

10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Beşgen Yayınları Sayfa 158

“10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Sayfa 158 Beşgen Yayınları” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.
10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Beşgen Yayınları Sayfa 158
istedi. Tam bu sırada lalası Tevabil geldi: “Ciğer köşem! Biraz bekle, işte asker geldi, meşveret edelim.” dedi. Bunun arkasından Emir Ömer, on iki bin kişiyle çıkıp geldi. Cafer’i düşman askeri üzerine gitmekten alıkoydu. “Vakit dardır, yerleşecek bir yer bulalım.” dedi. Cafer’i döndürdüler. Müşavere ettiler. Abdülvahap: “Gelin şu dağ kenarına çepeçevre hendek kazalım, bir iki yerden kapı bırakalım, sonra çıkalım, savaşalım.” dedi. Bu fikri uygun buldular ve öyle yaptılar.
Kayser’in oğlu Şemun bir mektup yazdı ve Bülkas adlı bir pehlivanın yanına kırk kişi katıp Emir Ömer’e gönderdi. Emir Ömer ve kalan beyler otururlarken elçinin geldiğini haber verdiler. İçeri aldılar. Bülkas mektubu sundu. Mektupta deniliyordu ki: “Rum Kayseri’nin oğluyum. Hüseyin Gazi’nin oğlunu tutunuz ve bana veriniz. Ayrıca “Muham- med’i gördüm” diyen o koca ihtiyarı da istiyorum. Yedi yıllık haraçla birlikte halifeniz boğazına kefen dolayıp gelsin ve Kayser’in karşısında diz çöksün. Bu teklifime karşı gelirseniz Kâbe kapısına kadar her şeyi yakıp yıkarım…”
Bu haberi Cafer işitti, yerinden kalktı. (…) “Var Şemun’a de ki: Bütün Rum ülkesini Müslümanlığa döndüreceğim.” (…)
Savaş, bütün şiddetiyle devam eder.
Cafer’in artık sabrı kalmadı. Bulunduğu yerden yıldırım gibi bir nara attı ki duyanlar yer gök birbirine değdi sandılar. Müslümanlardan ve kâfirlerden ne kadar insan varsa sersemlediler. Ahmer, kendini toparladı. Karşıdan kendine doğru heybetli bir kişinin geldiğini gördü. Bu kişinin bindiği atın ayakları yere değmiyormuş gibiydi. Yaklaşınca yüzünden örtüsünü kaldırdı. Ahmer, baktı ki bir oğlandır, kızdı ve: “Hey! … Başka adam yok mudur ki seni gönderdiler?” dedi. Cafer: “Gençliğime bakma, Kuşade’yi, Mihriyayil’i ve Şameseb’i tepeleyen benim.” dedi. Elindeki süngüyle hamle kıldı. Ahmer: “Ben de seni karşımda görmek istiyordum.” dedi ve hamle kıldı. Cafer, kamçıyla çarptı ve Ahmer’in süngüsü parça parça oldu. Ahmer, gürzüyle saldırdı. Cafer, Ahmer’in gürzüne karşı sırtını tuttu. Hakk Teâlâ sakladı ve bir kılına zarar gelmedi. Müminlerin tekbir sedaları yedinci kat göğe erişti. Abdülvahap bağırıp “Aleyke aynullah ey pehlivan-zâde” dedi. Tevabil de “Barekallah ciğer köşem, seni Allah kötü gözden, kötü dilden saklasın. Allah’ım başına devlet külahı olsun, onun başına kasteden başlar kurusun, kötülük eden diller çürüsün.” dedi. Diğer yandan Şemun ve Şemmas onu görüp hayrette kaldılar ve: “Hay Allah! Bu kimdir ki Ahmer gibi pehlivanın gürzüne sırtını tuttu.” dediler.
Bunlara korku düştü, nefes alamaz oldular. Cafer, kükredi ve Ahmer’e: “Hazır ol! Kendi bağının koruğu tatlı mı, ekşi mi sana göstereceğim.” dedi. Yetişti ve bir darbe vurdu, Ahmer’in kalkanı parça parça oldu. Gürz başına dokundu ve yere yıkıldı. (…) Müslümanların sedası göklere çıktı. Cafer Gazi, atını durdurdu. Kâfirler başka bir at yetiştirdiler. Ahmer, ata bindi. Kendini toparladı ve Cafer’in üzerine yürüdü. Cafer’in yiğitliğine hayran oldu. Cafer’e: “Ya Cafer! Gece oldu, hele var, bu gece dinlen, ben de boş bulundum, yarın yine buluşuruz.” dedi. Cafer: “Hoş ola!” dedi. İkisi de döndüler. Müminler Cafer’i coşku ile karşıladılar. Sevinçle getirdiler. Bütün müminler Cafer’e aferin dediler. Kâfir askerleri de çok üzgün bir vaziyette döndüler.
Cafer Gazi, Rum askerlerini kovalamaya başlar
(…)
Ardınca bir iki dere tepe aştı. Bir sahraya çıkıp geldiler. Ahmer sahranın ortasındaki bir bahçenin kapısına geldi. Atından aşağı indi, içeri girdi. Atını koyuverdi. Kapıyı kapattı. “Ola ki Muhammedîlerden biri gelir” dedi, gitti. Ardından Cafer de girdi. Baktı, bağın içinde merdiven dikilmiş bir köşk. Ahmer’in bağın içinde yürüdüğünü ve adam aradığını gördü. Ahmer, “Sakın, Muhammedîlerden biri gizlenmiş olmaya” dedi. Yukarı çıktı. Baktı, bir taht bağlanmış, tahtın üstünde ayın on dördüne benzer güzel bir kız oturuyor. Meclis kurulmuş (…) yiyecekler hazır, altın gümüş şamdanlar yanıyor. Ahmer de geldi, kız karşıladı (…) “Niçin geciktin?” dedi. Ahmer: “Şemmas’ın yanındaydım.” dedi.
- Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır.
10. Sınıf Beşgen Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 158 ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.
Yeni Yorum