Evvel Cevap
11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Gizem Yayınları Sayfa 168
11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Gizem Yayınları
11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Gizem Yayınları Sayfa 168

“11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Sayfa 168 Gizem Yayınları” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Gizem Yayınları Sayfa 168

Bu sene sonbahar, İstanbul’da biraz fazla sürdü. Avrupa kıt’asına mensup bir şehir için kış mevsiminin bu kadar gecikmesi hiç de hoş görülecek bir şey değil. Öyle ya, üşümek ve titremekte Paris, Berlin ve Londra’dan geri kalmak ayıp değil mi? Zira medeni bir şehrin kışı bekleyen nice zevkleri var. Kadın kürkleri ve kış tuvaletleri, güzel kokan taze tenlere kavuşmak için sabırsızlanıyorlardı; büyük otellerin dans salonlarında cazbant takımları nikelden dolaşık musikî aletlerini ağızlarına almışlar, gökyüzündeki görünmez orkestra şefinin işaretini bir an evvel görmek için asabi ve beyaz gözlerle havaya bakıp duruyorlardı.

Gerçi iki üç gün evveline kadar güneşimiz vardı. Fakat ışığı bir gaz tenekesi parıltısını andıran bir güneş! Gerçi havalarımız pardösüyü bile gülünç gösterecek kadar ılıktı, fakat bu ılıklık içinde, nezleler, gripler ve bronşitler, maske takmış düşmanlar halinde, göze görünmeden alay alay müdafaasız burun deliklerinden aciz ciğerlere rahatça yerleşebiliyordu. Gerçi hala yaz meyveleri yiyorduk. Fakat bu meyveler artık zehirlenmişti: Üzümlerin çekirdeği büyümüş, derisi kalınlaşmıştı; kavunlar liflenmiş ve tatları ölü et lezzetini almıştı. Manav dükkanları sergilerinde, bir kış semasının sarı güneşleri, ayları ve yıldızları gibi beliriveren ayvalar, elmalar ve narların yanında, bu mevsimi geçmiş meyvelerin ne acınacak bir hali vardı.

Fakat acınacak, en çok acınacak şimdi ağaçlardır. Ahmak ağaçlar güneşe aldanarak yapraklarını zamanında dökmeği ihmal ettiler. Şimdi yağmurlar içinde yeşil yapraklarıyla kalan bu zavallılar, yaz kıyafetiyle çamurlarda sürüklenen, vaktinde ölmeği bilmemiş düşkün bedbahtları ne kadar andırıyor!

Ahmet Haşim, Bize Göre (Metnin orijinal yazım ve noktalamasına uyulmuştur.)

Metin Türle İlgili Açıklamalar

FIKRA TURUNUN ÖZELLİKLERİ

Fıkra, genellikle gazete ya da dergilerde yayımlanan bir düzyazı türüdür. Fıkrada günlük toplumsal, siyasi ve ekonomik gelişmeler; sanat, spor, bilim ve kültür ile ilgili konular ele alınır. Bu nedenle yazarın gündemi yakalama zorunluluğu vardır. Düşünceler samimi bir üslupla ortaya konur. Konuşma dilinin kullanıldığı fıkrada yalın bir anlatım vardır. Fıkrada düşünceler kanıtlanmaz. Hitap edilen kitlenin düşünceleri yazar tarafından yönlendirilmeye çalışılır. Fıkrada kişisel görüşler kısa bir şekilde ortaya konur. Yazar, en özlü ve etkili biçimde düşüncelerini belirtmek zorunda olduğundan kendini sürekli geliştirmelidir. Fıkraya köşe yazısı da denir. Gazetelerin belli köşelerinde düzenli olarak yazıldığı için fıkraya bu ad verilmiştir. Gazete ve dergi yazısı olan fıkra türünde metinler, daha sonra kitap hâline getirilerek de yayımlanabilir.

Okuduğunuz metinde yazar, kış mevsiminin insan ve çevre üzerindeki etkisiyle ilgili kendi görüşlerini derine inmeden ve kanıtlama çabasına girmeden ele almaya çalışmıştır. 1928’de İkdam gazetesinde yazara ait bir köşede yayımlanan bu metin, güncel bir konuyu ele alan, yazarın görüşlerini yansıtan, içten bir üslupla yazılmış fıkra türünde bir metindir. Yazarın anlatımdaki ustalığı ve ele aldığı konunun her dönemde geçerli olması metni günümüzde de okunabilecek bir duruma getirmiştir. Bu nedenle metin edebî nitelikli bir fıkradır.

  • Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır. 

11. Sınıf Gizem Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 168 ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

Ders ve Çalışma Kitabı Cevapları
Benzer İçerikler

Yeni Yorum