Demokrasi ve İnsan Hakları Ders Kitabı Sayfa 103 Cevapları Ata Yayıncılık
Demokrasi ve İnsan Hakları Ders Kitabı Cevapları Ata Yayıncılık Sayfa 103 ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.
Demokrasi ve İnsan Hakları Ders Kitabı Sayfa 103 Cevapları Ata Yayıncılık
Tarihsel süreç içerisinde birçok dönemde kadınların haklarından mahrum bırakıldıklarını görmekteyiz. Kadınların evlerine mahkûm edildiğine, onlara toplumsal yaşam içerisinde sorumluluk verilmediğine tanıklık etmekteyiz. Günümüzde gelişen insan haklarına, ekonomik ve sosyal büyümeye rağmen dünyanın hâlâ pek çok yerinde benzer durumların yaşandığını görmekteyiz. Oysa insan, cinsiyeti ne olursa olsun değerlidir. Değiştirilemez, engellenemez haklara sahiptir. Kadınlar da tıpkı erkekler gibi toplumsal hayatın her alanında, yeteneklerine bağlı olarak her rolü layıkıyla yerine getirir. Toplumsal cinsiyet eşitliği; fırsatları kullanmada, kaynakların ayrılmasında ve kullanımında, hizmetlere ulaşmada bireyin cinsiyeti nedeniyle ayrımcılığa maruz kalmaması olarak tanımlanır. Toplumsal cinsiyet eşitliğinde hakkaniyet ise kadın ve erkek arasında sorumlulukların ve gelirin dağılımında adaletin olmasıdır. Bu tanımlamalar ışığında kadının toplumda nasıl algılandığına bakmak gerekir.
Kadınlara yüklenen en önemli toplumsal rol, anneliktir. Kadınlar, toplumsal olarak desteklenmediklerinde ve güçsüz kaldıklarında annelik rollerini gereği gibi yerine getirememektedirler. Anneliğin yanı sıra evin idaresinden de sorumludur. Ev işleri, yapıldığı sürece farkına varılmayan “görünmez” işlerdendir. Ayrıca, maddi bir karşılığı da yoktur. Özellikle ev kadınlarının sosyal güvencesi olmayıp, geçinmek için eşine bağımlı olması onu geri plana itmektedir. Kadınların çoğu çalışma hayatına yeterince katılamamaktadır. Kadınlar iş hayatına katıldıklarında asıl sorumluluklarının ailelerine karşı olduğu düşünülür. Kadınlar, ailenin namusu olarak görülürler. Çünkü yakın akrabalar ve komşular dışındaki ilişkilerin onların namusuna zarar verebileceği düşünülür. Bu nedenle de eğitime ve çalışmaya katılmaları, toplumsal faaliyette bulunmaları genellikle engellenir; engellenmediğinde çok sıkı bir denetim altında tutulurlar. O hâlde, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasında hepimize düşen görevlerin olduğunu bilmeliyiz. Yapılan araştırmalar ve istatistikler göstermiştir ki kadınlar eğitim olanaklarından erkeklerle eşit biçimde yararlanamamaktadır. Bu eşitsizliği ortadan kaldırmak için töre ve namus gibi gerekçelerle okuyamayan kız çocuklarına eğitim imkânı sunulmalıdır. “Yaşam boyu eğitim” yaklaşımıyla yürütülen pek çok eğitim programıyla kadınlar okuma-yazmaya yönlendirilmiştir. Bu faaliyet onların aile ve yakın çevreleriyle olumlu ilişkiler kurmasını sağlamıştır. Yönlendirme onlarda öz güven ve saygıyı artırmıştır.
Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanabilmesi için;
• Kadınların ev dışında çalışabilmelerinin desteklenmesi,
• Erkeklerin ev işlerini ve çocuk bakımını eşiyle paylaşması,
• Aile içi kararların ortak alınması,
• Kız ve erkek çocuklarına eşit davranılması,
• Kadınlara şiddet uygulanmaması gerekir.
- Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır.
9, 10, 11, 12. Sınıf Ata Yayınları Demokrasi ve İnsan Hakları Ders Kitabı Sayfa 103 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.