11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Cevapları Sayfa 351
11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 351 Cevapları Meb Yayınları‘na ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.
11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Cevapları Sayfa 351
Aşağıdaki metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
Baba Evi
(Orhan, yurda dönmek için gerekli işlemleri tamamlamıştır.)
(…)
Zaten bekliyorduk, nihayet bir akşamüstü babam, ben orada değilmişim gibi, anneme: “Söyle o oğlana” dedi, “Yarın hareket edecek.” Annemle bakıştık. Onun gene gözleri dolmuştu. Bende sevinç kasırgası… Bahçeye fırladım. Orada kalsam sevincimi saklamama imkân yoktu. Artık herkese acıyordum… Babama bile. Niyazi’yle dargın olmamıza rağmen, onu çoktan affetmiştim, kızmıyordum. Hattâ onu dövdüğüme bile pişmandım, öyle iyi kalpli, öyle dokunsalar ağlayacaktım ki… Geride bırakacağım her şeyde bir mahzunluk seziyordum. Kâğıttan kayıklar yüzdürdüğümüz havuz serin şıpırtılarla sanki ağlıyordu. Gül fidanları, çamaşır iplerinde başaşağı dönmüş mandallar, tekerleklerinden birisi kopmuş oyuncak araba, futbol topunun parçalanmış meşini, kayışı kopmuş nalın, komşunun avlusunu bizimkinden ayıran paslı tahtalar, her şeyde bir hüzün, bir öksüzlük…
Niyazi boynunu bükmüştü. Sanki: “Bizi bırakma abi!” demek istiyor. Kızkardeşlerim sanki: “Sen bizi bırakıp gidiyorsun… Biz de burada ölürüz, nâpalım…” diyorlarmış gibi geliyordu. Mutfağa girdim. Sapındaki bakır çivileriyle bana bakan yağ tavasına: “Haberin var mı? dedim. Yarın Adana’ya gidiyorum.”
Raftaki tencereler, sahanlar, tabaklar, çatal bıçakların beni, imrenen bir kıskançlıkla seyrettiklerini zannediyordum. Mutfak kapısında Tekir’le karşılaştık. Belini kamburlaştırarak bacaklarımın arasından geçti. Onu yerden aldım, öptüm: “Tekir, biliyor musun? Adana’ya gidiyorum.” Miyavladı. “Yok yok… Seni de götürmem. Sen burada kal, onlara da yazık.” Tekrar miyavladı. Onu yere bırakıp annemlerin yanına geldim. Annem bohçamı hazırlarken sessiz sessiz ağlıyor, bize bunu göstermemeye çalışıyordu. Bu bana çok dokunmuştu; lâkin memlekete gitmenin sevinci…
Sonra sofaya çıkıyorum. Sofadan odaya, odadan mutfağa, mutfaktan bahçeye, bahçeden helaya… Helânın yeni rendelenmiş tahtasına kurşun kalemi ile birşeyler yazıyor, bir tarih düşürüyorum; sonra bunu babamın görmesinden korkarak karalıyorum. Babam… Onda hiç değişiklik yoktu. Gene kitaplarının arasında, gene kaşları çatık… Gece Niyazi’yle koyun koyuna neler konuşmadık. “Mesela” dedim. “Benim yerimde sen olaydın.. Öyle farzet… Sen gidiyormuşsun Adana’ya… Ha? Ne yapardın?” Düşündü, düşündü… “Ben olsam… Ben gitmezdim ki…”
(…)
Sabahleyin babamın sarsmasıyla uyandım. Fırladım. Kardeşlerim de… Etrafımı aldılar… Babam çok sinirli görünüyordu. “No’luyorsunuz be?” diye bağırdı.
Elbisemi çabuk çabuk giyiyorum, yüreğim sevinçten çatlayacak. Bütün dikkatime rağmen su testisini deviriyorum, az sonra kolum lâmbanın camına çarpıyor, kediye basıyorum…
(…)
Bahçeye son defa çıkıyorum. Havada tatlı bir serinlik var, güneş henüz doğuyor. Gökyüzü pespembe. Havuzun fıskıyesine kırmızı başlı bir Arap bülbülü konmuş şakıyıp duruyor. Gül fidanlarından berrak damlalar titreşiyor. Tekir kedi, helanın kapısı önünde oturmuş, yüzünü yıkıyor. Bir baştan bir başa gerili çamaşır ipinin üzerinde cıvıldaşan serçe kuşları.
- Cevap: Bu sayfada herhangi bir soru bulunmamaktadır.
11. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 351 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.
Yeni Yorum