
10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Kavram Öğretimi Kitabı Cevapları Sayfa 110


“10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Kavram Öğretimi Kitabı Cevapları Sayfa 110” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.
10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Kavram Öğretimi Kitabı Cevapları Sayfa 110
ROMANDA ACEMİLİK YILLARI
Yönerge: Aşağıdaki bilgi grafiğinden (infografikden) yararlanarak soruları cevaplayınız.
Tanzimat Dönemi Romanlarından Kısa Kısa
Türk edebiyatında roman türünün serüveni çeviri eserlerle başlamıştır. Bu eser, edebiyat tarihimize ilk roman çevirisi olarak geçer. Bu çeviriyi başka çeviriler izleyecek, roman türü gazete tefrikalarıyla (bölüm bölüm yayımlama) halka ulaştırılacaktır.
Roman tekniği açısından zayıf olsa da edebiyatımızın ilk yerli roman denemesi kabul edilir. Olaylar İstanbul’da geçer ve olayların anlatımında çokça tesadüfe yer verilir. Romanda hüsranla biten bir aşk anlatılmaktadır. Görücü usulüyle evliliğin yerildiği romanda başka toplumsal meselelere de değinilir. Osmanlı toplumunun Batı’yla tanışmaya başladığı bir zaman dilimini yansıtan romanın dili dönemine göre sadedir.
Eser, edebiyatımızın ilk edebî romanıdır. Olaylar İstanbul’da geçer. Mirasyedi bir tip olan Ali Bey’in başından geçenler anlatılır. Eserde olay örgüsündeki tesadüfler dikkat çeker. Yazar, roman kişilerini anlatırken taraflı davranır; olaylara müdahale eder. Kişiler tek yönlüdür; iyiler hep iyi, kötüler hep kötüdür. Kötüler romanın sonunda cezalandırılır. Betimlemeler süslü ve uzun cümlelerle yapılmıştır ve romanla tam bir bütünlük göstermez. Romanın “Son pişmanlık fayda vermez.” cümlesiyle bitirilmesi toplumu yönlendirme kaygısıyla yazıldığını gösterir. Eserde Batı’yla tanıştığımız yıllar anlatılır.
Romanın başkişisi, Osmanlı-İran savaşlarında kahramanlıklar gösteren bir askerdir. Aşk temasının da işlendiği romanda kahramanlıklar, duygular ve hayaller eşliğinde anlatılır. İlk tarihî romanımızdır. Romanda tarihî kişilere de yer verilir.
Roman iki tipin karşılaştırılması üzerine kurulmuştur. Bunlardan birisi Batılı gibi yaşamaya çalışan, kulaktan dolma Fransızca sözcükleri yerli yersiz kullanan bir tiptir. Diğeri ise kendi kültürünü benimsemiş, çalışkan, dürüst, bilgili, görgülü bir tiptir. Yazar bu tiplerden birini yererken diğerini yüceltir. Yanlış Batılılaşmayı eleştirir. Zaman Tanzimat Dönemi’dir. Dili dönemine göre yalındır.
Romanda esir kız Dilber’in başından geçenler anlatılır ve olaylar acı bir sonla bitirilir. Olaylar genellikle İstanbul’un konaklarında geçer. Çevre betimlemeleri, olaylar ve kişilerle uyumludur. Gerçekçi bir bakış açısıyla yazılmıştır. Yazarın kişileri taraflı anlatması kimi zaman romanın gerçekçiliğine gölge düşürmüştür. Kölelik ve aşk temaları işlenmiştir.
Servetifünun dergisinde tefrika edilmiştir. Yazar, Batı kültürüne özenen Bihruz Bey’i mizahi bir dille hicveder. Mekân İstanbul’dur. Bihruz Bey şık giyinen, konuşmaları arasına Fransızca kelimeler karıştıran, sorumsuz, şımarık, hayatın gerçeklerinden kopuk bir tiptir. Yazar olayları gerçekçi bir bakış açısıyla anlatır. Yanlış Batılılaşma eleştirilir.
Romanın teması kıskançlıktır. Çevrenin ve kalıtımın romanın başkişisinin kaderi üzerinde etkili olduğu tezi tarafsız bir gözle anlatılır. Mekân olarak İstanbul kullanılmıştır. Zaman Batı’yla 8 tanıştığımız yıllardır. Romanın dili yabancı sözcüklerle yüklüdür ve betimlemeleri süslüdür.
- Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır.
10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Meb Yayınları Kavram Öğretimi Kitabı Cevapları Sayfa 110 ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.