

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Gizem Yayınları Sayfa 269

“11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Sayfa 269 Gizem Yayınları” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.
11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Gizem Yayınları Sayfa 269
Şita” adlı şiirinde mısraların arka arkaya sıralanışını bir hareket vasıtası olarak kullanmıştır. Cenab’ın Âkifi beğenmesinde bu “teknik başarfnm da rolü olduğunu sanıyorum.
(…)
Akif’in şiirlerinde duygular, düşünceler, hayaller, şiir boyunca durmadan değişir. Bu bakış ve yapı tarzı onun şiirlerine bir “zenginlik” verir. Çanakkale şiirinde her mısranın değişik bir unsuru ihtiva edişi ona bir zenginlik kazandırır. Bunlardan büyük bir kısmı, “müşahhas”tır. Akif’in şiirlerinde “müşahhaslık”, “hareketlilik” kadar önemlidir. Savaşı tasvir eden kısımda Akif:
O ne müdhiş tipidir: savrulur enkaz-ı beşer…
demekle yetinmez.
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak
mısrası ile savrulan “enkaz-ı beşer”i bir bir sayar. Gerçekliğin özelliklerinden biri, “müşahhas ayrıntı zenginliğidir. Çanakkale manzumesinde olduğu gibi Akif in diğer şiirlerinde de bu “müşahhas ayrıntı zenginliğini görürüz. Resim ve filimde önemli olan bu değil midir?
(…)
Çanakkale savaşı insanlık için bir yüz karasıdır. Onu çıkaran AvrupalI vücuda getirdiği “maddî medeniyet” bakımından “ileri” olmakla beraber “manevî değerler” bakımından aşağılık bir varlıktır. Şiirin birinci kısmında Akif, Çanakkale’ye hücum eden AvrupalIları tasvir eder ve onlara karşı duyduğu hissi belirtir.
Türkler Tanzimat’tan beri Avrupalı’ya “müsbet” bir gözle bakmışlardır. AvrupalI demek “medenî” demektir. Halbuki AvrupalI aslında “vahşi”dir. Medeniyet onun yüzünde ince bir maskeden ibarettir.
Nerde-gösterdiği vahşetle, “bu bir Avrupalı”
Dedirir—yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi!
mısraları ve onları takip edenler, AvrupalInın saldırgan yönünü ortaya koyar.
Türkiye’ye hücum edenler sadece AvrupalIlar değildir. Avrupalı, sömürgelerden getirdiği askerleri de bu savaşa sürüklemiştir. Akif bu kalabalığı dikkat çekici ayrıntı ve benzetmelerle tasvir eder:
Eski dünya, Yeni dünya, bütün akvâm-ı beşer Kaynıyor kum gibi, tufan gibi, mahşer mahşer. Yedi iklimi cihânın duruyor karşısında,
(…)
Fakat AvrupalInın unuttuğu bir gerçek vardır: İman! Tanrı’nın insanda tecellisi olan ruh, maddeden üstündür. Onu, ne kadar şiddetli olursa olsun, hiç bir maddi güç yok edemez. Akif, şiirinin ikinci bölümünde bu hakikati ortaya koyar.
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından; Alınır kal’a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet, onu, hâşâ edecek kahrına râm? Çünkü tesis-i İlâhî o metin istihkâm
(…)
Devlet, millet, hürriyet, istiklâl, hak, adalet gibi kutsal değerler uğruna ölenler cemiyet tarafından daima yüceltilmişlerdir. Akif de şiirinin son kısmında ulvî değerler uğruna ölen Mehmetçik’i yüceltir:
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
mısrası ile başlayan parça 30 mısra sürmekle beraber, tek bir cümle gibidir. Bu cümleye baştan sona
- Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır.
11. Sınıf Gizem Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 269 ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.
Yeni Yorum