım için. Şeyh Galip, kendi zamanına kadar mevcut olan sanat kurallarına yine de esir olmakla beraber, hayâllerinde, sanatı anlayış ve kavrayış tarzında, bu sanata bakışında, pek değişik ve yeni bir şahsiyettir. Hiç zannetmiyorum ki mahiyeti bakımından olsun, dil ve dile ait meziyetleri bakımından olsun, Şeyh Galib’in “Hüsn ü Aşk”ından evvel, ona benzer, o değerde bir eser adı söylenebilsin.
(…)
Sesi, eski bir lezzet anından bahseder gibi hafifleşmiş olan Halit Ziya Bey, dirseklerini dizine dayadı; biraz öne doğru eğilerek bir hatırasından bahsetti: “Oğlum Vedat’la” dedi “geçenlerde Bağdatlı Ruhi’yi okurken bütün eski hülyalarımın yıkıldığına, adeta bir yığın harabe haline geldiğine şahit oldum. O eski, derin kuvvetlerden hiç birini bulamadım.”
Bunları söylerken dudaklarında hüzünlü ve gizli bir tebessümün titreyişleri vardı.
(…)
“— Biraz da Tanzimat hareketinden bahsetmez misiniz üstad?” dedim.
Dedi: “—Tanzimat bizde yeni yeni ihtiyaçların meydana gelmesine yol açtı. Sanatkârâne şekillerinde kullanılmaları çok zor olan dili yeni medeni ve sosyal ihtiyaçlara göre sadeleştirmek, tabiileştirmek lâzım geldi. Tanzimat bize, Avrupa medeniyetine girmek lüzumunun, artık her türlü şüphe gibi ortaya çıkıp gerçekleştiğini gösteren bir zamandı. Ve Avrupa medeniyetine girip o medeniyet içinde yaşayabilmek için, Avrupa ihtiyaçlarına da yetebilecek bir dil bulmak gerekiyordu. Bunu görüp anlamak meziyeti Avrupa’da uzun zaman yaşamış bulunduğu için, Şinasi’ye nasip oldu.
(…)
- Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır.
11. Sınıf Gizem Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 287 ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.
Yeni Yorum