Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA
11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Gizem Yayınları

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Gizem Yayınları Sayfa 205

“11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Sayfa 205 Gizem Yayınları” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Gizem Yayınları Sayfa 205

KÖSE KADI 4. Metin

[Kont Gall Adam (Kont Gal Adam), başpiskopos ve aynı zamanda babası olan Yanıkkale kumandanı Vinçze’nin (Vinçzi) yanına gitmek için on yedi gündür yoldadır. Yanıkkale önemli bir kaledir. Başpiskopos ise Osmanlı için bir engeldir. Kont, Yanıkkale’ye vardığında hoş karşılanmaz.
Başpiskopos Vinçze, kale hakkında bazı bilgiler verdikten sonra kale komutanlığını Kont’a bırakır ve ondan esirlerden Köse Kadı’ya dikkat etmesini ister, kendisi Arşidük Karoli’nin yanına gider. Kont, kalede komutan olarak göreve başlar ve esirlere iyi davranır. Başpiskopos Vinçze,
Köse Kadı’nın Türk sultanının kardeşi olduğunu öğrenerek kaleye döner. Kont’un penceresine bir güvercin gelir. Kont, güvercinle ilgilenirken yere bir kâğıt düşer. Kont’un babası durumu görür ve kâğıdı alır. Kâğıt, şifreli bir mektuptur. Şifreyi çözmek için Köse Kadı çağrılır. Köse
Kadı mektubu okur ancak anlamamış görünür. Bu şifre odada daha önce kalan ve Köse Kadı için çalışan casus Cizinna’ya (Cizna) gelmiştir. Kont şifreyi çözmeye çalışır, kalenin tehlikede olduğunu babasına anlatmak ister ama babası onu dinlemez ve kaledeki esirlere işkence yapmaya
başlar. 1577’de Ali Bey, yapılanlar üzerine Yanıkkale’ye saldırır. İstolni-Belgrad’dan gelen Ali Bey kumandasındaki Türkler tarafından esirler kurtarılır. Hasta olan Kont, İstolni-Belgrad’a götürülür. Başpiskopos bulunamamıştır. Bir süre sonra odasında saklandığı gizli bölmeden
çıkar ve Yanıkkale halkını etrafında toplamaya başlar. Martali Matyas, Ali Bey’den aldığı emirle Arşidük Karoli’nin yanına gider. İstolni-Belgrad’da yaşayan ve Deli Gak (Gag) diye bilinen Gak’ın yerine geçmiş Macar yüzbaşısı, Arşidük’e İstolni-Belgrad Kalesi’nde olanları anlatır. Bir bahar günü İstolni-Belgrad Kalesi’ne elçilik heyeti ile beraber Nakşibendi şeyhi olan Şeyh Necmeddin Efendi gelir. Haber alma teşkilatını yürüten Köse Kadı, kumandan Ali Bey ve Rahip Milka (Milka) onun yakın dostları olur. Şeyh Necmeddin Efendi, Macar halkına İslam’ı anlatma amacındadır. Bu üç kişi bölgenin İslamlaşması ve Osmanlı Devleti’nin hoşgörüsü sayesinde buralarda tutunmayı sağlar. Ali Bey, Şeyh Necmeddin Efendi’nin kızı Şeyma ile evlenir. Başpiskopos Vinçze odasında bulunan gizli bölmedeki mandalın düşmesiyle bir daha dışarı çıkamaz. Türkler kaleyi zapt ettiklerinde altınlarıyla birlikte onun cesedini bulurlar. Köse Kadı ve Ali Bey; Ahmet, Gak ile muhtarı kurtarmak ve Arşidük Karoli’ye ulaşmak için Ali Bey’e saldırır gibi yaparak kaçarlar. Ali Bey sargılar içindedir oysa Ali Bey’de hiçbir yara yoktur. Kont, İstolni-Belgrad’da gördüğü ilgiyi anlayamaz. Yanıkkale’de, odasında tesadüfen bulduğu evrakı Şeyh Necmeddin Efendi’ye okutarak Ali Bey’in yeğeni olduğunu öğrenir. Annesi de Zehra’dır. Arşidük Karoli, Kont’un Macarlara ihanet ettiğini düşünmektedir. Onun öldürülmesi fikrini Martali Matyas ile paylaşırken Macar kralının gönderdiği mektupla bundan vazgeçer. Martali Matyas boş durmaz. Macar beylerini Türklerin üzerine kışkırtırken bir yandan da onlara tuzak kurmaktadır. Ahmet Bey, İstolni-Belgrad’dan ayrıldıktan sonra aldığı yeni görevle Budin’de Peşte civarına yerleşir. Artık adı Tamas’tır (Tomas). Tamas, İstanbul’a gönderilen Macar beylerinden Bebek Györgi (Bebek Giyorgi) ile dostluk kurmak için görevlendirilir.]
