Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA
11. Sınıf Meb Yayınları Tarih Ders Kitabı Cevapları

11. Sınıf Meb Yayınları Tarih Ders Kitabı Sayfa 230 Cevabı

11. Sınıf Meb Yayınları Tarih Ders Kitabı Sayfa 230 Cevabı

Sevgili öğrenciler,
Bu bölümde yer alan sorular ünite boyunca neler öğrendiğinizi ortaya çıkarmak, varsa eksiklerinizi tamamlamak veya yanlış bilgilerinizi düzeltmek amacıyla hazırlanmıştır. Soruları dikkatlice okuyup cevaplandırmanız beklenmektedir. Tüm soruları cevapladıktan sonra cevaplarınızı öğretmeniniz ve sınıf arkadaşlarınızla tartışınız.

A- Aşağıdaki soruları cevaplayınız.

1. Orta Asya’nın coğrafi koşullarının Türk bozkır sanatının oluşumuna etkilerini örneklerle açıklayınız.

  • Cevap: Orta Asya zorlu hava şartları ve sert iklimiyle yaşanması zor bir bölgeydi.
    Orta Asya’da yaşayan Türkler bu zorlu hava şartlarından daima etkilenmiş ve mücadele etmek zorunda kalmışlardır.
    Türklerin mücadeleci, dayanıklı ve sert yapıda olmasında zorlu koşulların etkisi vardır.
    Türkler bozkırlarda boylar halinde yaşar geçimlerini hayvancılıkla sağlarlardı.
    Kışın -50’ye kadar düşen sıcaklık,
    yaşanan kuraklık, hayvanlarına su ve otlak bulma ihtiyacı iklimi daha elverişli bölgelere göç etmeyi mecbur kılmıştır.
    Coğrafi nedenlerden dolayı Türkler göçebe yaşamı benimsemişlerdir.
    Göçebe yaşama adapte olamayan Türkler Avrupa ve Hazar Denizi’nin doğusuna göç etmiş Anadoluda yerleşik hayatı benimsemişlerdir.

2. Uygurların yerleşik yaşama geçmeleri hangi sanat dallarında gelişme kaydetmelerini sağlamıştır?

  • Cevap: Özellikle mimari ve heykel sanatında gelişmelerini sağlamıştır.

3. Türklerin İslam’ı benimsemelerinin sanatlarına olan etkilerini örneklerle açıklayınız.

  • Cevap: Sanat eserlerinde İslam dininin etkileri ve yansımaları yoğun olarak görülmüştür. Özellikle de hat sanatı gelişmiştir.

4. İlk Türk devletleri ile Türk-İslam devletlerinin sanat anlayışlarındaki benzer ve farklı yönler nelerdir?

  • Cevap: İlk Türk devletlerinde göçebe yaşama uygun eserler verilmiştir. İlk Türk devletlerinde Maniheizm ve Şamanizmin etkileri görülüyor. Türkler-İslam devletlerinde ise yerleşik hayata uygun sanat eserleri verilmiştir. İslamiyet’in yayılması ile İslam sanatında İran, Türk ve Bizans sanatlarının etkisi görüldü. İslam sanatı denince akla ilk gelen, mimaridir. En önemli mimari eserler arasında; Ömer Camii, El Ezher Camii, İbn-i Tulun Camii, El Hamra Sarayı ve Kurtuba Camii sayılabilir. El sanatlarında; oymacılık, kakmacılık, nakkaşlık, hat ve tezhip sanatları oldukça gelişti.

5. Klasik Osmanlı mimarisinin temel özellikleri nelerdir?

  • Cevap: 1501 ile 1703 yılları arasında hâkim olan Klasik dönemin örnekleri ağırlıklı olarak İstanbul’da yer alır. Özel mülkiyet kavramının olmamasından dolayı sivil mimari örneklerin olmadığı bu dönemde daha çok dinî yapılar ve kamu yapıları inşa edildi. Klasik dönemin mimarlarının genel yaklaşımı yüksek ve görkemli yapılar inşa etmek yönündeydi. Bu sebepten erken dönemde uygulanmaya başlanan kubbeli ve merkezî planlı yapılar, klasik dönemde daha anıtsal ölçeklerde uygulandı. Bu dönemi etkileyen önemli yapılardan birisi de 537 yılında inşa edilen Ayasofya idi. Ayasofya gibi büyük ana kubbelerin inşa edilebilmesi için yarım kubbelerin kullanılması pratiği de bu dönemde yaygınlaştı. Bu amaçla inşa edilen yapıların başında gelen camilerde ağırlıklı olarak kubbeli ve yan kubbeli örtüler ve tavanı destekleyen filayak destek sistemleri kullanıldı. Malzeme olarak küfeki taşı ve mermerin sıklıkla kullanıldığı klasik dönem yapılarının tasarımında genelde yukarıdan aşağıya inildikçe genişleyen bir tasarım kompozisyonu hâkim oldu.

