Evvel Cevap
10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Meb Sayfa 138
10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Meb Yayınları
10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Meb Sayfa 138

“10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Sayfa 138 Meb Yayınları” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 138

Günler ve gecelerden sonra (kızın gözleri) parladı ve üç erkek çocuk doğurdu. Birincisine Gök adını koydular; ikincisine Dağ adını koydular; üçüncüsüne Deniz adını koydular.
Sonra Oğuz Kağan büyük bir toy (ziyafet) verdi. Halka emir (verdi ki…) (Oğuz Kağan halkı) çağırınca, ahâli birbirine danıştı ve geldi. Oğuz Kağan kırk masa ve kırk sıra yaptırdı. Türlü yemekler, (…) tatlılar ve kımızlar yediler ve içtiler. Toydan sonra Oğuz Kağan beylere ve halka buyruk verdi ve

Ben sizlere oldum Kağan,
Alalım yay ile kalkan,
Nişan olsun bize buyan,
Bozkurt olsun (bize) uran,
Demir kargı olsun orman,
Av yerinde yürüsün kulan,
Daha deniz, daha müren,
Güneş bayrak, gök kurıkan.

dedi. Ondan sonra Oğuz Kağan dört yana emirler yolladı; tebliğler yazdı ve elçilere verip gönderdi. Bu tebliğlerde şöyle yazılmıştı:
“Ben Uygurlar’ın kağanıyım ve yeryüzünün dört köşesinin kağanı olsam gerektir. Sizden itaat dilerim. Kim benim emirlerime baş eğerse, hediyelerini kabul ederek, onu dost edinirim. Kim baş eğmezse, gazaba gelirim; düşman sayarak, ona karşı asker çıkarır ve derhal baskın yapıp onu (…) yok ettiririm.”
Yine o zamanlarda sağ yanda Altun Kağan adında bir kağan vardı. Bu Altun Kağan Oğuz Kağan’a elçi gönderdi. Pek çok altın, gümüş takdim etti ve yâkut taşlan alıp, pek çok cevâhir yollayarak, bunlan Oğuz Kağan’a saygı ile sundu. Ona itaat etti, iyi hediyelerle dostluk temin etti ve onunla dost oldu.
Sol yanında Urum adında bir kağan vardı. Bu kağanın askeri ve şehirleri pek çoktu. Bu Urum Kağan Oğuz Kağan’ın emrini dinlemezdi. Onun arkasından gitmezdi. Ben onun sözünü tutmam diyerek emrine bakmadı. Oğuz Kağan gazaba gelerek onun üzerine yürümek istedi; bayrağını açarak, askerleriyle ona karşı yürüdü.
Kırk gün sonra Buz Dağ adında bir dağın eteğine geldi. Çadırını kurdurdu ve sessizce uyudu. Tan ağarınca Oğuz Kağan’ın çadırına güneş gibi bir ışık girdi. O ışıktan gök tüylü ve gök yeleli büyük bir erkek kurt çıktı. Bu kurt Oğuz Kağan’a hitap etti ve:
“Ey Oğuz, sen Urum üzerine yürümek istiyorsun; ey Oğuz, ben senin önünde yürümek istiyorum” dedi.
Ondan sonra Oğuz Kağan çadırını dürdürdü ve gitti. Gördü ki, askerin önünde gök tüylü ve gök yeleli büyük bir erkek kurt yürümektedir ve kurdun ardı sıra ordu gelmektedir.
Gök tüylü ve gök yeleli bu büyük erkek kurt birkaç gün sonra durdu. Oğuz Kağan da askeri ile durdu. Burada İtil Müren adında bir deniz vardı. Bu İtil Müren’in kenarında bir kara dağın önünde savaş başladı. (…) Askerlerin arasında vuruşma çok oldu, halkın gönüllerinde kaygı çok oldu. (…) Oğuz Kağan yendi ve Urum Kağan kaçtı. Oğuz Kağan Urum Kağan’ın hanlığını ve halkını aldı. Onun ordugâhına (…) ganîmet düştü.
Urum Kağan’ın bir kardeşi vardı. Adı Uruz Bey idi. Bu Uruz Bey oğlunu dağ başında, derin ırmak arasında iyi tahkim edilmiş bir şehre yolladı ve:
“Şehri korumak gerek, sen şehri bizim için koru ve savaştan sonra bize gel” dedi.
Oğuz Kağan bu şehre yürüdü. Uruz Bey’in oğlu ona çok altın ve gümüş yolladı ve dedi ki:
“Ey (Oğuz Kağan), sen benim kağanımsın; babam bana bu şehri verdi ve şehri korumak gerektir; sen de şehri benim için koru ve savaştan sonra gel dedi. Babam (sana) kızdı ise, bu benim suçum mudur? Ben senin emrini yerine getirmeğe hazırım. Bizim devletimiz senin devletindir; bizim uruğumuz senin ağacının yemişin- dendir. Tanrı sana yer vermek lutfunda bulunmuş; ben sana başımı ve devletimi veriyorum; sana vergi veririm ve dostluktan çıkmam” dedi. Oğuz Kağan yiğidin sözünü iyi gördü, sevindi, güldü ve:
“Sen bana çok altın yollamışsın ve şehri iyi korumuşsun” dedi. Onun için ona Saklap adını koydu ve onunla dost oldu.
Sonra Oğuz Kağan askerleriyle İtil adındaki ırmağa geldi. İtil büyük bir ırmaktır. Oğuz Kağan onu gördü ve:
“İtil’in suyunu nasıl geçeriz?” dedi.
Asker arasında iyi bir bey vardı. Onun adı Uluğ Ordu Bey idi. O akıllı ve… bir erdi; gördü ki, bu yerde pek çok dal ve pek çok ağaç… O ağaçları… kesti ve bu ağaçlara yattı, geçti. Oğuz Kağan sevindi, güldü ve:

  • Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır. 

10. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 138 Cevapları ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

Ders ve Çalışma Kitabı Cevapları
Benzer İçerikler

Yeni Yorum