Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA
10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Düşler Yayıncılık

10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Düşler Yayıncılık Sayfa 55

“10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Sayfa 55 Düşler Yayınları” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Düşler Yayınları Sayfa 55

– Çok şükür, artık hava aydınlanıyor, dedi. Ben büsbütün buz kesildim. Eylülde geceler ayaz olur ama, güneş çıkar çıkmaz, hava ısınıverir, sanki hiç soğuk yokmuş gibi olur. İstasyona çabuk varır mıyız?
Postacı, yüzünü buruşturdu. Ağlamaklı bir tavır takındı:
– Ne de çok konuşmak istiyorsunuz. İnsan konuşmadan, sessiz sessiz de gidemez mi canım? diye sordu.
Üniversiteli utandı, artık yol boyunca ağzını açıp bir şey söylemedi. Sabah hızla yaklaşıyordu. Hilâl donuklaştı, bulanık, kurşunî gökle bir oldu. Bulut, büsbütün sarardı. Yıldızlar, söndü. Ama doğu tarafı, hâlâ soğuktu, baştanbaşa gök rengindeydi, öyle ki, arkasında güneşin saklı olduğuna insanın inanacağı gelmiyordu.
Postacının suratlı hali, sabah soğuğu, yavaş yavaş buz kesilen üniversiteliye geçti. Tabiata aldırışsızca bakıyordu, gün ışığına bakıyor, zavallı ağaçların, otların bu soğuk geceleri nasıl korku ile ürpere ürpere geçirdiklerini düşünüyordu yalnızca. Güneş, uykulu, soğuk, donuk bir halde doğdu. Her zaman yazıldığı gibi, ağaçların uçları, doğan güneşle hiç de yaldızlanmamıştı. Işınlar, toprak üzerinde kayıyordu. Uykulu kuşların uçuşundan sevinç okunuyordu. Soğuk, geceleyin nasılsa, güneş doğunca da gene öyle kalmıştı.
Üniversiteli, önünden geçtikleri büyücek bir evin inik perdeli pencerelerine uykulu, asık suratıyla baktı. Bu pencerelerin arkasında insanlar herhalde, pek tatlı sabah uykusunu uyuyorlardır, ne posta zillerini işitiyor, ne soğuğu duyuyor ne de postacının öfkeli suratını görüyorlardır, diye düşünüyordu. (…)
Üniversiteli, evin önünde ışıldayan havuza baktı, soğuk su içinde yaşayabilen turna balıklarını, sazan balıklarını düşündü.
Postacı birdenbire:
– Yabancı taşımak yasak! Böyle olunca ne diye biniyorlar sanki, bana vız gelir. Yalnız böyle şeyleri ne severim, ne isterim.
– Mademki hoşunuza gitmiyor, neye daha önce söylemediniz?
Postacı gene öfkeyle, pek dostça olmayan bir bakışla bakmaya devam etti. Biraz sonra troyka, istasyonun kenarında durunca üniversiteli teşekkür edip arabadan indi. Posta treni hâlâ gelmemişti. Manevra yolunda uzun bir marşandiz treni duruyordu. Kömür vagonunda yüzleri çiğden ıslanmış makinistle yardımcısı, pis bir teneke çaydanlıktan çay içiyorlardı. Vagonlar, peron, sıralar, ıslaktı, soğuktu. Tren gelinceye kadar üniversiteli, büfe önünde durup çayını içti. Postacı ise ellerini yenlerine sokmuştu, yüzünde hâlâ öfke okunuyor, peronda başını eğmiş, yalnız başına bir aşağı bir yukarı gidip geliyordu. Kime kızıyordu? İnsanlara mı? Yoksullara mı? Sonbahar gecelerine mi?
Anton Çehov Toplu Eserleri, Hikâyeler II çev.: Servet Lünel, Oğuz Peltek, Erol Güney

b. Okuduğunuz metni; “Pandomima” adlı metinle tür, biçim, içerik, dil ve anlatım özellikleri bakımından karşılaştırınız.

  • Cevap: Tür bakımından ikisi de Olay Hikayesi örneğidir, dil ve anlam açısından Pandomima adlı hikayeden daha sade ve açık dile sahiptir.

10. Sınıf Düşler Yayıncılık Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 55 ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

2025 Ders Kitabı Cevapları
🙂 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER, PAYLAŞ!
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike
0
angry

Bir yanıt yazın

**Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!