10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 280

“10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Sayfa 280 Meb Yayınları” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 280

1-4. soruları Prof. Dr. Şükrü Halûk Akalın’ın Özbekistan adlı gezi yazısından alınan aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.

18 Temmuz 1992

Mir Arap Medresesi’ne giriyoruz. Medreseye girer girmez karşımıza medresenin hocası çıkıyor. Yaşlı Özbek, bize bildiği kadarıyla medresenin tarihi hakkında bilgi veriyor. Medrese XVI. yüzyılda inşa edilmiş. Zamanının en meşhur medreselerinden biri olan bu yerden pek çok âlim yetişmiş. Ünü bütün İslâm dünyasına yayılmış.

Hoca, bizi medresenin girişinin sol tarafındaki kapıya doğru götürüyor. Tahta kapıyı açtığında içeride yedi sekiz mezar bulunduğunu görüyoruz. Hepsi de taştan yapılma. İçlerinde en büyük olanı Buhara hakimi Emir Ubeydullah’ın mezarı idi. Diğer mezarlar ise Emir’in aile fertlerine aitmiş. Odanın duvarları çinilerle süslü. Her zaman açılmayan bu oda rutubet kokuyor.
Kapının yanındaki taşın üzerine oturan hoca, Yasin suresini okumağa başladı. Duayı sonuna kadar dinledikten sonra Emir Ubeydullah ve ailesinin ruhlarına Fatiha okuduk.

Uluğ Bey Medresesi’ne girdiğimizde, bu medresenin Mir Arap Medresesi kadar tahrip olmadığını görüyoruz. Medreseyi büyük Türk âlimi Uluğ Bey, 1417 yılında yaptırmış. Medrese sırlı tuğla ve çinilerle bezenmişti. Çinilerin büyük bir bölümü sağlam kalmıştı.

Alim Han Medresesi, içerisindeki Kuran kursu öğrencileriyle adeta geçmişi yaşıyordu. Medresenin içindeki odalardan tecvitle Kuran okuyan öğrencilerin sesi yükseliyordu. Geleneksel kıyafetleriyle medresenin içinde dolaşan öğrenciler ve yükselen Kuran sesi, bizi geçmişe götürüyor. Medresenin üzerinde uçuşan kuşların cıvıltıları da bu ilahi havanın bir parçası. Ancak, musluklarından artık su akmayan şadırvan, onarım için avluya yığılan kum ve kireç, bu tarihî yapıdaki ilahi havayı bozuyordu.

(…)
Medreseden çıkıp eski Buhara sokaklarında geziyoruz. Toprak yolda yürürken kendimizi bu ortamın atmosferine kaptırıyoruz. Sanki, geçmişte dolaşıyor gibiyiz. Yanımızda Buhara Kalesi’nin surları yükseliyor. Karşıdan görünen minare, mahalli kıyafetleri içerisinde yanımızdan geçen sakallı Özbek kocaları, medreseye devam eden genç öğrenciler, kısacası buradaki her şey bizi, bulunduğumuz çağın gerisine, yüzyıllar ötesine götürüyor.

• Cevap: Bu etkinliğin cevabı diğer sayfadadır. (Bkz. sayfa 281)

10. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 280 ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.