10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Düşler Yayıncılık Sayfa 36
“10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Sayfa 36 Düşler Yayınları” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.
10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Düşler Yayınları Sayfa 36
(Bir kervan Zühre’nin sarayının yanından geçerken onun türkülerini duyar Bu kervanda türkü bilip yakan bir Keloğlan vardır. Zühre, derdini Keloğlan’a şiirle anlatır. Keloğlan da bu şiirlere karşılık verir. Bu kervan Tahir ‘in hapsolduğu Mardin’den geçer. Tahir ‘in türkülerini duyan Keloğlan, Tahir ’e sabır dileyerek Zühre’nin selamını söyler.)
Tahir Zühre’nin selamını duyunca bir tuhaf olup derinden bir ah çekti ve bayıldı. O ayılıncaya kadar kervan yükünü yükleyip yoluna koyuldu. Tahir ne kadar baygın kaldı Allah bilir ama ayılınca, “şu bezirganlara birkaç şey sorayım” diye pencereye geldi, gördü ki kervanın yerinde yeller esiyor. O zaman üzüldü, zindan başına dar geldi. Hemen abdest alıp, iki rekât namaz kıldı ve “Yarabbi, ben yetimim senden başka kimsem yok. Beni buradan kurtar. Sen ki Yusuf Peygamber’i yedi yıl zindanda hapsettin, sonra kurtarıp, Mısır’a sultan eyledin. Îlahî sen Yunus Peygamber’i kırk gün balık karnında saklayıp, tekrar kurtardın. Onların yüzü suyu hürmetine bu biçare zayıf kuluna acı ve yedi hasretime kavuştur” diye duâ eyledi. Allah duasını kabul etmişti. Yatsı namazından sonra zindanın kapısı açıldı, Hazreti Hızır aleyhisselâm elinde siyah bir atla gelip selam verdi. Tahir’de saygıyla selâmı aldı, ama bunun kim olduğunu bilmiyordu. Hızır, “oğlum üzülme, Allah duanı kabul etti, bu zindandan seni kurtarıp sevgiline kavuşturacağım” dedi. Tahir bunu duyunca sevinçten Hızır’ın ellerine ayaklarına kapanıp, öpmeye başladı. Hızır onu atın yanına getirdi, kendisi bindi, Tahir’i de terkine alıp, zindandan çıkardı. Bunlar sabaha kadar yol aldılar. Tam güneş doğarken Tahir’in uykusu geldi. Bir ara daldı, o zaman Hızır aleyhisselâm yavaşça Tahir’i yere indirdi ve gözden kayboldu. Tahir uyanınca hayrette kaldı, sevinçten toprağı öptü, bir de baktı ki Zühre’nin köşkünün önünde.
(…)
(Tahir, sazını ele alıp başlar türkü söylemeye. Zühre, Tahir ’in türküsünü duyar. Dadısı ile mektup yollar. Böylece yine konuşmaya başlarlar. Köle, padişaha haber verip Tahir ’in zindandan kaçtığını ve Zühre ile görüştüğünü haber verir. Padişah askerlerine emir verir, askerler pusu kurup Tahir ’i yakalar.)
Bu beş yüz asker de Tahir’in üzerine hücûm ettiler. Tahir bunların da arasına daldı, bir miktar asker daha öldürdü. Yine padişaha haber verdiler. O zaman padişah bin askerle kendisi geldi. “Bre koman şu nabekârı, tutun, ben ona tuz-ekmek yediği yere ihaneti gösteririm” diye bağırdı. Tahir bunların arasına da daldı, kimseyi yaklaştırmadı. O arada Zühre, pencereden, “ey benim Tahir’im, beni istersen babama teslim ol, sakın hatırına başka şey getirme. Ben seni babamdan rica eder, kurtarırım” diye seslendi.
(…)
(Tahir, Zühre’nin sözü üzerine palasını kınına sokup teslim olur. Padişah, Tahir ’in öldürülmesini ister ancak alimler ve vezirler ayağa kalkıp “Padişahım, bir gün düşman zuhur ederse Tahir lazım olur. ” diyerek padişahtan rica ve niyazda bulunurlar.)
Sonra padişah emreyledi. Tahir’i yere yıkıp, elini ayağını zincire vurdular. Bir ağzı açık sandığın içine koyup, sandığı bir sala bağladılar ve Şat Suyuna bıraktılar. Su zavallı Tahir’i alıp götürdü. Nereye gittiğini bilmeden sadece gökyüzünü görerek akıntıya kapılıp gidiyordu. Ne yukarı kalkabiliyor ne de doğrulayabiliyordu. Üç gün üç gece aç susuz kalınca takati bitti, kendini kaybetti.
(Şat Nehri üzerinde Göl padişahının kızının sarayı vardır. Bunu bilen Zühre ona mektup yazıp Tahir ’i kurtarması için gönderir. Göl padişahının kızı Tahir ’i bulur ve iyileştirir. Göl padişahının kızlarının Tahir ’e gönlü düşer. Ancak Tahir onlara yüz vermez. Bir gün Tahir ’e Zühre’nin düğünü olacağı söylenir. Bunun üzerine Tahir, kadın elbisesi giyerek saraya gider. Kara köle onu fark eder. Padişaha haber verir. Tahir ’i yakalamaya çalışırlar. Epey mücadele eder ama sonunda yakalanır. Padişahın huzuruna getirilir. Padişah kendisi ve Zühre’yi anmadan üç türkü söylerse onu bağışlayacağını söyler. İlk iki türküyü söyleyen Tahir, üçüncü de Zühre’yi görünce ona türkü söyler ve padişah cellatlara emir verir.)
(…)
O zaman, Tahir, cellada dönüp “bana beş dakika müsaade et” dedi. Cellat, Tahir’e müsaade etti, Tahir abdest aldı iki rekât namaz kılıp, Allah’a, “Yarabbi, bu saat bu dakika ruhumu kabzeyle” deyip can u gönülden dua etti. Allah’ın hikmetiyle elini yüzüne sürerken ruhunu teslim etti.
(…)
- Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır.
10. Sınıf Düşler Yayıncılık Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 36 ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.