

10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Beşgen Yayınları Sayfa 101

“10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Sayfa 101 Beşgen Yayınları” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.
10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Beşgen Yayınları Sayfa 101
Metin ve Türle İlgili Açıklamalar
Okuduğunuz ilahide Yunus Emre Allah aşkını tasavvufi bir yaklaşımla dile getirmiştir. Yunus Emre bu şiirde Allah aşkıyla kendinden geçtiğini, kendini Allah’a adadığını söylemiştir. Allah aşkının nasıl olması gerektiğinin belirtildiği bu şiirde tasavvufun birçok ayrıntısı yer almaktadır.
İslamiyet’in kabulünden sonra XII. yüzyılda, Türkistan’da Hoca Ahmet Yesevî ile dinî-tasavvufi Türk halk edebiyatının başladığı kabul edilmektedir. XII. yüzyılda Yesevî erenleri Anadolu’ya gelmiş, Anadolu’nun İslamlaşmasında ve Türkleşmesinde önemli rol oynamışlardır.
Dinî-tasavvufi halk edebiyatının temelini tasavvuf oluşturmaktadır. Tasavvuf; nefsi kötü istek ve duygulardan arındırarak Allah’a yaklaşma, kudret ve sıfatları ile Allah’ı tanıma ve sevmeye dayalı dinî bir öğretidir. Tasavvufta dünyaya önem vermemek, azla yetinmek, ibadette samimi ve coşkulu olmak esastır. Tasavvuf felsefesine göre kâinat, vahdetivücut kavramıyla anlaşılabilir. Vahdetivücut varlığın Allah’la bütünleşmesidir. Tasavvufta tek gerçek varlık Allah’tır. Allah dışındaki her şey kesret (çokluk) âlemi, yani masivadır. Bütün varlıklar Allah’ın yansımasıdır. İnsan, nefsiyle mücadele ettikçe olgunlaşır ve günahlardan uzak kaldıkça kalbi Allah’ın sıfatlarını yansıtan bir aynaya, tecelliye dönüşür. Buna Allah’ın varlığı içinde yok olma, fe- nafillah denir. Fenafillaha ulaşmanın yolu ise aşktır. Kendi isteği ve çabasıyla uzun bir tasavvuf eğitiminin sonunda varlığını ilahi aşkta şekillendiren kişi fenafillaha erişir. Okuduğunuz şiirde de göreceğiniz gibi Yunus Emre fenafillaha ulaşmak için Allah aşkına yönelmiştir. Bu mertebeye erişen kişi vahdetivücuda ulaşır. Allah’tan başka varlık olmadığının bilincine varınca insanıkâmil olarak adlandırılır.
Tasavvuf yolunun başlangıcındaki kişi mürittir. Müritlere genel olarak derviş de denir. Müride yol gösteren büyüklere mürşit, tasavvuf eğitiminin verildiği mekânlara dergâh veya tekke denir. Tarikat da tasavvufun bir terbiye ekolü olarak teşkilatlanmış hâlidir. Bir İslam felsefesi olan tasavvufa yönelen, davranışlarıyla Allah’ın hoşnutluğunu kazanmayı amaçlayan kişiye mutasavvıf veya sufi (sofi) denir. Sufilerin amacı Allah’a ulaşmak ve Allah’la bütünleşmektir. Sufiler, İslamiyet’in temel ilkelerine dayanarak nefislerini arındırırlar, ahlaklarını geliştirirler. Sufilerin dayanağı Kur’an-ı Kerim’dir.
Dinî konuların işlendiği dinî-tasavvufi halk edebiyatının nazım türlerinden biri de ilahidir. İlahilerde Allah sevgisi, Allah’ın birliği, dünyanın geçiciliği gibi konular işlenir. İlahiler dinî törenlerde ya da dergâhlarda öze! bir ezgiyle söylenir. İlahi konusu bakımından divan şiirindeki tevhit ve münacata benzer. İlahiler genellikle 7, 8, 11, 14 ve 16’lı hece ile söylenir. 7 ve 8 heceli ilahiler dörtlükler hâlinde; 11,14 ve 16 heceli ilahiler ise beyit esasına göre yazılır. İlahilerin dörtlük sayısı 3 ile 7 arasında değişir. Dörtlükler hâlinde düzenlenmiş ilahilerin kafiye düzeni, koşmanın kafiye düzeniyle aynıdır: “abab, cccb, dddb …” Beyitler hâlinde düzenlenmiş ilahilerin kafiye düzeni ise gazel ve kasidedeki gibidir: “aa, ba, ca …”
- Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır.
10. Sınıf Beşgen Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 101 ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.
Yeni Yorum