Evvel Cevap
11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Gizem Yayınları Sayfa 185
11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Gizem Yayınları
11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Gizem Yayınları Sayfa 185

“11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Sayfa 185 Gizem Yayınları” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Gizem Yayınları Sayfa 185

Odaya bir kâtip girdi. Maarif Müdürüne birtakım kâğıtlar getirdi.
Tevfik Bey, onları birer birer gözden geçirdi, imzaladı. Bir şey söylemeden iade etti. Tekrar yalnız kaldılaf. Zehra Hanım, hâla o vaziyette duruyordu.
Maarif Müdürü:
— Hemen hazırlanmalısınız kızım, dedi. Tren (…) istasyonuna iki buçukta geliyor… On ikide, nihayet yarımda buradan çıkmalısınız ki yetişesiniz… Ben o vakte kadar size bir otomobil buldururum.
Zehra bir uykudan uyanır gibi silkindi. Maarif Müdürüne baktı. Kendine gelmiş, kararını vermişti.
— Teşekkür ederim… Hacet yok, gitmeyeceğim.
Tevfik Hayri, şaşırdı, kulaklarına inanamadı:
— Nasıl olur kızım?
— Öyle icap ediyor…
Başmuallim çehresi kapalı, küçük gözleri karanlıktı. Bu fena alâmetti. Maarif Müdürü onu çok iyi tanıyordu. Fikrine ve mesleğine uymayan bir şey teklif edildiği zaman daima bu çehreyi alır ve dediğinden dönmezdi. Maarif Müdürünün zihni gittikçe karışıyordu. Bu vaziyet karşısında kat’î bir harekete lüzum görerek hemen hemen sert bir sesle:
— Pederiniz hasta… hattâ ağır hasta, dedi. Sizin mutlaka İstanbul’a gelmenizi istiyorlar. Siz gitmeyeceğinizi söylüyorsunuz. Sebebini izah edebilir misiniz?
— Maarifle alâkadar bir mesele olsaydı arzetmekte tereddüt etmezdim.
Zehra, amirine karşı haşin ve mütecaviz bir tavır almıştı.
Tevfik Hayri, müşfik ve biraz mahzun bir tebessümle:
— Zehra, kızım… Bu suali Maarif Müdürü değil, sizi daima kızı, küçük kardeşi gibi sevmiş bir dostunuz sordu, dedi. Onun için bana böyle cevap vermenizi doğru bulmadım.
— Atfınızı rica ederim. Tevfik Bey. Ayıp ettim. Fakat mazur görünüz. Bilemezsiniz. Çok karmakarışık olduğum bir zamanda…
Devam edemedi, dudakları titremeye, ağlamaya başladı. Fakat şimdi nedense bu zaafını, gözyaşlarını saklamaya lüzum görmüyordu, sadece başını biraz yana çeviriyordu.
Tevfik Bey!.. Zehra, ona ilk defa böyle ismiyle hitabediyordu. Artık mukavemeti kırılmıştı. Kesik
t
kesik söylenmeye başladı:
— Geçen gün sizden hakikati sakladım… Babamı inkâr ettim… Fakat bu, büsbütün yalan sayılmaz. Mürşit Efendi, üzerimde babalık haklarını kaybetmiş bir… bir biçaredir… Biçare diyorum. Lâyık olduğu kelimeyi söylemeye dilim varmıyor. Belki şu saatte ölmüştür.
Ayakta durmaya kuvveti kalmamış gibi yazıhanenin yanındaki sandalyeye çöktü; alnında iri ter damlalarıyla devam etti:
— Bu adam, ailemizi mahvetti… Biran kendimi kurtarabildim… O da ne güçlükle… Bilemezsiniz… Sekiz sene evvel bir yangından, bir bozgundan kaçar gibi kendimi unutturdum… Daha doğrusu öyle ümit ediyordum. Çünkü hayatı benim için bir leke olan bu adamın ölümü daha büyük bir leke olacak… Bugün sizin öğrendiğiniz hakikati yarın başkaları da öğrenecek… Herkesin içinde elimi yüzümü kapayarak gezmeye mecbur olacağım… Halbuki ben, açık alınla yaşamaya en lâyık bir insanım.
Yeisinin içinde vahşî bir gurur ile başını kaldırıyor, tırnaklarını avuçlarının içine geçirecek gibi yumruklarını sıkıyordu:
— Kendi insanlığımı kendi haklarımı unuttum. Hayatımı başkalarının saadetlerine vakfettim. Kendimi kendi ihtiyarımla en basit emellerden, zevklerden mahrum ettim. Küçücük bir çocuk olduğum

  • Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır. 

11. Sınıf Gizem Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 185 ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

Ders ve Çalışma Kitabı Cevapları
Benzer İçerikler

Yeni Yorum