10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Öğün Yayınları Ders Kitabı Cevapları Sayfa 203
10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 203 Cevapları Öğün Yayınları’na ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.
10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Öğün Yayınları Ders Kitabı Cevapları Sayfa 203
Mehmet Rauf’un Eylül adlı romanından alınan aşağıdaki parçada geçen cümlelerin çeşitlerini bulunuz. Bunların metindeki işlevlerini belirleyiniz.
Sandalın geldiği günden beri Süreyya, rüzgâr buldukça fırsatı kaçırmıyor, hemen balkona çıkıp sandalcıya sesleniyordu. Bu ses, Suat’ın şimdi korkulu rüyası olmuştu. Durgun yaşamıda bir fırtına acımasızlığıyla tekrar ediyordu. Önce birlikte olmak için birlikte çıkmak istemişti. Ancak deniz onu harap ediyor, günlerce sersem bırakıyordu. Onun için burada karşıdan onun gezdiğine bakarak bin heyecanla bekliyordu. Kendini aldatmak için eline aldığı dikiş bazen dalgınlıktan yanlış oluyor, sonra sökmek zorunda kalıyordu. Süreyya her zaman kendini götürmeye uğraşıyordu, önce bir iki gün ilk sersemliklerin geçtiğine güvenip onun sözünden de çıkmak istemeyerek gitmişti. Ancak tekrar ettikçe baş dönmesi o kadar çoğalmıştı ki artık mümkün değildi. Hatta havalar iyi olsa da akima geldikçe midesi bulanıyordu.
Cevap: Cümleler anlamına göre, yüklemine göre, yüklemin yerine göre, yapısına göre sıralanmıştır)
- Sandalın geldiği günden beri Süreyya, rüzgâr buldukça fırsatı kaçırmıyor, hemen balkona çıkıp sandalcıya sesleniyordu. ( I. Olumsuz-II. olumsuz cümle) fiil cümlesi, kurallı, sıralı cümle
- Bu ses, Suat’ın şimdi korkulu rüyası olmuştu. (olumlu, fiil cümlesi, kurallı cümle, basit cümle)
- Durgun yaşamı da bir fırtına acımasızlığıyla tekrar ediyordu. (Olumlu, fiil, kurallı, basit cümle)
- Önce birlikte olmak için birlikte çıkmak istemişti. (Olumlu, fiil, kurallı, girişik birleşik cümle)
- Ancak deniz onu harap ediyor, günlerce sersem bırakıyordu. (Olumlu, fiil, kurallı, sıralı cümle)
- Onun için burada karşıdan onun gezdiğine bakarak bin heyecanla bekliyordu. (Olumlu, fiil, kurallı, girişik birleşik cümle)
- Kendini aldatmak için eline aldığı dikiş bazen dalgınlıktan yanlış oluyor, sonra sökmek zorunda kalıyordu. (olumlu, fiil cümlesi, kurallı cümle, sıralı cümle)
- Süreyya her zaman kendini götürmeye uğraşıyordu, önce bir iki gün ilk sersemliklerin geçtiğine güvenip onun sözünden de çıkmak istemeyerek gitmişti. (olumlu, fiil cümlesi, kurallı cümle, sıralı cümle)
- Ancak tekrar ettikçe baş dönmesi o kadar çoğalmıştı ki artık mümkün değildi. (olumsuz cümle, isim cümlesi, kurallı, ki’li birleşik cümle)
- Hatta havalar iyi olsa da aklına geldikçe midesi bulanıyordu. (olumlu, fiil cümlesi, kurallı cümle, birleşik cümle)
Halide Edib Adıvar’m Ateşten Gömlek adlı romanından alınmış aşağıdaki parçada geçen altı çizili kelimeleri inceleyerek yazımlarının doğru olup olmadığını belirtiniz.
Ağaçların arasından biraz kısık ve çok gazaplı bir kadın sesi haykırdı:
“Ciğerine bit düşesi (…), kine askerlerle ne ediyon ha!”
