10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Beşgen Yayınları Sayfa 244
“10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Sayfa 244 Beşgen Yayınları” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.
10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Beşgen Yayınları Sayfa 244
Vazife yolunda her şeyi feda etmeye dünyada herkesten çok kendimi müstahak bilirken, on yedi yaşında bir kız kadar olamadım. Ben kederimden ağlamamaya çalışıyorum, o merhametinden gülmeye uğraşıyor.
(Biraz düşündükten sonra)
Bundan sonra ölürsem, hatta senin için bile gam yemeyeceğim… Vatanda senin gibi bir kız görmek, indimde sana malik olmaktan da büyüktür.
(Uykudan uyanır bir hâl ile)
Hem… Emin ol… Düşman üzerime gelse, değil, yanardağlar, kuyruklu yıldızlar atsa, yine ölmeyeceğim.
Zekiye — Ümit… Hayal…
İslâm Bey — Sen Allah’ın adaletini bilmez misin?
Zekiye — Bilmekle ne olur?
İslâm Bey— Bir kere düşün. Vatan ki herkesin hakkını, hayatını muhafaza ederken onun muhafazası lazım gelince evlad-ı vatanı serhadde kırbaçla sürüyorlar. Vatan ki, herkesin hakiki validesi iken birçok adamlar sağlığında sütünden, hastalığında ilacından geçinmeye çalışıyor! Vatan ki her karış toprağı ecdadımızdan birinin kanıyla yoğrulmuş iken kimse üzerine iki damla gözyaşı dökmek istemiyor! Vatan ki, kırk milyon can besliyor, hâlâ uğrunda isteyerek can verecek kırk kişiye malik olmamış! Vatan ki bir zaman kılıcının sayesinde birkaç devlet yaşarken şimdi birkaç devletin yardımıyla kendini muhafaza edebiliyor! Vatan ki hâlâ erkeklerimiz manasını bilmiyor, kadınlarımız adını işitmemiş; işte, kibir say, gurur say, delilik say. Her ne sayarsan say! Ben o 3 vatanı sana bana muhtaç görüyorum.
Ben yürekte asker, ister ki, fikrinde ne kadar ümidi, gönlünde ne kadar arzusu varsa, vatan sözü meydana çıkar çıkmaz hepsi birden sabaha rast gelmiş yıldız gibi görünmez olsun. Sen tabiatta valide ister ki, vatana benim gibi çocuk yetiştirsin.
Ya Cenab-ı Hakk’ın adaletine, hikmetine nasıl yakışır ki bu hamiyet fikri memleketimizde daha anasının – karnına yeni düşmüş çocuk gibi küçücük bir şey iken; seni, beni dünyadan alsın da o fikrin de, o fikir sahiplerinin de vücudunu abes bıraksın? Estağfurullah… Bir kadının karnını yarıp da içindeki saçı bitmedik masumu paralamak, Kalabaka haydutlarına yakışır… Kader öyle zalimlerden münezzehtir..
Elbet de münezzehtir. Hem yaşayacağız, hem vatanın istikbaldeki ikbalini göreceğiz, hem dünyada vatan _ yoluna ölmeyi bin yıl yaşamaktan hayırlı bilir çocuklar bırakacağız. Çok zaman geçmez beni karşında süngü, kurşun yarasından yapılmış nişanlarla müzeyyen görürsün…
Zekiye — Hayal! Hayal! Babam da böyle şeyler söylermiş! Babam da böyle ümitlerde bulunurmuş! Ninem her gece naklederdi…
Neticesinde ne oldu. Hâlâ öldüğü yeri kimse bilmiyor!
İslâm Bey — Neden öldüğüne hükmediyorsun?
Zekiye — Hiç sağ olan adam on beş yıl sevgili haremine, sevgili oğluna, sevgili kızına bir haber olsun ‘ göndermez mi?
İslâm Bey — Kim bilir! İnşallah selametle şu muharebeden dönmek nasip olsun, ben sana elbet de babandan bir haber alırım.
Zekiye — Ölmüş adamın ne haberi olacak?
İslâm Bey — Mezarını olsun öğreniriz a. Vakit yaklaşıyor. Gel seninle mertçe bir veda edelim. O nurdan parlak, gülden zahir ağzınla vatanına dua et… Elbet de Allah kabul eder.
- Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır.
10. Sınıf Beşgen Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 244 ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.