Mecaz Değişmece Sanatı Nedir, Özellikleri ve Örnekler
MECAZ / DEĞİŞMECE / TROPE
Mecaz Değişmece Sanatı Nedir, Özellikleri ve Örnekler
Bir kelimeyi gerçek anlamının dışında başka bir anlamda kullanmaktır. Bu sanattan amaç söze güzellik, çarpıcılık, canlılık ve etkinlik katmaktır. Gerek Divan şiirinde gerekse Cumhuriyet şiirinde son derece sık başvurulan bir sanattır.
********************
Mecaz Sanatı Örnekleri
Sende seyr-i ahsen-i takvime isti’dâd yok
Yoksa olmaz sûret-i insân-ı kâmil nâ-bedîd
Hersekli Arif Hikmet
Hersekli Arif Hikmet, “ahsen-i takvim”i mecazen sevgilinin güzelliğinin yerine kullanmıştır. Sevgilinin güzelliği eğer seyredilebilir olsaydı orda insan-ı kâmil / olgun insan modeli görünürdü. Eğer ahsen-i takvim (mecazen sevgilinin güzelliği) hakkıyla seyredilip anlaşılabilseydi, orada Cemalullah görünürdü ve insanlar olgunluğa erişirlerdi.
********************
Çobanın bir kızıl yele saçları,
Ateştir, alınmaz ele saçları,
Ah hele saçları, hele saçları…
Yakar parmağını dolansa,Ayşe!
Faruk Nafiz Çamlıbel, Han Duvarları
Faruk Nafiz, çobanın saçlarını bir kızıl yele ve yakıcı bir ateş olarak nitelendirirken mecaz sanatı yapar. Hele hele çobanın saçlarının Ayşe’nin elini yakması son derece iyi bulunmuş bir mecazdır. Çobanın saçlarının ateş olması aşk ateşinin başına vurmuş olmasından dolayıdır.
********************
Islak bir yorgan gibi iyice bürüneyim
Örtün üstüme örtün serin karanlıklan
Necip Fazıl Kısakürek, Çile
Necip Fazıl, karanlıkları tıpkı bir yorgan gibi üstüne örtmek isterken mecaz sanatının imkanlarından yararlanır. Zira, gerçekte insanın üzerine karanlık örtülmez, yorgan örtülür. Ayrıca “karanlık” sözcüğünde anlam itibariyle teşbih ve mecaz sanatı içiçe geçmiştir.
********************
Ben de güneş gibi, yüce dağ gibi
İçinde kaybolsam yayla duman!
Ömer B. Uşaklı, Hayatı, Eserleri ve Şahsiyeti
Ömer Bedrettin Uşaklı, güneşin ve dağların yayla dumanı içerisinde kaybolmasına özenerek kendisinin de yayla dumanı içerisinde kaybolma dileğinde bulunduğunu görüyoruz. Güneşin Yayla dumanı içerisinde kaybolması güneş ışığının önünün duman tarafından kesilmesiyle ilgilidir. Yüce dağların yayla dumanı içerisinde kaybolması ise dumanın dağları kaplamasıyla ilgilidir.
********************
Tenin buğdaysı, boyun bir başak kadardı
Ahmet Muhip Dranas, Şiirleri
Ahmet Muhip, sevgilisinin bedeniyle ilgili mecazi benzetmelerde bulunur. Sevgilinin teninin buğdaysı ve boyunun başak kadar olması buğdayın özelliklerinin sevgilide tebarüz ettirilmesidir.
********************
Geçen ömrümü bana söyleyen dere,
Sessizce yaşamayı öğreten koyun
Ziya Osman Saba, Yedi Meşaleciler
Ziya Osman Saba, dere ile ömür arasında bir ilişki kurarak, derenin kendisine geçen ömrünü anlattığını varsayarken mecaz sanatı yapar. Zira akıp giden dere, kendisi gibi akıp giden ömre bir işarettir. Koyun ise sanatçıya kendisine has özelliklerinden dolayı sessizce yaşamayı öretir. Bu da ayrı bir mecazdır. Gerçekte koyunun yaşamayı öğretmesi diye birşey söz konusu olamaz. Fakat, onun özellikleri sessizce yaşamaya dair birer göstergedir.
********************
Güneşin böler günlerimizi
Bir portakal gibi ortasından ikiye,
Yarısını kulların yer, yansım geceler.
Bedri Rahmi Eyüboğlu, Dol Karabakır Dol
Bedri Rahmi, Tanrıya seslenerek günlerin oluşumuna dair bir kurgulama yaparak güneşin günleri bir portakal gibi ikiye böldüğünü ve bu bölünen portakalların yarısını kulların ve diğer yarısını da gecelerin yediğini söylerken mecaz sanatı yapar. Gerçekte gecelerin portakal yemesi diye birşey sözkonusu olamaz.