(…)
Esrarlı kutunun işaretini Ali Bey’in oturma odasında Köse Kadı’nın da hazır bulunduğu sırada almışlardı. Ali Bey, kutunun kapağını ağırca kaparken:
— Gazanız mübarek olsun Efendi Hazretleri, dedi.
Köse, yorgun sesiyle:
— Bu hepimizin, Türk’ün gazasıdır Ali Bey oğlum. Vatana ve Dîn-i Mübîne mübarek olsun, diye cevap verdi.
Haberin ayrıntılarını birkaç gün sonra öğrenebildiler. Hadise şöyle olmuştu: Budin’den gerçekten asker şevki olduğu zannını verebilmek için mevcut bin ikiyüz askerden yediyüzü peyderpey ve aşırı bir gösterişle kaleden çıkarılmış, sonra gizlice bataklık civarında yuvalanmıştı. Diğer Türk kalelerinden de kuvvetleri oranında iştirakler olmuş ve toplam asker adedi dörtbin üçyüze yükselmişti. Mustafa Paşa, Budin muhafızı Ali Paşa’yı kucaklamış:
— Paşa kardeş, aşırı nisbetsiz bir savaşa girersin. Tanrı muînin olsun. Padişahımız Efendimizin kat’î fermanları olmasa, ben de sizinle bile gelir cenge nefer safında katılırdım, diye ağlamıştı.
Ali Paşa, beraber bulundukları sürece koca Sokullu Mustafa Paşa’nın gözlerinden iki kere yaş döktüğünü hatırlıyordu: Biri ünlü Budin yangınında ağlamış ve “Rabbim, bu fıkarâ hakkında soracağın sorulara nasıl cevaba güç yetiştiririm?” diye titreşen Macar halkını göstermişti. Bir de şimdi savaşa katılmadığı için ağlıyordu. Son üç gün, öbek öbek toplanmış Macar askeri arasından sızan Türk askeri, kararlaştırılan noktalarda toplanmışlardı. Burada düşmanın nefsine aşırı güven verilebilirse ancak muvaffak olunabilirdi. Köse Kadı, Ali Paşayla bir an bile irtibatını kesmemiş, büyük planı en ince teferruatına kadar dikte ettirmişti. Bu plan, bu arazi parçası, bu düşman psikolojisi ve bu dengesiz savaş için en uygun olanıydı. Son kuvvet birkaç bin tâbi Macarla teşkil edilmiş, siperlenmiş Macar kuvvetlerinin önünden geçirilmiş ve meydanlıkta konaklatılmıştı. Macar kuvvetleri orman yangınıyla bataklık arasına sıkıştırılmış, Türklerse yol paralelinde ikinci bir hat çizecek şekilde karakollara ayrılmış ve hücum işaretini beklemişti. Bozularak kaçan Türk’ü imha hırsıyla gözü dönen Macar ordusu birbirini çiğneyerek ileri atılırken Türkler onar kişilik gruplar halinde hücuma geçmişler, bir yılan gövdesi şeklinde uzanan Macar kuvvetinin müdafaası imkânsız gövdesine dörtyüz satır şeklinde inmişlerdi. O keşmekeş içinde duruma hızla hakim olmuşlar ve ellerine ölü ve yaralıdan ziyade pek çok esir düşmüştü.
Haber Viyana’ya duyurulduğunda Beç’in üzüntülü maskesi altındaki yüz kahkahalar atmış, Macar Kralı kalemini bala batırıp, Vezîr-i âzam Hazretlerine “kardeşiniz” imzalı, fazlaca hediyeler yüklü elçilik heyetleriyle mektuplar gönderir olmuştu.
Ali Bey:
— İmdi, diye söze başladı, Matyas artık göz önünden çekilmeli derim, Efendi Hazretleri. Yoruldu fakir. Söğüt’e dönüp, bağına bahçesine kavuşmalı gayrı.

  • Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır. 

11. Sınıf Gizem Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 205 ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

2025 Ders Kitabı Cevapları
🙂 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER, PAYLAŞ!
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike
0
angry

Bir yanıt yazın

**Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!