6. Cumhuriyet Dönemi sanat anlayışının temel özellikleri nelerdir?

  • Cevap: Eğitim, bütün toplumlar için önem taşır, çünkü her insan “öğrenme” yoluyla kendisini geliştirir. Öğrendiklerini de uygulayarak bilimin, tekniğin gelişmesine hizmet eder. Eğitim, bir toplumdaki kültür değerlerini genç nesillere aktararak milletin birlik ve beraberlik içinde huzurlu bir şekilde yaşamasını ve sürekliliğini sağlar. Toplumun gelişmesi, ilerlemesi ve çağdaşlaşması da eğitimin görevidir.Atatürk, her konuda olduğu gibi eğitim konusunda da yol gösterici olmuş,  eğitimin, Türk Milletini başarıya ulaştıracak güçte ve nitelikte olmasını istemiştir.

    Toplumun gelişmesi ve ilerlemesi eğitim ve öğretimin yaygın ve çağdaş bir duruma getirilmesiyle mümkündür. Atatürk, verilecek eğitimin milli toplumun kendi gereksinmelerine uygun ve laik olmasını ister. Atatürk’ün hedef gösterdiği “çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkmak” için eğitim politikasının belli temellere dayanması gerekmektedir. Bu doğrultuda, eğitim politikası şu temellere dayanır:

    –    Eğitim sistemi milli olmalıdır. Atatürk’ün millilik anlayışı, birleştirici, bütünleştiricidir. Bunun sağlanması için de eğitimin dili ve yöntemi millileştirilmelidir.

    –    Eğitim sistemi çağdaş olmalıdır. Eğitimin, toplumsal hayatın gereksinimlerini karşılayan, ülkenin gerçeklerine ve çağın gereklerine uygun olması gerekir.

    –    Eğitim sistemi laik olmalıdır. Laik eğitim ve öğretim, milli bütünlüğün sağlanmasında büyük önem taşır. Fikri hür, vicdanı hür nesiller yetiştirmek eğitimin laik olması ile mümkündür.

    Bu doğrultuda öğretim birliğini sağlamak amacıyla 3 Mart 1924’te Öğretim Birliği Yasası (Tevhid-i Tedrisat) kabul edildi. Buna göre mahalle mektepleri ve medreseler kapatıldı. Okulların hepsini Milli Eğitim Bakanlığı yönetmeye başladı. Yalnız subay okullarının yönetimi orduda kaldı. Yabancı dilde öğretim yapan okulların çoğu kapatıldı.

    Eğitimde birlik sağlandıktan sonra okulların ders konuları, öğretim yöntemleri yeniden düzenlendi. Yaşama, bilime ve tekniğe uygun dersler, konular konuldu. Öğrenilen bilgilerin uygulamalı olmasına önem verildi. Böylece ulusal, çağdaş ve bilimsel bir eğitim sağlamaya çalışıldı. Kız-erkek karma eğitime başlanıldı.

7, 8, 9, 10. soruları yanıtlamak için aşağıdaki metin ve görselden yararlanınız.

“Selçuklu mimarisinin süsleme yönünden en zengin bölümleri, yapıların taç kapılarının bulunduğu cephelerdir. Bunların en güzel örneklerinden biri olan Sahip Ata’nın yaptırdığı İnce Minareli Medrese’nin taç kapısında taş işçiliğinin bütün güzellikleri sergilenmiştir.
Görsel 6.33: İnce Minareli Medrese ana kapısı
Selçuklu süslemesi bu yönüyle dinen hoş karşılanmayan heykel sanatının boşluğunu doldurma gayreti içinde gibidir. Süslemelerdeki küçük madalyonlar, şemseler, yıldızlar, kornişler, su yolları ve asıl kapı üstünde ışık ve gölge oyununu sağlayan süslemeler, iki yana fener gibi asılmış oymalı çıkıntılar, çiçek demetleri, firizler ve kordonlar, arabesk levhalar bu cephelerde bazen yazıya pek az yer bırakırken, bazen de
yazıyı ancak ayırt edilebilecek bir süsleme unsuru hâline getirir.
Selçuklu kûfîsi denen sanatkârane yazı şekli; bir taraftan aşiret işi kilim ve dokumaların süsüne yaklaşıyor, oranlar büyüdükçe bütün bir kabartma haline geliyordu. Bu emsalsiz taş işçiliği kimi zaman da heykel zevkinin yerine kitap sahifesini, kilim veya şalı koyuyordu.”

7. İnce Minareli Medrese’nin ana kapısında metinde geçen sanatlardan hangilerini görüyorsunuz?

  • Cevap: Çini sanatının etkisini görüyoruz.

8. Selçuklularda süsleme sanatının gelişmesinde etkili olan faktörler neler olabilir?

  • Cevap: Başka kültürlerden etkilenme ve dinin etkisi.
2025 Ders Kitabı Cevapları
🙂 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER, PAYLAŞ!
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike
0
angry

Bir yanıt yazın

**Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!