********************
Fakat değnekten atım nerde?
Kardeşim su versin ona, susamış.
Fazıl Hüsnü Dağlarca, Örneklerle Edebiyat Bilgileri I
Fazıl Hüsnü, susayan değnekten atma kardeşinin su vermesini isteyehek mecaz sanatının imkanlarından yararlanır. Çocuklar, ellerindeki değnekleri at yaparak onun üzerine binerler ve tıpkı at gibi dörtnala koşarlar. Bu arada ona tıpkı at gibi muamelelerde bulunurlar.
********************
Kandırsın beni bırak bu renkler, bu kokular,
Ne olsa bu bahçede bir şarkılık günüm var.
Cahit Sıtkı Taraııcı, Bütün Şiirleri
Cahit Sıtkı Tarancı, “bahçe” sözcüğünü mecazen dünya anlamında kullanır. Kendisini kandıran renkler ve kokulardan hareket edecek olursak, dünyanın ölümlü ve aldatıcı olduğuna dair bir gönderme de mevcuttur. Şarkı, sözcüğü ise ömür yerine kullanılmıştır.
********************
Sonra o gider sesini yıkardı
Telefonda saatlerce seviştiğinden
Cemal Süreya, Sevda Sözleri
Cemal Süreya ses yıkamak şeklinde yeni bir imge türeterek bunu da mecazi bir anlamda kullanır ki, gerçekte ses yıkanmaz, boğaz temizlenerek sesin daha gür ve saf çıkması temin edilir. Ya da ses kirlenmiştir, artık yıkanması gerekir.
********************
Cep delik cepken delik
Yen delik kaftan delik
Don delik, mintan delik
Kevgir misin be kardeşlik
Orhan Veli Kanık, Bütün Şiirleri
Orhan Veli, cep, cepken, kol ve mintanın delikliğini aslında mecazi anlamda fakirlik yerine kullanmıştır. Bu sözcüklerin bir arada kullanılması bir tenasüp sanatıdır. Ayrıca son dize de iç içe geçmiş tecahül-i arif ve istifham sanatı vardır. Bunların yanında dize sonlarında “delik” sözcüğünün üç defa tekrarlanmasıyla tekrir sanatı sağlanmış.
********************
O babacan acıkmaya varıyorum vara vara
Metin Eloğlu, Örneklerle Edebiyat Bilgileri I
Metin Eloğlu, “babacan acıkmaya varmak” şeklinde yeni imgelemede bulunur. Gerçekte “babacan acıkmaya varmak” diye birşey sözkonusu olamaz. Olsa olsa mecazen açlığın zirveye uluşması sözkonusu olabilir. Şair de geleneğe uyarak karnının zil çaldığını söylememiş de babacan acıkmaya vardığını söylemiş.
********************
İntihar katası bir faytona binmiş geçerken ablam
Caddelerinde ölümler aşkı pera’nın
Ece Ayhan, Bütün Yort Savullar
Ece Ayhan, “intihar karası fayton” ve “ölümler aşkı pera” şeklindeki iki ayrı mecazi söylemle Çağdaş Türk Şiiri’nin sıkı ve sivil bir şairi olarak karşımıza çıkar. “İntihar Karası fayton” söylemi faytonaki rengin “intihar karası” olarak mecazen kurgulanmasıyla ilgildir. “Ölümler aşkı pera” ise ölümlerin aşkının perası/sevgilisi olarak kurgulanırken yoğun bir mecaz sanatı sergilenir.
********************
Bir erken odanın kolay köşesinde
Gülten Akın, Örneklerle Edebiyat Bilgileri 1
Gülten Akın, “erken odanın kolay köşesi” şeklinde oldukça yeni sayılabilecek bir söylemi / mecaz sanatını merkez alarak kurgular. Gerçekte “erken odanın kolay köşesi” diye birşey olmaz, olsa olsa yatak odasının yatılacak yatağının kolay köşesi olabilir. Yatak odasının bu kadar ince ve zarifçe tasarlanması Gülten Akın’ın üslubuyla ilgildir.
********************
Sen dudakların sokağında kovalarsın beni
Cevdet Aııday, Örneklerle Edebiyat Bilgileri 1
Melih Cevdet, “dudakların sokağında kovalanmak” şeklinde bir mecaz katar Çağdaş Türk Şiiri’ne. Gerçekte böyle bir şey olmaz, ancak öpüşmenin bu kadar güzel kurgulanması olabilir.