10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Düşler Yayıncılık Sayfa 40
“10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Sayfa 40 Düşler Yayınları” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.
10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Düşler Yayınları Sayfa 40
rına dayanamaz ve yakındaki bir obaya gitmesine izin verir. Hanife, Beşir ile yola çıkar. Ne var ki dönüş yolunda gece çölde uykusuna yenilir. Uyandığında Beşir de yanında yoktur. Bir tepeden etrafa bakar ve bir çadır görür. Çadıra varır, orada bir kız vardır. Kızın babası, amcası ve sözlüsü ise Hz. Muhammet ve Hz. Ali’yi öldürmek için Medine’ye gitmişlerdir. Hanife ile kızın konuşmaları esnasında Medine’den dönen kızın sözlüsü Gazanfer çadırın başında Hanife ile karşılaşır. Cenge tutuşurlar ve Hanife, Gazanfer’i yener. Bu sırada kızın babası Muhteşem ve amcası Tavil orduyla birlikte Medine’den dönmüşlerdir. Ordu, Hanife’nin üzerine saldırır. Hanife, Muhteşem ve Tavil’in askerleriyle günlerce cenk eder ancak sonunda yorgun düşüp atından iner ve diz üstü çöker.)
(…)
Medine’de Endişeli Bekleyiş
(…)
Muhammed Hanife Medine’den çıkalı beş gün olmuş, (…) zahiresi geldiği hâlde kendisi gelmemişti. Hazreti Resul ve İmam Ali endişelenmeye başladılar.
(…)
Annesi Hanife Hatun, yüzünü yırtıp hasretle “Neredesin ey oğul!” diye feryat edip duruyordu.
Hazreti Ali bir zaman ağlayarak ellerini kaldırdı, “İlahî sana ısmarlayarak gönderdim, sen ona inayet eyle!” diye münacat etti.
(…)
Sanki Medine içinde kıyamet kopmuştu.
(…)
Cümle ashap Muhammed Hanife’nin çölde kaybolduğunu anladı, derin bir kaygı ve üzüntü içine düştüler.
Hanife Hatun dört gece ayrılık ateşiyle yanarak gözlerinden hasret yaşı döktü. Dem-be-dem ayrılık ve hasret şiirleri okuyordu. Medine hatunları gelerek onu teselli etmeye çalışıyorlardı. Ama kendileri de firak denizine gark olmuşlardı.
Her saat Hazreti Ali’nin endişesi ve üzüntüsü artıyordu.
Beşinci gece oldu. Hazreti Resul yatsı namazını kıldırdı, mescitte oturup ashaba nasihat ederken Cebrail aleyhisselam çıkageldi:
“Ya Resulullah, Tanrı selam etti ve buyurdu ki: Aslanım Ali’ye desin ki Muhammed Hanife seksen bin kâfir içinde kalmıştır. Çok yara yemiş, çok kan kaydedip bitkin düşmüştür. Eğer bu gece yetişmezse kâfir içinde helak olur!” dedi.
Hazreti Resul, “Ya kardeşim Cebrail, hangi vilayettedir?” diye sordu.
Cebrail,
“Benî Gatafan kabilesindedir. Araplar içinde onlardan asisi yoktur. Ya Resulullah, onlar sana amansız düşmandırlar,” cevabını verdi.
Vahiy işi tamam olunca Hazreti Resul, “Ya Ali, tez davran, Benî Gatafan kabilesine git, bu gece yetiş. Zira Muhammed Hanife orada seksen bin kâfir içinde cenk eder ve çok yaralanmış ve çok kan kaybettiği için zayıf ve güçsüz düşmüştür. Yetiş, yardım eyle!” dedi.
İmam Ali bu sözü işitince mübarek gözleri yaşla doldu, yüreği ateş gibi yandı, bir ah çekti ki ağzından çıkan dumandan Medine şehri karanlık içinde kaldı. Her ne kadar kandiller yanıyorsa da cümlesinin ışığı kapkara oldu.
Hazreti Resul durumu görünce Muaz bin Cebel’i Hazreti Ali’ye gönderdi, “İmam Ali’ye söyle
- Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır.
10. Sınıf Düşler Yayıncılık Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 40 ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.