10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Düşler Yayıncılık Sayfa 223
“10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Sayfa 223 Düşler Yayınları” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.
10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Düşler Yayınları Sayfa 223
Dil Bilgisi
Aşağıdaki parçadaki cümlelerin yüklemlerine göre çeşitlerini belirleyiniz.
Bağ ve bahçeleri gayet çoktur. Yiyecek ve içeceğinden methe değerleri beyaz kiraz ve bozasıdır. Bir nevi bardakları olur ki reâya ve berâyâsı buna “boduç ” derler. Halkının çoğu tüccar ve kibardır. Dağlarında çam çok olduğundan ahalisi çam tahtası ticaret yaparlar. Bolu tahtası İstanbul’da makbuldür. Bu şehrin batısında iki konak yerde deniz kenarında Akçaşar iskelesi vardır. Ereğli, Bartın, Hisarönü iskeleleri de Bolu sancağı içindedir.
- Cevap:
➢ Bağ ve bahçeleri gayet çoktur. (İsim Cümlesi)
➢ Yiyecek ve içeceğinden methe değerleri beyaz kiraz ve bozasıdır. (İsim Cümlesi)
➢ Bir nevi bardakları olur ki reâya ve berâyâsı buna “boduç ” derler. (Fiil Cümlesi)
➢ Halkının çoğu tüccar ve kibardır. (İsim Cümlesi)
➢ Dağlarında çam çok olduğundan ahalisi çam tahtası ticaret yaparlar. (Fiil Cümlesi)
➢ Bolu tahtası İstanbul’da makbuldür. (İsim Cümlesi)
➢ Bu şehrin batısında iki konak yerde deniz kenarında Akçaşar iskelesi vardır. (İsim Cümlesi)
➢ Ereğli, Bartın, Hisarönü iskeleleri de Bolu sancağı içindedir. (İsim Cümlesi)
Aşağıdaki metinde yer alan cümlelerin yapılarına göre çeşitlerini belirleyiniz.
Bazı şakacı yolcular lüks kısma Lortlar kamarası, ötekine Avam kamarası adını takmışlar.
Bu otoray, yolları âdeta çocuk oyuncağına çevirmiş. Meselâ, Kayserililer bizim Ada vapurları biletinden daha ucuz bir para ile günübirliğine Bor bahçelerinde eğlenmeye gidiyorlar.
Şoför, daha doğrusu makinistin bana anlattığına göre Adana ve Kayseri’de oturan iki akraba, meselâ bir ana kız, pazar sabahları bulundukları yerden hareket ediyor, öğleyin Ulukışla’da birleşi – yorlar; akşama doğru yine evlerine dönüyorlarmış.
Bu seyahat, artık yolculuktan usandığım bir zamana rastlamış olmakla beraber beni atlı karıncaya binmiş bir bayram çocuğu gibi eğlendiriyordu. Otoray, son derece munis bir dekor arasından akıp giderken kâh makinistin omuz başından önümüzdeki yola, kâh arkaya geçerek akşam ışıklarıyla sararıp kızaran ovalara bakıyordum.
- Cevap:
Bazı şakacı yolcular lüks kısma Lortlar kamarası, ötekine Avam kamarası adını takmışlar. (Basit Cümle)
Bu otoray, yolları âdeta çocuk oyuncağına çevirmiş. (Basit Cümle)
Meselâ, Kayserililer bizim Ada vapurları biletinden daha ucuz bir para ile günübirliğine Bor bahçelerinde eğlenmeye gidiyorlar. (Birleşik Cümle)
Şoför, daha doğrusu makinistin bana anlattığına göre Adana ve Kayseri’de oturan iki akraba, meselâ bir ana kız, pazar sabahları bulundukları yerden hareket ediyor, öğleyin Ulukışla’da birleşiyorlar; akşama doğru yine evlerine dönüyorlarmış. (Sıralı Cümle)
Bu seyahat, artık yolculuktan usandığım bir zamana rastlamış olmakla beraber beni atlı karıncaya binmiş bir bayram çocuğu gibi eğlendiriyordu. (Birleşik Cümle)
Otoray, son derece munis bir dekor arasından akıp giderken kâh makinistin omuz başından önümüzdeki yola, kâh arkaya geçerek akşam ışıklarıyla sararıp kızaran ovalara bakıyordum. (Birleşik Cümle)
“Yeşil Yol” adlı metinden alınan aşağıdaki parçadaki eksiltili cümleleri tespit ediniz.
Sultan Selim’le Afyonbaba dağlarının arasında deniz geniş bir kavis çiziyor. Hopa bu kavsin ortasında ve hafif bir tepe dizisinin eteğindedir. Kıyıda belediye, hükümet, otel, mektep, konak gibi yapılardan beyaz bir çizgi; çizginin arkasında çarşı; ve dizi halindeki tepelerde ayrı ayrı mahalleler. Bu üç binlik kasaba bu serpiliş ve yayılışla olduğundan bir misli daha büyük görünüyor. Körpe ama gelişgin.
(…)
Sağ, sol; dağ, taş hep yeşil. Hattâ şosenin çakılları arasından fışkıran çimenler yüzünden yolun kendi de yemyeşil. Tabiatın hayatiyeti silindirin taşlarını bile yenerek meydana çıkmış. Öyle fıkır fıkır bir hayatiyet ki ne yapsan yerin altında kalmıyor. Otomobilimiz bir şosede değil zümrüt bir halı üstünden kayarak gitmektedir.
(…)
Hep karalar içinde kıvrılan yol Viçe’ye varmak için gene denize kavuştu. Burası güzel bir nahiye merkezi. Kasabanın ortasında azametli bir ıhlamur ağacı var. Birkaç metre kutrundaki ve üç dört adamın kucaklamayacağı kalınlıktaki gövdesini minarelerden daha yükseğe kaldırarak, dört tarafa ahenkli ahenkli uzattığı, herbiri bir ağaç gibi gürbüz dallarıyla selatin camilerinin kubbeleri kadar bir sahayı kaplayan bu heybetli ıhlamurun dibine çepçevre halkalandırılmış yüksekçe peyke üstünde serinleye serinliye kahve içmek öyle keyifli, öyle keyifli ki…
- Cevap:
Hopa bu kavsin ortasında ve hafif bir tepe dizisinin eteğindedir.
Kıyıda belediye, hükümet, otel, mektep, konak gibi yapılardan beyaz bir çizgi; çizginin arkasında çarşı; ve dizi halindeki tepelerde ayrı ayrı mahalleler.
Körpe ama gelişgin.
(…) Sağ, sol; dağ, taş hep yeşil.
Birkaç metre kutrundaki ve üç dört adamın kucaklamayacağı kalınlıktaki gövdesini minarelerden daha yükseğe kaldırarak, dört tarafa ahenkli ahenkli uzattığı, herbiri bir ağaç gibi gürbüz dallarıyla selatin camilerinin kubbeleri kadar bir sahayı kaplayan bu heybetli ıhlamurun dibine çepçevre halkalandırılmış yüksekçe peyke üstünde serinleye serinliye kahve içmek öyle keyifli, öyle keyifli ki…
10. Sınıf Düşler Yayıncılık Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 223 ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.