11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Cevapları Sayfa 471
11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 471 Cevapları Meb Yayınları‘na ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.
11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Cevapları Sayfa 471
Aşağıdaki metni okuyunuz. Metinden hareketle soruları cevaplayınız. (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
Edebî Tenkit
Türk edebiyatında gerçek edebî tenkidin de Tanzimat’tan sonra başlamış olduğu söylenebilir.
(…) Avrupai bir Türk edebiyatının kurulmasına başlandıktan sonra zamanla karşılaşılan ve çözülmesi gereken bazı önemli meseleler üzerinde bir düşünme, açıklama ve tenkit dönemi de başlamış oldu. 1860’tan sonra Batı kültürü ile temas kuran ve Türk edebiyatını modernleştirmeye çalışanların, aydınlara açıklayıp anlatmak ve onları inandırmak durumunda bulundukları ilk mesele, divan edebiyatının artık ortadan kalkmasındaki zaruretti. Onlara göre bu edebiyat, “son derecede kuralcı, sanatçının kişiliğini boğan, söz oyunlarını ön planda tutan; duyguları, hayal ve düşünceleri ve ifade unsurlarıyla klişe leşmiş, hayat ve gerçekle ilgisiz, devrini tamamlamış ve skolastik karakterde” bir edebiyattı. Bu hüviyetiyle, artık tarihe karışmak ve yerini medeni kuruluştaki bir edebiyata terk etmek zorunda idi. Kurulacak olan yeni edebiyata genç kuşakları alıştırabilmek için onları divan edebiyatından soğutup uzaklaştırmak şarttı. Bu sebeple Tanzimat edebiyatının ilk döneminde bütün tenkitler divan edebiyatının esasları ve özellikleri üzerinde toplanır. Kurulacak yeni edebiyat için âdeta bir “alan açma” mahiyetinde olan bu tenkitler, Ziya Paşa ile Namık Kemal tarafından yönetildi. Ziya Paşa, Hürriyet’te çıkan Şiir ve İnşa (1868, sayı: 11) makalesinde divan edebiyatına şiddetle hücum ederek onu “gayri millî ve suni” olmakla suçlar ve asıl Türk edebiyatının Halk edebiyatı olduğunu iddia eder. Fakat gençliğinde divan edebiyatı kültürü ile yetişmiş ve onun zevkini almış olan Ziya Paşa, bu tenkitleri inkılapçı düşüncelerinin baskısı altında yani bir edebiyat ihtilalcisi psikolojisi ile yaptığı, duygularıyla divan edebiyatına bağlı bulunduğu için Harâbât’a (1874) yazdığı ön sözde bu iddianın aksini ileriye sürmekte de tereddüt etmemiştir.
Buna karşılık inkılapçı karakterini hiç bırakmayan Namık Kemal, kendi zevk ve alışkanlıklarını bir yana iterek divan edebiyatı hakkındaki düşüncelerinde sonuna kadar direnmiştir. 1866’da Tasvir-i Efkârda çıkan “Lisan-ı Osmanî’nin Edebiyyatı Hakkında Bazı Mülâhazâtı Şâmildir” adlı uzun makalesinde divan edebiyatı hakkındaki menfi düşüncelerini, Harâbât’ı tenkid maksadıyla yazdığı Tahrîb-i Harâbât (1886, 1887, 1894) ve Ta’kîb (1886) adlı eserlerinde daha şiddetle savunur.
Aynı yazarlar, gerek divan edebiyatı alışkanlıklarının giderilmesini hedef tutan yazılarında ve gerekse doğrudan doğruya yeni edebiyatın esaslarını açıklayan ve savunan başka yazılarında Batı edebiyatı hakkında da gerekli bilgileri vermekte idiler.
(…)
Tanzimat devrinin başlıca münakaşa konularından biri de yeni edebiyatın dili meselesidir. Şinasi’nin Tercemân-ı Ahvâl ve Tasvîr-i Efkâr gazetelerinin ilk sayılarına yazdığı ön sözlerle Ziya Paşa ve Namık Kemal’in yukarıdaki makale ve eserleri bu mesele hakkındaki görüşlerini de bildirirler.
Fransız edebiyatı ile temaslar arttıkça bu edebiyattan çevrilen eserler ve yazarları hakkında bazı inceleme ve tenkitler de görülmeye başlamıştır. Ayrıca, Batılı edebî türler ve akımlar üzerinde de zaman zaman münakaşalar yapılmıştır. 1880-1886 yılları bu münakaşalar bakımından çok hareketlidir. Ahmet Mithat-îsmail Hakkı-Beşir Fuat-Nâbizade Nâzım arasında yapılan bu münakaşalardan başka eski ve yeni edebiyat üzerindeki mücadele de aynı tarihlerde en şiddetli safhasına girmiştir.
Bu safhanın en gürültülü çatışması ise Recaizade Ekrem ile Muallim Nâci arasında şiir dili ve nazım tekniği üzerine yapılan ve ancak hükümetin araya girmesiyle kapanmış olan münakaşadır (1886). Nâci, Ekrem’in görüşlerine karşı Saadet gazetesinde çıkan cevaplarını “Demdeme” (1886) adı ile ayrıca yayımladı.
(…)
Bu durumu ile Tanzimat devrinde tenkit, daha çok Doğu-Batı edebiyatlarının mücadelesini mihver yapan, divan edebiyatı için yıkıcı ve Avrupai Türk edebiyatı için de yapıcı bir karakter göstermektedir.
Kenan AKYÜZ, Modern Türk Edebiyatının Ana Çizgileri
- Cevap: Bu sayfada herhangi bir soru bulunmamaktadır.
11. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 471 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.
Yeni Yorum