“Yenge, şimdi geliyom. Sen beni biraz bekle, e mi!” O gider gitmez atımı çevirdim:
“Mehmet Çavuş,” dedim, “bu çocuk gelmeden ben Doğançay’a doğru gidiyorum. Karargâhı bulur, sana Doğançay’dan bir kılavuz yollarım, sen bu çocuğa görünmeden buradan savuş, kumandanla başımız belaya girmesin.”
Ne cevap verdiğine dikkat etmeden atımı sürdüm, gittim. Fakat şimdi gözlerinin kanlanmış olduğunu, ürkmüş ve azmış bir at gibi soluduğunu hatırlıyorum.
Doğançay’dan pek uzak olmayan bir ağaçlık arasında karargâhı buldum. İhsan, kuvvetlerinin bir kısmıyla ileride çarpışıyormuş. On beş gün içinde bizim karargâhın asker unsuru fark edilecek kadar artmış, gün gün galebe çalan, meydana çıkan ordu bu heyet içinde bile tebellür ediyor.
Cevap:
- biraz➠doğru
- düşesi➠doğru
- kine➠yanlış (yine)
- ediyon➠yanlış (ediyorsun)
- geliyom➠yanlış (geliyorum)
- e mi➠yanlış (emi)
- gider gitmez➠doğru
- bu➠yanlış (Cümle başında büyük yazılmalı >>Bu)
- karargâh➠doğru
- kılavuz➠doğru
- buradan➠doğru
- dikkat etmeden➠doğru
- hatırlıyorum➠doğru
- Doğançay’dan➠doğru
- ileride➠doğru
- on beş➠doğru
- fark edilecek➠doğru
- gün gün➠doğru
Gogol’un Ölü Canlar adlı romanından alınmış aşağıdaki parçada geçen noktalama işaretlerini tespit ediniz. Bu işaretlerin hangi amaçla kullanıldığını ve metnin anlamına katkısını belirtiniz.
Fakat ben… Gizli bir kuvvet tarafından bu garip kahramanlarımla daha uzun zaman el ele yürümek zorundayım. Hayatın bu muazzam akışını görünen kahkahalarla aydınlatarak ama kimsenin göremediği, sezemediği gözyaşlarımın arkasından izleyerek anlatmak zorundayım! Ve ilham perimi beklerken ansızın kopan ilham fırtınasıyla başımın yeniden coşup ayaklanacağı ve okuyucularımın büyük bir şaşkınlıkla çok daha başka sözlerin ağzımdan gürül gürül akacağını beklediği günler henüz çok uzaklardadır. Aman biz yolumuza düşelim! Alnımızdaki kırışıklıkları, yüzümüzün asıklığını bir kenara atalım! Hemen gerçeklere dönelim, hayatın uğultusuna, çıngırak seslerine kulak verelim ve bakalım Çiçikov ne yapıyor?
Çiçikov, uyanınca ellerini, ayaklarını uzatarak gerindi ve çok iyi uyumuş olduğunu hissetti, iki dakika kadar sırtüstü yatarak parmaklarını çıtlatıp en azından dört yüz cana sahip olduğunu sevinçle hatırladı. Tıraş olurken arkadaşlarının önünde övündüğü çenesine ve çok sevdiği yüzüne bile bakmadı. Halbuki her zaman eliyle çenesini okşayarak “Ne güzel yusyuvarlak çenem var.” derdi.
Cevap:
- Üç nokta: Tamamlanmamış cümlelerin sonuna konur.
- Nokta: Anlatım olarak tamamlanmamış cümlelerin sonuna konur.
- Ünlem: Sevinç, kıvanç, acı, korku, şaşma gibi duyguları anlatan cümle veya ibarelerin sonuna konur.
- Soru işareti: Soru eki veya sözü içeren cümle veya sözlerin sonuna konur.
- Virgül: Birbiri ardınca sıralanan eş görevli kelime ve kelime gruplarının arasına konur. Uzun cümlelerde yüklemden uzak düşmüş olan ögeleri belirtmek için konur:
10. Sınıf Öğün Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 203 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.