
10. Sınıf Tarih Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 159


“10. Sınıf Tarih Ders Kitabı Cevapları Sayfa 159 Meb Yayınları” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.
10. Sınıf Tarih Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 159
dahi iki devlet arasında büyük savaşlara sebep olmuştur. Bu savaşlar bölgede güç mücadelesinin bir göstergesiydi.
Avusturya Arşidükü Ferdinand, Kutsal Roma Germen İmparatoru Şarlken’in kışkırtması ile Macar Krallığı’nı Kanuni Sultan Süleyman’dan defalarca istemiştir. Kanuni Sultan Süleyman hem Avusturya’nın hem de Şarlken’in kışkırtıcı faaliyetlerine son vermek için sefere çıkmış ancak ne Avusturya Arşidükü Ferdinand ne de Şarlken Kanuni Sultan Süleyman’ın karşısına çıkmıştır. Bu durum dönemin en güçlü kara ordusunun Osmanlı Devleti’ne ait olduğunun göstergesiydi. 1533 İstanbul Antlaşması’nda Osmanlı sadrazamı ile Avusturya arşidükünün protokol olarak birbirine eşit sayılması da Osmanlı Devleti’nin gücünü Avrupa’ya kabul ettirmiştir.
XVI. yüzyılın başında kurulmuş olan Safeviler uzun bir süre İran, Azerbaycan, Irak, Afganistan ve Güneydoğu Anadolu’da hüküm sürmüş bir Türkmen devletiydi. Safevilerin temel amacı bölgede büyük bir devlet olarak etkili olmaktı. Safeviler, Şiilik propagandası yaparak Osmanlı Devleti’nin doğusunda etkin olmaya çalışmıştır. Osmanlı topraklarında birçok isyanın çıkmasında etkili olduğu için Osmanlı ile sık sık karşı karşıya gelmiştir. Osmanlı Devleti, Çaldıran Savaşı ile Safevilerin askerî gücünü önemli ölçüde zayıflatmıştır.
Memlûk Devleti; Mısır, Suriye ve Hicaz’da hüküm süren Müslüman Türk devletiydi. Moğolların, Abbasi halifeliğini ortadan kaldırması üzerine Abbasi ailesinden birini halife ilan ederek İslam dünyasında güç kazanmıştır. Osmanlı Devleti’nin hızla büyük bir güç hâline gelmesi iki devleti karşı karşıya getirmiştir. Doğu Akdeniz’de önemli bir güç hâline gelen Memlûkler, Fatih Dönemi’nden itibaren Osmanlı Devleti ile sorun yaşamıştır. Bölgedeki güç mücadelesi 1517 Ridaniye Savaşı ile sona ermiştir. Yavuz Sultan Selim bu savaş ile Memlûklere son vererek bölgenin hâkim kara gücü olmuştur.
Kıbrıs’taki Türk Varlığının Tarihsel Önemi
Kıbrıs, hemen hemen her dönemde büyük devletlerin ilgisini çekmiştir. Geçmişte güçlü devletler arasında el değiştiren ada, 1571-1878 yılları arasında Osmanlı egemenliği altında kalmıştır. Venediklilerin hâkim olduğu dönemde, Türkler, adada küçük bir koloni olarak yaşamaktaydı. Latinler özellikle Venedikliler Kıbrıs’ı hem politik hem de ticarî amaçlar için üs olarak kullanıyorlardı. Kutsal topraklara giden Avrupalı hacılar için ada, Avrupa ile Kudüs arasında önemli bir ara durak idi. Osmanlılar, adayla ciddi olarak on beşinci yüzyılın sonlarında ilgilenmeye başladılar. İstanbul ve çevresinde hâkimiyetlerini sağlamlaştırdıktan sonra, Memlûkler ve Venediklilerle olan ilişkilerini yeniden gözden geçirdikleri vakit, adanın kendi toprakları için ne denli önem arz ettiğinin farkına vardılar. 1571 senesinde Akdeniz’in üçüncü büyük adası Osmanlı İmparatorluğu tarafından fethedildi. Ancak Osmanlı Kıbrıs’ı fethettikten sonra feodal sistemi kaldırıp millet sistemini tatbik etmiştir. Bu sistem sayesinde gayrimüslimler de kendi dinî yetkilileri tarafından yönetilmiştir. Fetihten sonra adanın eski ticarî önemine kavuşturulması için gereken imar ve iskân çalışmaları bir devlet politikası olarak ele alındı.
Adada Osmanlı hâkimiyetinden önce hem Mısır’dan hem de Anadolu’dan göçen Türkler olmuştur. Üç asır Türklerin egemenliğinde kalan Kıbrıs Adası’ndaki Türk nüfusu, 1878 senesinde adanın İngiliz hâkimiyetine girmesiyle sistematik olarak azaltılmıştır. Bu sistematik nüfus azaltılmasındaki
- Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır.
10. Sınıf Meb Yayınları Tarih Ders Kitabı Sayfa 159 ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.